Hesaplar ve kaygılar arasında!

KENTİN SESİ - ZONGULDAK YAZILARI

Yaşamın bazı zor anlarında, akılcı davranmakla etik ve siyasi değerler arsında bir tercih yapma arasında kalmış olma duygusu birçok yönden zorlar insanı…

Böyle bir durumda olan insanın beyninde de, ister istemez hesaplar ve kaygılar karşı karşıya gelir!

İnsan o anda yaşamı kavrayış biçimi, bilinç birikimi ve yaşamın içerisindeki konumlanışı itibarıyla bazı değerlendirmeler yapar.

Yaptığı değerlendirmeler doğrultusunda bir eliminasyon sistemi kurarak, içerisinde bulunduğu topluluğun ve kendi bireysel geleceğini ilgilendiren önemli tercihler yapmak ve kararlar vermek zorunda kalır.

Bir insanın beyninde barındırdığı hesaplar ve kaygılar böyle bir an da çatışmaya başlar.

Çatışmaya yön veren etkenlerin arsından başı çeken en önemlisi ise, o insanın değer yargılarını belirleyen düşünce sistematiğinde baskın olanın toplumsal çıkarların mı ya da kendi bireysel çıkarlarının mı öncelik taşıdığıdır!

Çünkü yapacağı tercihi ve vereceği kararı bu öncelik belirleyecektir.

Buraya kadar tamam…

Tamam da işin asıl karmaşık yanı da burada başlamaktadır. Bir kişinin kendi değerlendirmeleri doğrultusunda yaptığı bir tercih ve aldığı bir karar, kendisi dışındaki birçok insanın yaşamını ve geleceğini de etkileyecektir.

Hesaplar ve kaygıların önemi, tam da bu noktada öne çıkmaktadır.

Yazının bu satırında sizlere bir önerim olacak Toplumsal yaşamın neresine ve hangi köşesine konumlanmış olursanız olun, şimdi şöyle bir derin nefes alın ve düşünün!

Diyelim ki AKP’de bir yönetici, delege ya da üyesiniz…

Diyelim ki CHP’de bir yönetici, delege ya da üyesiniz…

Diyelim ki MHP’de, BBP’de, SP’de ya da diğer sağ partilerden birisinde bir yönetici, delege ya da üyesiniz…

Diyelim ki işçi veya kamu emekçileri sendikalarından birisinde bir yönetici, delege ya da üyesiniz.

Bu dizilimi meslek odaları, dernekler, vakıflar, hayırlar ve son zamanların öne çıkan gerici yapılanmaları olarak, cemaatler olarak sürdürebiliriz.

Bu dizilimi tercihen uzun tuttum…

Bir düşünme zamanı, bir karşılaştırma yapma alanı oluşsun diye!

Bu niyetimin gerçekleştiğini var sayarak, en sona bıraktığım sorulara geçebiliriz.

Diyelim ki Adını saydığımız tüm bu siyasi parti, dernek, vakıf ve sendikalara üye bir işçi ya da maaşlı bir memursunuz.

Sizin için neler, nasıl değişir ve yaşamınıza ne şekilde yansır?

Diyelim ki TÜSİAD’ da, MÜSİAD’ da ya da diğer işveren örgütlerinde bir yönetici, delege veya sermaye sınıfına üye bir şirket patronusunuz.

Sizin için neler, nasıl değişir ve yaşamınıza nasıl yansır?

Son iki soruya gelene kadar gölgede kalan, görünmez olan gerçekler sanırım şimdi açığa çıkmış ve görünür olmuştur!

Sanırım yazıyı bir sonuç bölümüyle sonlandırma gereği de kalmadı…

Çünkü yazıyı okuyan herkesin, yaşamın içerisinde durduğu yere ve pozisyona göre bir sonuca ulaşmış olacağını var sayıyorum.

İçinde sakladığı hesaplara göre bir tercih yapmış olduğunu düşünüyorum.

İçinde taşıdığı kaygılara göre bir karar vermiş olduğunu düşünüyorum.

Hayatın sağında ya da solunda, her neresinde olursanız olun, yanıt mahiyetinde iki soruyla bitiriyorum “Hesaplarınıza yön veren etken ya da kaygılarınızı biçimlendiren düstur nedir?”

Sahi CHP dışında bir sol siyasi tercih olarak Özgürlük ve Dayanışma Partisi (ÖDP), Türkiye Komünist Partisi (TKP), Emek Partisi (EMEP), bir siyasi yapılanma olarak Halkların Demokratik Kongresi (HDK) ya da bir dernek olarak HALKEVLERİ aklınıza geldi mi?

Son iki sorunun yanıt mahiyeti, bu sorulara vereceğiniz yanıtlarda gizlidir zaten!

Yani ürettiğiniz umutsuzluklarda ya da üreteceğiniz umutlarda…