TTK’da yeni proje ihaleleri ve yeni kara elmas hikayeleri!

Türkiye Taşkömürleri Kurumu (TTK) 28.11.2011 tarihinde yeni bir projeyi ihaleye açıyor.

İhaleye çıkarılacak olan projenin adı, madenci başlambası projesi.

Türkiye ve Zonguldak kamuoyunun da bildiği gibi Türkiye Taşkömürleri Kurumu değişik tarihlerde, maden ocaklarında yaşanan grizu patlamaları ve meydana gelen göçük olayları, kurumun sürekli zarar ediyor olması, kuruma yapılan işçi alımları, kurum yönetimine yapılan yeni atamalar ve yaşanan deprem sonrası deprem bölgesine gönderdiği arama kurtarma ekipleri gibi değişik nedenlerle kent ve ülke gündeminde yerini alır.

Bu kurumun kent ve ülke gündemine girmesi çoğunlukla maden ocaklarında yaşanan iş kazalarıyla olur. Bir grizu patlaması ya da meydana gelen göçük sonrası ölen ve yaralanan maden işçileri ve onların geride kalan ailelerinin tuttuğu yasların ve feryatların televizyon ekranlarına yansıması ve gazete sayfalarında birkaç günlüğüne acı dolu fotoğrafların yayınlanmasıyla olur.

Bir de hükümetlerin yıllık bütçe programları mecliste görüşülmeye başlanınca kamuoyuna yansıyan, ettiği yıllık zararın miktarına bağlı olarak başlayan kapatılsın mı yoksa küçültülsün mü, özelleştirilsin mi özelleştirilmesin mi tartışmalarıyla gündeme girer.

Son zamanlarda da Zonguldak gündeminde “TTK üretim faaliyetlerinden çekilerek, üretim yapacak olan özel ve taşeron şirketlere bir şemsiye olma rolünü üstlensin, özel ve taşeron şirketlerle bir baba oğul ilişkisi içerisinde olsun” tartışmalarıyla yerini alıyor.

Yani TTK baba, özel ve taşeron şirketlerde oğul olacak! Bu kurguda maden işçilerinin yeri ve rolü ne olacak belli (belli de!) değil haliyle… Fakat bizim bakış açımızdan kesin olan bir şey var O da, patronlar tarafından önerilen (planlanan) bu kurguda öz oğul özel ve taşeron şirketler olacağına göre, maden işçilerine de içgüveysi ya da şamar oğlanlığı rolü düşecek büyük bir olasılıkla.

Türkiye Taşkömürleri Kurumu (TTK), seksenli yıllardan bu yana uygulanan bir siyasi proje çerçevesinde küçültülüp, 20-25 yıllık bir süreçte bünyesindeki (memur-işçi) personel sayısını 45 binlerden 12 binlere düşürürken, özel maden ocaklarında ve taşeron şirketlerde çalışan maden işçisi sayısı da 10 binlere yaklaşıyor.

İhale yoluyla özel şirketlere verdiği rödevans sahalarının yanı sıra, yeraltında kendi iş sahalarındaki galeri sürme, tamir tarama, su kanalı açma-betonlama ve demiryolu yapımı vb. işleri ihale yoluyla taşeron şirketlere yaptırıyor.

28 Aralık 2011 tarihinde yapılacak olan “Madenci Başlambası” proje ihalesi de, yukarıda açıklamaya çalıştığım özelleştirme sürecinin bir parçası olarak karşımıza çıkıyor.

TTK Kozlu, Karadon, Gelik ve Çatalağzı işyerlerini kapsayan bu proje kapsamında madenci başlambaları ve onlara uyumlu parça ve aparatları almanın yanı sıra, işyerlerine kurulacak olan “Madenci Arama Sistemi ve “Madenci Takip Sistemleri (Opsiyonel) de bulunuyor.

Proje ihalesinin Teknik Şartnamesinin (3.5) maddesine göre Madenci Arama Sistemi “Kaza (göçük) sonrası, göçükte kalan madencinin başlambasından yayılacak bir sinyal ile bulunmasını sağlayacak sistemdir.” şeklinde açıklanıyor. “Madenci Takip Sistemi” ise bir maden işçisinin, lambahaneden lambasını aldığı andan itibaren yerüstünde ve yeraltında o işçiyi takip ve kontrol etmek amacıyla kuruluyor. İhale şartnamesinde belirtilen maddelere göre, ilk etapta adı geçen bölgelerin 26 ayrı noktasına kurulacak olan Personel Takip Noktaları ile çalışacak sistem bilgisayarı aynı zamanda da TTK’nın intranetinden erişilebilir şekilde konfigüre edilecektir. Sistem, kendi veri tabanında kullanılmakta olan Personel Devam Kontrol Sistemi (PDKS) için, TTK’nın öngördüğü desende veri oluşturacak ve TTK bu verileri sistemin sunucusuna bağlanarak belli periyotlarla alabilecektir. Bu sistemle TTK yönetimi, Personel Devam Kontrol Sistemi’ni düzenli ve güvenli hale getirmek istemektedir.

Zonguldak kömür havzasında çekilen onca acı ve çileden sonra, TTK işyerlerine bu acı ve çekilen çileleri azaltacak teknolojik yatırımların yapılmasını aklı başında olan herkes ister. Ancak kömür havzasında ve TTK’da yaşanan gelişmeler böylesine insani ve masum bir çerçeveye sığmıyor.
Personel yapısı günden güne zayıflayan, yıllık kömür üretimi gittikçe düşen bir kurumun, teknolojik yatırımlarını da personel takibinden ziyade öncelikle kömür üretimine dönük alanlara yapması beklenir…

Eğer bu ihale ile yapılmak istenen kömür üretimini artırmaksa Bu hamle, mutfağında yemek yapacak kuru fasulyesi, soğanı ve patatesi olmayan bir insanın evinin salonuna süslü püslü bir avize alıp takmasına benziyor.

Son yıllarda kömür havzasına ayak basan HEMA, EREN ENERJİ, KASMET, STAR ve diğer irili ufaklı şirketleri, hükümet ve TTK yetkililerinin üstün gayretleriyle Zonguldak’ın bağrından çıkarılan Demir Madencilik Şirketi’ni göz önüne alacak olursak, gülümseyip geçilecek şeyler değil yaşananlar.
Kuruluş sürecinde ülke sanayini ve Zonguldak’ı yıllardır sırtında taşıyan ve bu günlerde baba(!) rolü biçilmeye çalışılan TTK kas erimesine yakalanan yaşlılar gibi eriyip küçülürken, oğullar günden güne çoğalıyor ve maşallah(!) serpilip gelişiyor.

Baba da (Başında, piyasa kuralları gereği rekabet içinde olması gereken özel şirketlerin serpilip gelişmesine sevinen bir genel müdür bulunan TTK) eşek değil ya oğullarının geleceğini düşünecek, her birine güzel bir gelecek hazırlayacak ve dayalı döşeli iş sahaları bırakacaktır.

Yoksa zarar eden bir kurumun neyine, kömür üretimini artırma tasasını bir yana bırakıp, milyonlarca lira para harcayarak, çalıştırdığı her maden işçisine neredeyse “çip” takıp takip etmek?

Sendika (GMİS) yöneticileri bu konularda ne der ne düşünür bilemem, fakat maden işçileri bu hikâyeyi (baba-oğul ilişkisini) bozmalı ve kömür havzasında kendi sınıfının hikâyesini yazmalıdır.