Egemenler ve kadın

Pınar Aydınlar'ın "Egemenler ve kadın" başlıklı yazısı 10 Mart 2013 Pazar tarihli soL Gazetesi'nde yayımlanmıştır.

8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü.

Faşizme ve sömürüye karşı kavganın adım adım örüldüğü, özgürlük düşlerinin bir bayrak gibi yükseldiği, özgürlük ve eşitlik günü.

1857’de Amerika’da kadın dokuma işçileri 18 saatlik çalışma sürelerinin azaltılması ve işçi hakları için başkaldırır ve egemenler yani patronları tarafından fabrikaya kapatılıp öldürülürler. Sebep de çıkan bir yangın olur!

Bu yangın milyonlarca insanın yüreğinde yanar.

Çocuklarına zaman ayıramayan işçi anneden, umutlarının ne kadar uzağında durduğunu bilen ve hem toplumun, hem ülke gerçeğinin yok saydığı kadın işçilere.
Bin selam olsun Clara Zetkinlere!

Kadın devrimcilere...

1910 tarihinde 2. Enternasyonal işçi toplantısında, 8 Mart’ın dokuma işçisi kadınların direniş günü olarak, dünya emekçi kadınlar günü olma önerisi verilir ve kabul edilir.

Yaşasın!.. Biz de bir gün göreceğiz.

Ancak gün şiddeti, gün kapitalizmin kadın emeğini yok sayan, kadının tercihlerini yok sayan bir anlayışı da yüzümüze tokat gibi vurur.

Günümüzde 8 Mart feminizmle, kadın-erkek ilişkileriyle, şiddet, cinsellik vb. konularla ele alınır.

İlkokul fişleri, Emel’i eve çağırırken Ali’ye de hep koşmasını önerir.

Sistemin eğitim anlayışı, çocukluğumuzda hatta kız çocuklarının doğduğu ilk anda yüzlerine dönülen sırtlardan da ilk temeli atar.

Bir de, tarihte hep göz ardı edilen “kayıt dışı emek” yani gözardı edilen emek meselesi var.

Ev eksenli çalışan kadınlarımız parça başı iş alan,

Ücretsiz ev içi emek, hani yerleşmiş anlayışla ev hanımı denilen ve buna zorlanan,

Merdiven altı atölyelerde sigortasız, güvencesiz çalıştırılanlar,

Tarlalarda mevsimlik işçi olarak çalışan ve diğer pek çok alanda güvencesiz çalışan kadınlar, kadınlarımız.

Birden nedense Ahmet Kaya’nın söylediği “Kadınlar” şarkısının ezgisi takıldı dilime.

Kadının eşitliği ancak sosyalizmle mümkündür. Sömürülen bedenler, çalınan emekler kuşağında!

Bir de namus meselesi unutulmamalı. Ülkemde töre adına hayatı karartılan küçük kadınlar, yıllarca açılamayan N.Ç davaları, gözaltılarda saldırılara uğrayan kadınlar, hatta evinin önündeki arabası işaretlenip gerici ve ırkçılar tarafından tehdit edilen kadınlar… Hepsi de biziz. Biz göğün yarısıysak, yoldaş olan erkek dostlarla göğü umuda ve özgürlüğe boyayacağız.

Selam Rosa Luksemburg ve Clara Zetkin direnişini sahiplenenlere.