Cumhuriyet ve laik yurttaş

Türk Dil Kurumu’na göre Cumhuriyet, ulusun, egemenliği kendi elinde tuttuğu ve bunu belirli süreler için seçtiği milletvekilleri aracılığıyla kullandığı yönetim biçimidir. “İslami Ummet’ı temsil eden İslami prensip ve normlar üzerine kurulmuş” olan İran İslam Cumhuriyeti ile Afganistan ve Pakistan gibi dine dayalı İslam cumhuriyetleri dışındaki cumhuriyetler, halkın egemenliğine dayandığı gibi, gücünü halkın seçtiği milletvekillerinin çıkardığı yasalardan alan devletlerdir. Halk egemenliğine dayalı cumhuriyetler, güçlerini halktan aldıkları için laik devletlerdir.

Cezayirli, Prof. L. Abdi’e göre laiklik, “Bireyin egemenliğini, yani bireyin kendini yönetebileceğinin farkına varmasıdır” (Cumhuriyet Gazetesi, 6 Nisan 2000). Özgür Şen de, 2014 yılında çıkan “Türkiye’de laiklik ve sol” kitabında laikliği, “halksallaşma” ve “etimolojik olarak halka din adamı ve kurumlarından daha fazla yeti verme süreci” (s.35) olarak tanımlamaktadır. Dolayısıyla laik devlet, kişinin egemenliğinin ve kendi kendini yönetebileceğinin farkında olan ve bunun gereklerini yerine getiren devlettir. Bu arada egemenliğin kendilerinde olduğunun ayrımına varanlar “kul”luktan yurttaşa dönüşürken, bu ayrıma varmayanların kulluktan yurttaşlığa dönüşüm yapmaları zor olmaktadır.

Dünün Başbakan’ı ve günümüzün Cumhurbaşkanı R. T. Erdoğan’ın, fırsat buldukça, “Kişi laik olmaz, devlet laik olur” dediği bilinmektedir. Oysa bu söylem laik cumhuriyetlerde, toplumu yanıltıcı ve hatta bireyi suça teşvik edici bir söylem niteliğine bürünmektedir. Evet, laik devlet dinler karşısında tarafsız olurken, birey bir inanç-din sahibi olabilmektedir. Ancak bireyin bir inanç sahibi olması, onun laik olmasını engelleyen bir durum değildir. Çünkü laik devletin din tercihi yoktur ama diğer inançlara-dinlere saygılıdır, devletin din tercihinde bulunmaması, her inanca saygılı olmasındandır. Dolayısıyla laikliğin bir temel göstergesi, diğer inançlara saygı duymaktır. Bu bağlamda, ne kadar dindar olursa olsun, diğer inançlara saygılı olan kişi laik bir kişidir. Bırakın laik devlette yurttaşın laikliği temel görev olarak algılaması gereğini, kişinin laikliği, inançlara saygılı olma, ırklara, insanların eşitliğine ve insan haklarına saygılı olma gibi evrensel değerlerden biri ve çağdaş olmanın da ön koşuludur.

Bu nedenle “Kişi laik olmaz” söylemi, “insanlar diğer inançlara saygılı olmaz, insan haklarına ve eşitliğe inanmaz” gibi anlamlar içermekte, toplumsal huzuru ve dünya barışını bozucu bir söylem niteliğinde olmaktadır.

Ayrıca laik devletin yurttaşının temel görevi, toplumsal yaşamını, seçtiği temsilcilerinin kabul ettiği yasalara göre sürdürmektir. Örneğin medeni kanunun ilk fıkrası, evlenmek için 17 yaşının doldurulmasını şart koşmuştur ve ancak olağanüstü durumlarda ve pek önemli bir sebeple 16 yaşını doldurmuş kişilere izin verilmektedir. İnancına uygun gördüğü için çocuğunu daha küçük yaşta evlendirenler suç işlemiş olmaktadır. Dolayısıyla laik bir devlette, “Kişi laik olmaz” söylemi, ne yazık ki, yurttaşları yasalara uymamaya davet eden, toplumsal huzuru bozacak bir anlama da gelmektedir.

“Kişi laik olmaz” söylemi, insanların egemenliğin kendilerinde olduğunun ayrımına varmasını istemeyenlerin yeğleyeceği bir söylem gibidir. Egemenliğin kendisinde olmadığını düşünenlerin, birilerini, cemaat lideri, padişah ve hatta peygamber olarak görmesi ve o kişilere biat etmesi kolaylaşmaktadır.

Oysa cumhuriyet, kişinin egemenliğine ve kendi kendini yönetebileceğinin farkındalığına dayanan bir yönetimdir. Cumhuriyet rejiminin getirdiği “ulusal-resmi” bayramlar da genelde kişinin-yurttaşın bu niteliğini öne çıkaran bayramlardır. Cumhuriyet bayramı hem halkın kurtuluşunun, hem halkın egemenliğinin, hem devletin bağımsızlığının hem de bireyin “kul”luktan yurttaşa dönüşümünün bayramıdır.

AKP’nin resmi bayramların kutlanmasını yasaklaması, esasında “Kişi laik olmaz” söylemiyle tutarlı bir tutumdur amaç, kişinin yurttaş olduğunu anımsamasına fırsat vermemektir.

Sonuç olarak “Kişi laik olmaz” diyenlerin, “Biz Türkiye’de cumhuru gerçek anlamda Cumhuriyetle buluşturan partiyiz” söylemi, toplumu kandırıcı bir söylem olmaktadır.

Bu söylemlerin amacı bellidir.

Cumhuriyet bayramı giderek bu söylemlere kanmayanların bayramına dönüşmektedir. Bayramımız kutlu olsun.

[email protected]