2013 biterken

Son yıllarda, yılın son günleri skandallarla geçiyor. 28 Aralık 2011’de Roboski faciasını yaşamıştık. Geçen yıl, AKP’nin-polisin ODTÜ saldırısını yaşadık ve AKP’nin gençlerden ne kadar korktuğunu gördük. Şimdi de, ortalık yolsuzluk davalarıyla çalkalanıyor.

Genç korkusuyla 2013’e giren AKP’nin, daha değişik ve yoğun korkularla 2014 yılına gireceği anaşılıyor.

AKP 2013 yılında, pek çok karar ve uygulamasıyla bilinçli, özgürlükçü ve yurtsever gençlikten korktuğunu gösteriyor. Öğrencinin zekasını erken yaşta kullanmaya başlaması korkusundan, 6’ıncı sınıflarda okutulan en büyük ortak bölen ile en küçük ortak kat konularını 8’inci sınıfa aktarıyor “türev” ve “entegral” konularını, kolaylıkla istekte bulunulmayacak seçmeli derse dönüştürüyor evrim konularını ileri sınıflara öteliyor felsefe gibi bazı alanların öğretim süresinin 3 yıla indirilmesi YÖK’e öneriliyor.

Yüzü aşkın üniversite öğrenci kulübünün, 15 Mart 2013’te ODTÜ’de Üniversite Kongresi’nde bir araya gelmelerinden korkuyor gençlerin fikir kulüpleri adı altında birleşmelerinden de. Gençlerin bilgilenip özgürleşmelerinden korktuklarından, genel liselerin çoğunu meslek ya da imam hatip lisesine dönüştürüyorlar. Anadolu liselerini kazanmayan gençleri, zorla meslek, imam hatip ya da açık liseye yönlendirip ya molla ya da ucuz emek gücü olma ikilemiyle karşı karşıya bırakıyorlar.

“Akil adamlar” diyerek kimilerini bir araya getiriyor sonra da kendi akillerinden korkuyorlar.

AKP’nin, bilinçli, özgürlükçü ve yurtsever genç korkusunun, Gezi Eylemleri nedeniyle pekiştiği ve tüm yurttaşlardan korkmaya başladıkları görülüyor. Korkuları, aylar sonra bile Gezi eylemlerinde saptadıkları eylemcilerin peşlerini bırakmamalarından, uyduruk ve de komik davalar açmalarından da belli oluyor.

Suriye’ye karşı savaş çığırtkanlığı yapanlar ve Ortadoğu’da İslam liderliğine oynayanlar, Avrupa ve Amerika’nın onları kışkırtmalarından caymaları üzerine, Suriye’de dinci fanatik gruplara yaptıkları yardımın ortaya çıkmasından korkuyorlar.

Okullar açılırken ortaöğretim yönetmeliği değiştiriliyor. Korkudan, eski yönetmelikte yer alan, “öğrencilerde araştırma, sorgulama, eleştirel düşünme, problem çözme ve karar verme becerilerinin gelişmesi” ile ilgili ifadeye, yeni yönetmelikte yer verilmiyor.

Gençlerin boş zaman bulup kendilerini geliştirmelerinden korktuklarından, yılda bir kez yapılan sınav yerine yılda 12 kez yapılacak sınav getiriyorlar. Gençlerden korktuklarından, karma eğitime de karşı çıkıyorlar, gençlerin bir arada olmalarına da. Korkudan, bir kente konuşma ya da açılış yapmaya gitmeden önce, gençleri gözaltına alıyorlar.

AKP-cemaat dalaşının ortaya döktüğü kirliliğin ya da (perde arkasında olup bitenlerin su yüzüne çıkmasından doğan) aydınlığın, AKP’de yeni korkular yarattığı anlaşılıyor. AKP, 2014 yılına, kendi atadığı polisten ve kendi kadrolarını oluşturduğu yargıdan korkarak giriyor. Kendi elleriyle bakan yaptıklarının, üst makamlara getirdiklerinin, kaynak aktarıp zengin ettiklerinin, hatta kendi çocuklarının yolsuzluğa karışmış olabilecekleri korkusu yaşanıyor. AKP’den her istifa edenin, AKP’liler arasında yarattığı sarsıntıdan korkuluyor her an bir milletvekilinin daha istifa etmesinden de, istifa edenlerin AKP’yi suçlamasında da.

Korkudan bir gecede yönetmelik değiştiriliyor kadrolaştıkları Danıştay bile bu yönetmeliğin işlerliğini durdurunca, korkuları daha da artıyor. Korkudan polise de saldırılıyor, yargıya da, yolsuzluklara tepki gösterenlere de.

Korkudan, hırslarına hakim olamayıp olmayacak şeyler söylemekten de korkuyorlar. Korkunun ecele faydası olmuyor: “Ben hem yürütmeyim hem de yargıyım” deyiveriyorlar. Bu söylemin diktatörlüğü çağrıştırdığını düşününce korkuları daha da artıyor savcıya akıl-almaz şeyler de söylüyorlar, HSYK’ya da laf atıyorlar korku dayanılmaz boyutlara çıkıyor.

Korku dağları bekliyor. İktidarı yitirmekte olduklarını görmekten korkuyorlar. Cami duvarında siyaset yapmak, korkunun nelere kadir olduğunu gösteriyor. Bu korkuların AKP’yi 2014’te bitireceği ve bu bitişin mutlu yılların muştası olacağı belli oluyor.