Solculuğa düşmanlık ölümleri meşrulaştırıyor

Kürt ulusal hareketinin Türkiye solu üzerinde uyguladığı ideolojik şiddet yeni değil. Türkiye solunun bir bölmesinin buna teslim olması da...

Emperyalizm kavramını düşünün mesela. Sol olma iddiasındaki bir hareketin siyasetini belirlerken merkezi bir önem atfetmesi gereken “emperyalizm”i solcuların bir kısmı neredeyse unuttu. Kullanamıyorlar artık, çünkü kullandıklarında Kürt hareketiyle yaptıkları ittifakı ya da harekete verdikleri koşulsuz desteği açıklamak imkânsız. Ulusal hareketin doğası gereği Batılı büyük güçlerle girdiği karmaşık ilişkiye emperyalizm kavramının penceresinden baktığınızda gördüğünüz tabloyu kendisine sol diyen bir hareket kabul edemez. Ama ediyorlar ve etmek için de emperyalizmi sözlüklerinden çıkartıyorlar. Peki emperyalizm Kürt ulusal hareketinin ve hareketin etrafından kümelenenlerin dağarcığından çıktığı için kendiliğinden yok mu oluyor? Kimse emperyalizmden bahsetmiyor diye örneğin ABD, bölgedeki ve ülkemizdeki amaçlarından vaz mı geçiyor?

Kürt hareketi kendisine yol ararken, tüm sorunları ulusal başlığın bir parçası ve ona tabi hale getirip ulusal problemin çözümüne mutlak bir öncelik atfediyor ve önce bu çözülecek diyor. Bu yaklaşım solun düzenin yarattığı problemlerin çözümünde kullandığı anahtar olarak “devrim”in anlamını yitirmesine sebep oluyor. Devrimci dönüşüm ulusal sorunun çözümüne indirgendiğinde ya da buna eşitlendiğinde Suriye'nin kuzeyindeki Kürt bölgesinde devrim olduğuna inanmamız bekleniyor. Bu düzende Kürtlerin sorunu çözülemez, bu ülkede Türklerin ve Kürtlerin devrim yapması ve düzenin değişmesi gerek demek ise suç oluyor. Solun varlık nedeni olan devrimciliği unutması şart koşuluyor.

Ulusal kimliğin temel belirleyen olduğu bir ortamda sınıflardan, patronlardan ve emekçilerden de kimse söz etmiyor. Hatta Kürt hareketi bu yaklaşımı kendi cephesinden hareketi bölecek bir tavır olarak görüyor.

Emperyalizmi unut, devrimi unut, sınıfları unut... Bu ideolojik şiddetin bileşenleri size bir yerlerden tanıdık gelmiyor mu? 1980'lerden itibaren sosyalizme karşı başlatılan büyük saldırının temel iddialarıyla bu tezler arasında bir farklılık var mı? Kürt ulusal hareketinin referans olarak kullandığı somut düşünsel kaynaklar da bir bütün olarak bunu doğrulamıyor mu? Peki ama Türkçü ve İslamcı AKP'nin düşünsel kaynakları çok mu farklı? Farklı bir mecrada da olsa, AKP Batı liberalizmini yeniden üretmiyor mu?

Batının liberal fikirleriyle, batının dünyanın her yerinde uyguladığı şiddet akrabadır. O fikirler olmasa ABD ve müttefikleri uçak kaldıramaz, bomba atamaz, asker gönderemez.

Türkiye'de bugünkü fiziksel şiddet ortamının kaynağında yalnızca milliyetçilik yok, liberalizm de var. Şiddet sadece milliyetçilikten değil liberalizmden de besleniyor. AKP, yalnızca Kürt düşmanı olduğu için değil, piyasacı, gerici ve işbirlikçi niteliğiyle liberal olduğu için de saldırıyor. Kürt ulusal hareketinin liberal fikirleriyle, her şeyi meşru gören hareket planı aynı düşünsel zemini paylaşıyor. AKP ve Kürt ulusal hareketinin solculuğa uyguladığı ideolojik şiddet, savaşı ve ölümleri meşrulaştırıyor.

Türkiye'nin her yerini vuran şiddete karşı çıkmanın yolu işte bu ideolojik şiddete karşı çıkmaktan geçiyor. Kızılay'da paramparça edilenlerle Sur'da katledilenler hakkında aynı anda konuşmanın ve dolayısıyla bu şiddeti durdurmanın başka yolu yok.