Bir Yetişkin Eğitimi Konferansı

Geçtiğimiz 28–30 Nisan 2011 günlerinde, Boğaziçi Üniversitesi’nde “Yetişkin Eğitimi ve Öğrenmesinin Yerel Gelişim Bağlamında Konumlandırılması ve Kavramlaştırılması” konulu uluslararası bir konferans yapıldı. Bu konferans, Avrupa Yetişkin Eğitimi Araştırma Topluluğu (European Society for Research on the Education of Adults-ESREA)’na üye olan yetişkin eğitimciler tarafından gerçekleştirildi. Bu konferansa, 25’i Türkiye’den olmak üzere 14 Avrupa ülkesi ile ABD, Brezilya, Kanada ve Tayland’dan gelen 90 yetişkin eğitimci katılmış 65 bildiri sunuldu.

1992 yılında kurulan ESREA, genelde olay ve olgulara eleştirel yaklaşan eğitimcileri içinde barındıran bir topluluktur. Bu topluluk etkinliklerini, etkin demokratik yurttaşlık ve yetişkinlerde öğrenme, cinsiyet ve yetişkinlerde öğrenme, yetişkin eğitimi politikaları, yerel ile küresel arasında yetişkinlerde öğrenme ve kalkınma gibi pek çok değişik konuda çalışan yetişkin eğitimci gruplarıyla sürdürmektedir. Bu gruplar yaptıkları araştırma ve çalışmaları düzenledikleri uluslararası konferanslarda paylaşmaktadırlar.

Konferansın açılış konuşmasını yapan eğitim fakültesi dekanı, küreselleşmenin anamalcı dünya ekonomisi ile siyasal olarak güçlü olanların yararına çalıştığını belirtmiştir. Pek çok ülkenin çocuklarına yeterli eğitim veremediğini, pek çok ülkede ve Türkiye’de eğitimde aşırı nitelik farklılıklarının olduğunu, Amerika’da bile okuma güçlüğü çeken ve yüzde hesabı yapamayan üniversite öğrencisi bulunduğuna değinmiştir. Herkese sağlıklı ve nitelikli yaşam sağlayacak olanaklara sahip olan dünyamızda, anamalcı küreselleşme nedeniyle bunun gerçekleştirilmediğini vurgulamıştır.

Konferansın ana konuşmacısı olan yerli eğitimci, “Yetişkinlerde Öğrenme ve Kalkınma: Yerel ya da Küresel için mi” başlığını taşıyan konuşmasına, yetişkin eğitimcilerin neden her yıl böylesi onlarca konferans düzenlediği sorusuyla başlamıştır. En önemli nedenin, anamalcı küreselleşmenin uygulamaları sonucu yoksul ile varsıl arasındaki uçurumun artması olduğunu vurgulamıştır. Sonra UNESCO gibi resmi ve ESREA gibi demokratik sivil toplum niteliğindeki kuruluşların yetişkin eğitimi alanındaki çalışmalarına değinmiştir. Yetişkin eğitimcilerin etkin ve yaygın çabalarına karşın, yerel ile küresel arasındaki farkın artmasının nedeninin yetişkin eğitiminin yetersizliğinden değil de, anamalcı küreselleşmenin uygulamalarından kaynaklandığını belirtmiştir. Anamalcı küreselleşme nedeniyle yaygınlaşan özelleştirmelere, yaşamboyu öğrenme kavramı örneğinde olduğu gibi kavramların özünden saptırılıp başka amaçlarla kullanılmasına değinmiştir. Küresel güçlerin, toplumsal yaşama nifak sokan (örneğin merkezi Avrupa ülkeleri birleşirken Yugoslavya’nın altı parçaya bölünmesine yol açan) uygulamalarından ve işine geldiği/gelmediği anda da (en sonuncusu Libya’ya olmak üzere) yaptığı askeri müdahalelerden örnekler vermiştir.

Küreselleşme nedeniyle yoksullaşanların, kurtuluşu inançlarına sığınmada arayanların, hem ülkeler arasında hem de gelişmiş ülkelerin içinde bile güçlünün zayıfı sömürmesinin ve hatta çıkar için zayıfın öldürülmesinin çoğaldığı bir dünyada, sorunların yetişken eğitimiyle giderilemeyeceğini belirtmiştir. Anamalcı küreselleşmeye müdahale edilemezse gelecek kuşakların hiç de istenmeyen bir dünyada yaşamak zorunda kalacakları vurgusunu yapmıştır. Yetişkin eğitimcilerin, yararlı ve insancıl işlerine devam ederken, anamalcı küresel politikalarla da ilgilenmeleri ve de bu arada yerli ya da uluslararası küresel politika belirleyicilerin yerele karşı duyarlı olma, insan hakları ve demokrasi gibi konularda eğitilmelerinin yolunun bulunmasının gereğine değinmiştir.

Bu konferansta sunulan bildirilerin büyük bir çoğunluğu, yukarıda özetlenen konuşmalarda değinilen uygulamalara, kaygılara ve beklentilere benzer konuları içeren bildiriler olmuştur.

Sunulan bildiriler içinde anamalcı küreselleşme ya da neo-liberal konular, toplumsal hareketler içinde öğrenme ve yaşamboyu öğrenme konuları en çok işlenen konular olmuştur. Türkiye’den ve birçok ülkeden toplumsal hareket içinde öğrenme deneyimlerine yer verilmiştir. Göçmenlerle, azınlıklarla, cezaevinden çıkmışlarla, kadınlarla ilgili çalışmalar örneklendiği gibi, sivil toplum kuruluşlarında demokrasinin öğrenilmesi ile kitaplıklarda, galerilerde ve müzelerde öğrenme konularına da yer verilmiştir.

Bilindiği gibi, anamalcı küreselleşmenin içini boşaltıp yeni anlamlar yüklemeye çalıştığı kavramlardan biri yaşamboyu öğrenme kavramıdır. 1960 ve 1970’lerde toplumun değişip gelişmesine yönelik insancıl bir kavram olan yaşamboyu öğrenme, günümüzde bireysel ve serbest piyasa ekonomisine uygun, emeğin daha fazla sömürülmesine yönelik bir kavrama dönüştürülmüştür. Portekizli eğitimcilerin sunduğu bir bildiri de, yaşamboyu öğrenme bağlamında, “Yeni Fırsatlar Sunuyor muyuz? Bir Grup Yetişkin Eğitimcinin Algılamaları ve Önerileri” adını taşımaktadır.

Yaşamboyu öğrenme konusu, sömürenlerin sömürmesini kolaylaştırabildiği gibi, sömürülenlerin bilinçlenip gerçeğin ayrımına vararak karşı duruş gösterebilmeleri açısından da çok önemli bir olgudur. Bu bağlamda konferansa Portekiz’den katılan eğitimci arkadaşların 1 Mayıs’tan bir gün önce yaşadıkları deneyim çok düşündürücüdür. Bu arkadaşlar Taksim’de bir otelde kalmışlardır. Otelin kabul yerindeki (resepsiyonundaki) bir görevli bu eğitimci arkadaşlara, Pazar günü saat kaçta ayrılacaklarını sormuştur. Onların “7:00’de” demesi üzerine de, “İyi! Yoksa yarın bu alanı polislerle teröristler dolduracak!” demiştir. O görevli için, ne yazık ki, polisler dışında alanı dolduracaklar, onun hakkını da korumak için yıllardır mücadele veren, dayak yiyen, gaz yiyen ve icabında canlarını kaybeden emek yanlısı insanlar değildir.

Anamalcı küresel öğreti emekçiyi özünden saptıracak denli acımasızdır.

Boğaziçi’ndeki konferans, bu acımasız öğretileri doğru ve insancıl öğretilere çevirme çabasında olanların konferansıdır. Bu konferans, bir bakıma Mayıs sonunda YÖK’ün toplayacağı ve büyük bir olasılıkla üniversiteleri anamalcı küreselleşmenin ve de Bolonya sürecinin beklentileri doğrultusunda piyasalaştırma batağına yönlendirecek konferansa da yanıt niteliğindedir.

[email protected]