Cumhurbaşkanı’nın işi kolay!

Cumhurbaşkanı ne iş yapıyor? Mühür vurmasını ve de imza atmasını bilen her (ülkemizde “er” kişinin) yapacağını yapıyor. Önüne gelen yasayı, Anayasaya, insan haklarına, eşitliğe, demokrasiye, kamu vicdanına, … uyup uymadığına aldırmadan imzalayıp mühürlüyor!

Yeni dershane yasası da, eğitimi bitirmesi yanında, AKP’nin çıkardığı diğer yasalar gibi, onarılmaz hukuksuzluk ve eşitsizlik yaratıyor.

14.9.2011 tarih ve 652 sayılı Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile milli eğitim bakanlığındaki üst düzey bürokratların tümü görevlerinden alınmıştı. Bu KHK, bir hukuk devletinde olmayacak bir şey gerçekleştirip hükümete ve bakana büyük bir keyfilik vermiş ve devlet memuru olmanın güvencesi bile yok edilmişti. Oysa hukuk devletinde, göreve atamanın da görevden almanın da yolu yordamı vardı. AKP, bu keyfiliği benimseyip benzer uygulamayı HSYK yasasında da yaptı. AKP, dershane yasasıyla da benzer şeyi bir kez daha yapıyor: Daha 2,5 yıl önce, 652 sayılı KHK sonrasında göreve getirilen bakanlık bürokratları bile, yeniden görevlerinden ayrılmış olacak! Özel sektörde bile olmayan keyfilik devlette bir alışkanlık haline geliyor. Bu gidişe dur denilmezse, yarın çıkarılacak bir yasayla, söz gelimi, tüm profesörlerin, tüm orgenerallerin, tüm muhalif eğitim sendikalarına üye öğretmenlerin görevlerine son verilmesine kapı açılmış oluyor.

Bu dershane yasası, toplumda yıllardır var olan bir eşitsizliği de pekiştirecek. Devlet, yıllardır vakıf üniversitelerine kamu arsalarını tahsis ediyor ve öğrencisinden binlerce dolar ücret alan bu üniversitelere, devlet bütçesinden kaynak aktarıyor. Özal zamanında başlayan bu uygulamada, vakıf üniversitelerine, emsali bir devlet üniversitesinin bütçesinin yüzde 45’i kadar destek verilirken, AKP bu destekteki sınırı kaldırmış bulunuyor. Özel okul açanlara verilen teşvikler ve destekler de AKP zamanında artırılmış bulunuyor. AKP dershane yasasıyla, kapanacak dershanelere özel okula dönüşmesi için arsa tahsisleri yapacak ve özel okullarda okuyacak öğrencilere de parasal destek verecek!

AKP, herhalde kapanacak 4.000 dershanenin tümüne arsa tahsis etmeyecek, dershaneler arasında ayrım yapacak. AKP Manisa Milletvekili’nin, “Milyarları, trilyonları Nurculara, Süleymancılara, Nakşibendilere, Milli Görüşçülere, Ülkücülere dağıttık” demesine bakılırsa, bilimsel eğitimden yana olanlar arsa kıyağından pek yararlanmayacak!

AKP, özel okul öğrencisine destek verirken de ayrım yapmış olacak. Bu destek, yıllık miktarı on binlerce lira olan özel okul ücreti ile çocuğun diğer tüketim harcamalarını karşılayabilecek ailelere gidecek. Toplumun çoğunluğunu oluşturan yoksul ve dar gelirli aile çocukları, bu destekten hiç ama hiç yararlanamayacak!

Çocuğunu özel liselerde okutabilecek aileler genelde, esnaf, tüccar ve sanayicilerden, özel sektörde üst düzey görevlerde çalışanlardan oluşuyor. Ana babası öğretmen olan çocuk bile, ailenin başka geliri yoksa kolay kolay özel okula gidemiyor. Devlet, çocuğunu özel liselerde ve vakıf üniversitelerinde okutabilen ailelere yıllardır başka yolardan da destek çıkıyor. Asgari ücreti sınırlı tutarak, emekçinin sırtından işverenin palazlamasına yardım ediyor. Sık sık onların sosyal güvenlik borcu gibi bazı vergi borçlarını siliyor. Devlet, özel teşviklerle, ihalelerle, banka kredileriyle sürekli özel sektörü destekliyor. Dış borcun büyük bir bölümü, özel sektör yüzünden, AKP iktidarında yüz küsur milyar dolardan dört yüz milyar dolara yaklaşmış bulunuyor. Özel sektör kazanç sağlarken devlet ve toplum borç altına giriyor. Dershane yasasıyla verilecek destekle Anadolu lisesini kazanamayan varsıl aile çocuğu, daha kolaylıkla özel liseye geçebilecek yoksul ve dar gelirlilerin imam hatip, meslek lisesi ya da açık lise kaderi yine değişmeyecek! Bu dershane yasasıyla, yine varsılların lehine olacak bir durum yaratılıyor: Haksızlıklar ve eşitsizlikler pekiştirilmiş oluyor.

Bu uygulamayla, devlet okullarına yapılacak harcamalar kısılırken/artmazken, özel okul ve vakıf üniversitesi sahibinin kesesi dolacak!

Cumhurbaşkanı’nın hukuksuzluğa ve eşitsizliğe aldırmayıp bu yasayı da imzalayıp mühürleyeceği belli de, Anayasa Mahkemesi’nin ne yapacağı bilinmiyor! Yine de mahkemenin, topluca görevden almanın bir teamül haline gelmesine ve eğitimde fırsat eşitliğinin bu denli bozulmasına izin vermeyeceği sanılıyor.