Bu staj başka staj!

Bakanlık yaptığı çalıştaylar sonunda, 2011 yılında taslak olarak bir “Ulusal Öğretmen Strateji Belgesi” hazırlamış. Bu belge, Mart 2012, 4+4+4 yasasının kabulünden sonra, 2012 yılının Nisan ve Temmuz aylarında değiştirildiği gibi 2013 başlarında da küçük değişikliklere uğramış. Başbakan Davutoğlu, 1 Kasım 2015 seçim beyannamesini açıklarken, bu belgenin hazırlanacağından söz ediyor.

Bu strateji belgesinin hâlâ son şeklini almaması bakanlığın kafasının karışık olduğunu gösteriyor. Strateji belgesi olarak hazırlanan belgenin içeriğine bakanlar, bir yanda, belgenin yürürlüğe girmemiş olmasına seviniyor. Öte yandan da, bakanlığın strateji belgesi taslaklarında yer alan hedeflerin bir bölümünün, strateji belgesi yürürlüğe girmeden gerçekleştiğini görünce de, kaygılanıyor.

Fen-edebiyat fakültesi dekanlarının 2010’da yaptıkları toplantıda, liselere öğretmen yetiştirilmesi işinin fen-edebiyat fakültelerine devredilmesi isteğini, bakanlığın 2011 yılı strateji belgesi taslağında, hedef olarak benimsemiş olduğu görülüyor.  Bu bağlamda strateji belgesinde kesinleşmemiş bu durum, YÖK’ün eğitim fakültesi dışındaki fakültelerde okuyanlara öğretmenlik formasyonu açması ile şimdiden yürürlüğe girmiş bulunuyor

Strateji belgesi kesinlik kazanmadan gerçekleştirilecek bir başka konunun öğretmenlik stajında olacağı görülüyor. Yapılan açıklamaya göre, illerde en tecrübeli, mesleğinde azimli, yeni öğretmenlerin yetiştirilmesinde istekli usta öğretmenler seçilecek. Şubat ayında atanacak öğretmenler 3,5 aylık bir eğitim öğretim dönemi boyunca haftanın üç günü, bu öğretmenin yanında derslere girecek. Öğretmenin sınıftaki konumu, dersi işleyiş şekli, ödev takibi ve öğrencilerle iletişimi gibi konulara dikkat çekecek. Bu öğretmenler, haftanın bir günü okul yönetimi konusunda, bir gün de ilçe milli eğitim müdürlüğündeki işler konusunda staj yapacak.

Normal koşullarda, öğretmen eğitimi açısından sevinilecek bu durum, AKP düntasında insanı kaygılandırıyor. 1960 yıllarda öğretmen adayının aylarca köy ve şehir okullarında staj yapmasını anımsayanlar ve stajın yararını bilenler, bu haberi duyunca seviniyor.  Ancak hemen arkasından 1960’larda staj yaptıran öğretmelerin genellikle yurtsever, Cumhuriyet ilkeleri yanında çağdaş evrensel değerleri benimsemiş öğretmenler olduğu anımsanıyor. Bunları anımsayanlar, AKP’nin staj yaptırmak üzere seçeceği öğretmenlerin büyük olasılıkla laik ve bilimsel eğitimden yana öğretmenler değil de, Osmanlı hayranı olup laik ve bilimsel eğitime karşı kişiler olacağını düşün ünce de kaygıya kapılıyor.

3,5 aylık stajla ilgili ek bilgiler ise kaygıları artırıyor. Örneğin açıklamalara göre, yanında 5 öğretmene staj yaptıran bir usta öğretmen uzman öğretmenliğe; 10 öğretmene staj yaptıranınsa başöğretmenliğe terfi ettirilecek olması, staj olayının ne deneli piyasacı bir anlayışla düzenleneceğini gösteriyor.

Açıklamalara göre, eğitim öğretim dönemi içerisinde stajını tamamlayan yeni öğretmen tatil döneminde ise “değerler eğitimine” alınacak olması da, staj olayının ne deneli gerici bir anlayışla düzenleneceğini gösteriyor.  Çünkü bakanlığın 2010-14 stratejik planında da 2015-19 stratejik planında da, insan hakları ve demokrasinin evrensel değerlerinden söz ediliyor; ancak okul öncesine kadar yayınlaştırılan “değerler eğitim” uygulamalarında bu değerlerin esamisi bile okunmuyor. Uygulamaya yansıyan değerler, inançla ilgili değerlerle ve cihat ülküsüyle sınırlı kalıyor. Uygulamalar bu sınırlar içinde olduğundan, birileri kalkıp, öğretmen de olsa, “Karma eğitim insan fıtratına aykırıdır” diyebiliyor.  Birileri kalkıp, Ankara katliamında ölenler için Konya’da yapılan saygı duruşunu da, Paris katliamlarında ölenler için İstanbul’da yapılan saygı duruşunu da ıslıklayabiliyor, Yunanistan Milli Marşı’nı da! Üstelik bunları yapanlar sporseverler (!)içinden çıkıyor. Son yıllarda hem cinsel suçlar artıyor hem de kadın cinayetleri. İstanbul il milli eğitim müdürlüğünün çıkardığı Değerler Eğitimi dergisinde, “Bilim mi? Çok da işe yaramadığı tecrübe edildi” ifadesine yer veriliyor! AKP sözcüsü Ömer Çelik, bu ıslıklama üzerine, “Özellikle saygı duruşunda bulunurken ıslıkla protesto veya başka sözlerle o sürenin zedelenmesi doğru değil” diyor! AKP’nin ilk YÖK başkanı ve günümüzün elçisi Y. Z. Özcan da, Paris katliamını kınayanlara, “Fransız p.çleri Cezayir’de 1,5 milyon Müslüman’ı katlederken hiç sesiniz çıkmıyordu” diyor! Yaşanan bu gerçekler, AKP’nin ve bakanlığın hangi değerlere öncelik verdiğinin somut göstergeleri oluyor.  

Dolayısıyla bu staj olayının, öğretmenin mesleki niteliklerdense, piyasacı ve gerici nitelikler kazanmasını güvence altına alma süreci olarak görmek gerekiyor.

Laik ve bilimsel değerleri savununlar kış uykusuna devam ettikçe, AKP’nin piyasacı ve gerici dönüşümleri hızlandırarak sürdüreceği görülüyor.

[email protected]