Aşiret devleti uygulamasının son halkası: TEOG

AKP, ortaöğretime geçişte yapılan tek oturumlu tek sınavı kaldırıp, 2006’da 6, 7 ve 8’inci sınıflarda sınav yapılacak Seviye Belirleme Sınavı (SBS) uygulamasını getirdi. Laik ve demokratik eğitimden yana olan tüm kesimler ve de toplumun çoğunluğu karşı çıktı. Hüseyin Çelik ve şürekâsından oluşan bakanlık aldırmadı, bana mısın demedi ve bu sistemi uyguladı. Hatta SBS’nin mükemmelliği ve dershane talebini azaltacağı(!) konularında mangalda kül bırakmadı. SBS’yi birileri adına getirip uygulayanlar, kullanılıp çoktan bir kenara atılmış bulunuyor. Fetocu olup olmamaları fark etmiyor; Fetöcü damgası yememek için yatıp kalkıp dua ediyorlar.

AKP Genel Başkanı, dininin ve kininin davacısı olacak gençler isteyince, “Onun arzuları bizim için emirdir” diyen bakan zamanında, aniden 4+4+4 yasası gündeme geldi. Laik ve demokratik eğitimden yana olan tüm kesimler ve de toplumun çoğunluğu karşı çıktı. Ömer Dinçer ve şürekâsından oluşan bakanlık aldırmadı, bana mısın demedi ve yasanın kabulüne çalışıp uyguladı. Bu yasayı birileri adına getirip uygulayanlar, kullanılıp çoktan bir kenara atılmış bulunuyor. Fetocu olup olmamaları fark etmiyor; Fetöcü damgası yememek için yatıp kalkıp dua ediyorlar.

SBS çok mükemmel(!) olduğu için, Danıştay bu uygulamayı yasalara aykırı bulup iptal edince, bu kez, 6 dersten her dönem sınav yapılmasına dayalı TEOG uygulaması gündeme geldi. Laik ve demokratik eğitimden yana olan tüm kesimler ve de toplumun çoğunluğu karşı çıktı. Nabi Avcı ve şürekâsından oluşan bakanlık aldırmadı, bana mısın demedi ve TEOG’u uyguladı. Hatta Avcı, TEOG’un mükemmelliği hakkında atıp tutmakla yetinmedi, "Üzerinde çok çalıştık, herkese danıştık, sistemi kökten değiştirecek” bile dedi. TEOG’u, birileri adına getirip uygulamaya başlayanlar da, kullanılıp çoktan bir kenara atılmış bulunuyor. Fetocu olup olmamaları fark etmiyor; Fetöcü damgası yememek için yatıp kalkıp dua ediyorlar.

Şimdi ise, TEOG uygulaması getirilirken, tüm aleyhteki eleştirilere kulağını kapatıp ses çıkarmayan AKP Genel Başkanı, tek bir kişi, torunu TEOG’a girmesin diye mi, imam hatip ortaokulu öğrencilerinin TEOG’da başarısız olmalarından mı, önemli mi/önemsiz mi olduğu bilinmeyen bir nedenle, TEOG’un kaldırılmasını istedi!

Benzer bir istek yabancı futbolcu sayısının azaltılması konunda da yapılmıştı. Sporla ilgili yetkili, kulüpler büyük bir yatırım yaptı ve yabancı sporcularla birkaç yıllığına anlaştı, sporcu sayısını azaltmak, öyle bir çırpıda yapılacak iş değil gibilerinden bir açıklama yaptı.

Toplum, bakanlıktan da şu ve benzeri konuları dile getirerek bir açıklama yapmasını bekledi: TEOG dediğimiz olay 100-200 kulübü, 300-500 yabacı futbolcuyu ilgilendiren bir olay değil ki, tüm toplumu ilgilendiriyor, toplumun geleceğini ilgilendiriyor. Milyonlarca veli TEOG için yatırım yapıp çoğunu özel kurslara yazdırdı, özel hocalar tuttu. Hukuksal açıdan şu anda ortaokullarda okuyan öğrencilere, mezun olana dek, müktesep hak gereği TEOG’u uygulamak ya da onların gönül rahatlığıyla kabul edeceği bir yöntemi uygulamak gerekir.  Ayrıca sınav dediğiniz, eğitim sisteminin önemli bir süreci olup çocuğun edinimlerini değerlendiren ve onu, yeteneklerine göre geleceğe yönlendiren bir araçtır, çocuk oyuncağı değil ki, istendiği anda kaldırılsın. Ayrıca, üniversiteye geçiş sistemini de, TEOG’a benzer bir sürece dönüştürme hazırlıkları yapılıyor. Bakanlığın ilgili birimleri, Talim ve Terbiye Kurulu, Stratejik Planlama birimi, bakanlık bürokratları bu konuda hazırlık yapmadan, hangi yöntemin getirileceği belirlenmeden bu sınavı kaldırmak olmaz. Milyonlarca öğrenci, ‘Ne olacak, ben ne yapacağım’ kuşkusu içine itilemez.

Ancak, bakan Yılmaz, istemin hemen ardından, büyük bir olasılıkla müsteşarına bile danışmadan, “TEOG’u kaldırdık” diyebildi.

Bu durum (keyfilik ve kurumların kimliksizleşmesi ile yetkililerin yetkilerini biat sınırları içinde kullanabilmeleri) ve bu gerçek sevgili okuyucular, devletin, bir hukuk devleti olmaktan çıkıp aşiret devletine dönüştüğünün (şimdilik) en son göstergesidir. Devletin aşiret devletine dönüşmüşlüğü, TEOG olsun mu, olmasın mı, nasıl olsun gibi soruları anlamsızlaştıran gerçek ve sorunsal bir durumdur.

Devletin aşiret devletine dönüşmüşlüğü, her konuda olduğu gibi, TEOG konusunda da sağlıklı düşünmeyi engelleyen bir durumdur. Zaten bu öğretim yılında tüm topluma dayatılan yeni müfredat da, gücünü inançlarda arayan ve inançlardan almaya çalışan aşiret anlayışının ürünüdür. Aşiret anlayışıyla kaldırılacak TEOG’un yerine gelecek yöntem, AKP’nin 15 yıllık uygulamalarıyla su yüzüne çıkmıştır. Ne yapılacaksa yapılsın, sistem daha da piyasacı ve gerici olacaktır. Dikkat ederseniz spor yetkilisi de, yabancı sporcu sayısının sınırlanmasına karşı çıkma gücünü, futbol anlayışından değil de, piyasacılıktan almaktadır.  

Zaten devlet aşiret devletine dönüşmemiş olsa, zorunlu eğitim sürecinde sınav yapıp sen şuraya gidebilirsin, buraya gidemezsin der mi? İyi okul-kötü okul ayrımı yapar mı? Yurttaşına sen iyi okulda oku, sen imam ol, sen açıköğretimde hava al diyebilir mi? Suriyeli çocukları imam hatibe yönlendirin diyebilir mi?

Devlet aşiret devleti olmasa, yapılacak iş bellidir. Zorunlu öğretim süresince, herkese ve her yerde, öğrencinin sağlıklı gelişimine, kendini, toplumu, doğayı ve dünyayı gerçekçi bir şekilde anlayıp tanımasına yardım edecek laik, bilimsel ve parasız eğitim sunar.  Bu devlette, ortaöğretim, yöresel zenginliklerden ve gereksinimlerden kaynaklanan farklar dışında olabildiğince eşdeğer bilimsel derslerle, öğrenciyi hayata ve yükseköğretime hazırlayan ve öğrenciye yeteneklerine göre geleceğini belirleme şansı verecek çok amaçlı liselerden oluşur. Öğrenci anaokuluna da, ilkokula da, liseye de, sınavsız gider.

TEOG sorunundan önce, aşiret devletini hukuk devletine dönüştürmek gerekir.

[email protected]