Avcı'nın pişkinliği

Pişkin olan, bildiğimiz klasik avcılardan biri değil, milli eğitim bakanı!

2013 Haziran ayında son kez yapılan Seviye Belirleme Sınavı (SBS) sonunda, 718 öğrencinin yabancı dil puanının yanlış hesaplandığı ortaya çıkmıştı. Bakanlık, yanlışlığı kabul etmişse de, yanlış puan hesabından doğacak haksızlıklara aldırmayıp puanların yeniden hesaplanmasına yanaşmamıştı. Konu mahkemeye yansıtılınca, Ankara 18. İdare Mahkemesi, 7 ay kadar önce son SBS ile ilgili olarak, sınav sonuçları kılavuza uygun olarak değerlendirilmediğinden yürütmeyi durdurma kararı vermişti. Durum hâlâ sağlıklı ve adil olarak düzeltilmiş değil! Avcı ise, aldırmıyor!

28-29 Kasım 2013 tarihlerinde Temel Eğitimden Ortaöğretime Geçiş (TEOG) sistemi kapsamında ilk dönem merkezi sınavları yapılmıştı. Bu sınavlar sonunda da ortaya çıkan yanlışlıkları bakanlık düzeltmeyince konu mahkemeye taşınmıştı. Bu kez Ankara 13’üncü İdare Mahkemesi, 1,5 ay kadar önce, bu sınavla ilgili olarak yürütmeyi durdurma ve 4 sorunun iptal edilmesi kararını vermişti. Az buz değil bu durum o sınava katılan 1 milyon 270 bin ortaokul 8’inci sınıf öğrencisini ilgilendiriyor. Bakanlığın itirazı üzerine konuyu incleyen Ankara Bölge İdare Mahkemesi, 13. Mahkemenin kararını onayladığından, bu sınava giren bütün öğrencilerin puanları yeniden hesaplanıyor. Bakanlığın bu tür sınavlarda yanlış soru sormaması, bir hata sonucu yanlış soru sorulmuşsa bunu, olay mahkemeye intikal etmeden düzeltmesi gerkiyor. Mahkemenin yürütmeyi durdurma kararı, bakanlığın yanlışının tescil edilmesi anlamına geliyor. Avcı, aldırmıyor. Dört sorunun iptal edilmesi üzerine, sanki bir milyondan fazla çocuğun puanları değişmemiş ve çocuklar mağdur olmamış gibi, “çocuklarımızın ve velilerimizin herhangi şekilde endişeye kapılmasına mahal olmadığını göstermiş olduk” diyebiliyor!

Üniversiteye giriş sınavlarında lise mezunu öğrencilerin döküldükleri görülüyor. Fen derslerinde ortalama doğru yanıt sayısı toplam soruların üçte birine bile ulaşmıyor. Bakan Avcı, umursamamanın da ötesinde, fen derslerine ağırlık veren okul sayısını artırmak yerine bu tür okulları hababam imam hatibe dönüştürüyor!

Avcı, Anadolu öğretmen liselerini kapatmakla yetinmiyor, bu liseleri en fazla Anadolu liselerine dönüştüreceğine, imam hatiplere dönüştürmeye çalışıyor. Avcı imam hatip lisesi sayısının diğer liselerin sayısına ulaşması için elinden geleni yapıyor. Eğitimin laik ve bilimsel temeller üzerine kurulmasıyla ilgili yasa maddelerine aldırmıyor.

Avcı zamanında, açık liseye giden öğrenci sayısı yüzde 50 artarak 900 bine ulaşıyor. Açık lisede öğrencinin bilişsel, devinimsel ve duyuşsal gelişimine yeterince önem verilmediğinden açık liseye giden öğrencilerin yükseköğretim hayalleri daha lise yıllarında körelmiş oluyor. Avcı, bu durumu düzelteceğine öğrencinin açık liseye kaymasını sağlayacak uygulama getiriyor imam hatipler dışında sınavsız girilecek lise bırakmıyor.

Zorunlu öğretim 12 yıl olsa da, liselere kayıt yaptırmayan öğrenci sayısı 70 bini ve kayıt yaptıranlar içinde sürekli devamsızlık yapan öğrenci sayısı da 175 bini buluyor. Avcı, aldırmıyor!

Özel dershanelerin kapatılmasını öngören yasadan sonra bakanlık, “Özel Öğretim Kurumları Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik” çıkarıyor. Bu yönetmelikle, AKP’nin her alanda yaptığı gibi yeni bir kavram yozlaşması yaratılıyor. “Başka bir ad bulamadım” dercesine dershaneden dönüşecek özel liseye “temel lise” deniyor! Bu yönetmelikte temel lise, "Dönüşüm programına alınan kurumların kurucuları tarafından açılan ve faaliyetleri 2018-2019 eğitim öğretim yılının sonuna kadar devam eden ortaöğretim özel okullar" olarak tanımlanıyor. Nasıl oluyorsa bakanlığın/Avcı’nın anlayışında, (yönetmelik tanımına göre) 4-5 yıl sonra ortadan kalkacak lise “temel lise” oluyor!

Bakanlığın Hayat Boyu Öğrenme Genel Müdürlüğü, “Yetişkin Eğitimi Odaklı Hayat Boyu Öğrenme” konusunda kısa film yarışması düzenliyor ve yarışma ile ilgili olarak büyük bir tören yapılması kararlaştırılıyor. Ancak yarışmayı kazanan öğrencinin Fethullah Gülen’in akrabası olduğu ortaya çıkınca tören iptal ediliyor. Yarışmanın birincisine verilecek olan 15 bin liralık ödülün de verilmeyebileceği söyleniyor.

Böylesine çarpık olaylar Avcı’nın bakalığında oluyor. Yukarıda özetlenen herhangi bir olayın yaşandığı batı ülkelerinde bakan anında görevinden ayrılırken bizim Avcı, makamında pişkin pişkin oturuyor. Bu pişkinlğin eğitimi piyasalaşatırma ve gericileştirme misyonuyla doğru orantılı olduğu görülüyor.

[email protected]