Katliamlar, dönüşümler, Newroz: Herkese benden Kürdistan

Geçtiğimiz gün rast geldiğim bir IŞİD haberi epey düşündürücüydü. IŞİD komutanlarından biri “himayemiz ve bayrağımız altındaki bir Kürdistan’a karşı çıkmayız” diye böbürleniyordu.  Şerrî yasaların hüküm sürdüğü ve IŞİD bayraklarının dalgalandığı bir “Kürdistan”. Ne denir ki? Allah korusun!

İnsanların bazen “Kürdistan olsun da nasıl olursa olsun” serzenişlerini duydukça içim acırdı. Anlamak güç. Örnek olsun içinde yaşadığı düzenin tekrarından ibaretse ne diye alternatifi yerine benzeyenini talep eder ki insan? Bezmiştir, yorulmuştur, heyecanını yitirmiştir. Hak vermek mümkün olmasa da anlaşılır yanları vardır mutlaka. 

Ancak IŞİD komutanlarından birinin bu söylemi bence bazı şeyleri düzlüyordu öte yandan. “Kürdistan olsun da nasıl olursa olsun” diyen bir akla karşı bir yanıyla da yeterli cevaplar veriyordu. “Eh canım Kürdistan dediysek de kara bayraklı şeriatçı olsun demedik ya” yanıtlarını duyar gibiyim. 

Kimisi mücadelenin biçimini sorgularken kimisi de IŞİD ve İslamcı çeteler denkleminden bakarak İslam’ın ılımlısını radikalini tartışıyordu. IŞİD’e karşı herkes muhalif kesilirken ÖSO, El Nusra ya da Burkan El Fırat gibi İslamcı örgütler muhatap alınabiliyordu. 

Daha iki gün önce Cizire Kantonu’nda Hesekê’yi kana bulayan IŞİD’ciler caniydi de Halep’i yerle bir eden İslamcı çeteler çok mu naif? IŞİD açıkladı, Hesekê’de 40’a yakın Kürdün katliamına sebep Kürtlerin ateşe tapınmasını engellemekmiş. Hesekê’de IŞİD saldırıyor da öte tarafta ÖSO Newroz ateşleri mi yakıyor? Mesele neresinden tutarsanız tutun ideolojiktir. İlla birilerinin insan katletmesine gerek yok. İdeolojik olarak gerici olan ile yan yana gelinebilir mi?

Newroz gününün “şerefine” şeref yoksunu IŞİD, elindeki Kürtleri törenle katledeceğini duyurmuştu. Bu törenden önce zaten sivilleri katlederek Hesekê’de kana buladı Newroz meydanını. Ancak Newroz günü elindeki Kürt tutsakları öldürmek yerine ceza keserek serbest bıraktı. Her birine 90’ar dolar para cezası kesme, üçer tane Kuran’dan sure ezberleme ve tövbe etmeleri şartı ile “özgür bıraktı”. Ne yani? IŞİD’in bu “ılımlı” hareketlerine fit mi olacağız yoksa mücadeleye devam mı edeceğiz. 

Ilımlı İslam, savaş, barış, Kürt sorunu, Rojava, ÖSO, El Nusra ve daha bir nicesi. Kavramların hepsi sosyalist perspektiften ele alınmadığı sürece domino etkisiyle dağılıyor. 

Düne kadar tertip edilen üç Newroz’u da bu açıdan değerlendirmek gerekiyor kısaca.

İlki Hesekê’de kana bulanan Newroz. 1992 Cizre Newroz’u geliyor insanın aklına. Roboski geliyor. Bereket versin biz direndikçe onlar katletti. Sayısını saymak bize düşmüyor. Katlettikçe tükenenler düşünsün. Biz hesabını soracağız…

İkincisi Duhok’ta tertip edilen Barzani Newroz’uydu. Resmigeçitler, kıyafetler seremonisi, ateşlere bezenmiş otomobiller ve turistlerin arasından geçen Newroz alayları. Rio karnavalı gibiydi. Sermayenin Newroz’u böyle olur dedirtiyordu. Bundan belki birkaç yıl sonra başlayacak olan Newroz turizminin ayak seslerini duymuş olduk.

Sonuncusu ise Diyarbakır Newroz’u…

Türkiye hattında kırılma 2013 yılında gerçekleşti. “İslam bayrağı altında”, “din kardeşliği” ve “zamanın ruhu” ibareleriyle siyasal hattın farklı bir momentten ilerleyeceğinin ilanı bu seneyle birlikte artık Türkiyelileşme mesajlarıyla ve “Eşme ruhu” ile tamamlanmış oluyor. Birilerine bir şeyleri hatırlatmanın hiçbir manası yok. Zira Newroz alanına toplanan yüz binler de biliyor Mazlum Doğan’ın kendisini yakarak tutuşturduğu Newroz ateşinin Eşme Ruhu ile herhangi bir alakasının olmadığını. 

Diyarbakır Newroz’u tarihinde Şeyh Sait posterlerinin en fazla olduğu, Kürt sağının en yoğun katılımının gerçekleştiği, Barzani ve yönetiminin bayraklarının PKK ve YPG bayrakları ile birlikte dalgalandığı bir Newroz görmüş olduk. 

28 Şubat’ta Dolmabahçe Sarayı’ndan deklere edilen silah bırakma çağrısı ve barışın geleceğine olan inanç ile Aksaray’daki padişahın başkan olup olamayacağının tartışılması. Sosyalizm ne yana düşer? Şimdilik kimsenin gündeminde değil.

Şimdi kalkıp birileri bunca gelişmenin ortasında “IŞİD Kürdistan’a karşı çıkmıyor muş” diye bir teselli tutturmuş duruma. Öte yandan Gaziantep’teki ÖSO karargâhında alınan kararların merkezinde Kürtler de var diye geçen haberleri de okumaktayız.  Tüm bunların Ortadoğu’nun ve Kürdistan’ın bütün ilerici ve aydınlanmacı birikimini karşısına almadan, AKP’nin Suriye ve Ortadoğu rotasına omuz vermeden, Barzani ile masaya oturmadan devam etmeyeceğini bilmek gerekiyor. 

IŞİD’in Kürdistan’ı kendine. AKP’nin barış yalanları da…

Komünistler önüne bakacak. Dikiz aynasına bakarak araba sürülmüyor.

Mazlum Doğan’ın tutuşturduğu isyan ateşinin umuduyla… Dün de söylediğimiz gibi; Newroz’un ateşini sosyalizm yakacak, zalimlerin saraylarını başlarına yıkacağız! 

Newroz Pîroz Be!