Yol açmak ya da yol bulmak

Pınar Aydınlar'ın “Yol açmak ya da yol bulmak” başlıklı köşe yazısı 16 Aralık 2012 Pazar tarihli soL Gazetesi'nde yayımlanmıştır.

Hayvanın, bitkinin, mülkün çok sonrasında gelen insan hakları. Ne kadar çok isterdim, “Yaşasın insan hakları” diyebilmeyi… Varlığını bir türlü hissedemediğimiz haklar cumhuriyetinde.

Gel gör ki yasaklarıyla, toplu mezarlarıyla, işkencehanelerin kanlı duvarlarıyla, sorgularla, göz altılarla, açlık grevleri, ölüm oruçlarıyla, harmanlanan bir memleket hali…

Dayağın hak olduğu, kadını köleleştiren paralı eğitimin hak olduğu, öğrenciyi kullaştıran mülkün insanın sahibi olduğu bir anlayışta elbette en büyük yoksunluktur insan hakları…

21. yy gerçeği büyüyen sermaye ağaları, köleleşen haklar ve de haklar…

Sırça köşklerinden, lüks otolarından ve zevklerinden başka bir şeyi olmayanlar…

Halkın dayanışması halkın inancı ve sevdasından yoksun olanlar, bir üzümü kırka bölmenin felsefesi ilkelerini var eden komün yaşam…

Yüzyıllardın zenginin sermayesinin yükseldiği işçinin, emekçinin alın teri bu kavgada yoksullaşan insanlığın hesabını elbette bir gün soracaktır.

Zulmün olduğu her yerde karşılık direniş olacaktır.

Ülke ve dünya coğrafyasının yeni bir yıla geçiş serüveninde hâlâ göz ardı edilen, yok sayılan adı gül değil karayazı ile özleşen Roboski (Gülyazı köyü)…

Hani unutulmaya yüz tutmuşken hatırlatayım bir kez daha… Acımadan, göz kırpılmadan, 34 Kürt gencinin üzerlerine bombaların yağdığı ve her yeni yıla 2 gün kala acısı hep en derine gidecek olan Roboski katliamı…

Bugün bu bozuk sisteme hizmet edenler, güçlerine, haklarına, kırmak adına silaha yatıranlar, savaşa yatıranlar…

Ortadoğu zenginliğine kendi güçlerine katmak isteyen ABD uşakları ve iktidar işbirlikçileri dilerim yeni yılınız kutlu olmaz…

Bu hafta insan hakları haftası… Bana da düşen bu son günümde (pazar olması itibariyle) insana dair mesela sevmek, sevdalanmak, bir umudu tohumca büyütmek olsaydı keşke…

Şimdi Nâzım Hikmet’in dizelerini bir kez daha tekrarlamalı:

“Ben yanmasam
Sen yanmasan
Nasıl çıkar karanlıklar aydınlığa”

Boyun eğersen, teslim olursan, göz yumarsan, sözünü esirgersen, inkârcı ve imhacı politikalara omuz verirsen, 19 Aralık Tufan operasyonu ve Maraş katliamını unutursan, nasıl insan olursun…

Hemen hatırlayalım, insan hakları haftasındayız ya…

68 gün boyunca ülke topraklarının hapishanelerinde bedenlerini inançları uğruna açlık ve ölüme yatıran tutsakların yaşadığı şiddet, bugün intikama dönüşmüş ve tedavi hakları dahi engellenmiştir.

Kürtaj yasası ile kadınları istemleri dışında başka hayatlara esir edenler…

En demokratik hak olan dernek kurma, demokratik faaliyet yürütme hakkı dahi ani baskınlar, göz altılarla sindirilmeye çalışılmaktadır, kapatılmaktadır…

Sanat ve sanatçı… Devrimci sanat ve sanatçı anlayışını yasaklarla ev hapisleriyle kolluk güçlerinin kayıtlarıyla tutanaklara iliştirilmesi… İnsan hakları haftası…

Ne de güzel değer veriyorsunuz sanatın bekçileri, halkın sanatçılarına, türkülerine, eserlerine…

Yine de tüm kapanan yollara, bağlanan kollara rağmen, karanlığın en dibinde bir ışık mutlaktır: Ya bir yol açacağız ya da bir yol bulacağız…