IŞİD petrolleri Koç ailesini yakarsa

IŞİD'in petrol ticareti ile ilgili her gün yeni bir gelişme yaşanıyor. Rusya'nın elindeki görüntüleri açıklamasından sonra Erdoğan ailesini doğrudan ilgilendiren iki gelişme oldu. Önce Irak Kürdistanı yöneticileri kendilerinden bekleneni yaptı ve Rusya'nın servis ettiği görüntülerdeki tankerler bizim dedi. Zaten IŞİD petrollerinin önemlice bir bölümünün Kürt petrolleriyle birlikte transferi ve ticareti yapıldığı biliniyordu. Barzani bunu dolaylı olarak kabul etmiş oldu.

IŞİD petrollerinin büyük çoğunluğunun, çetenin elinde böylesi bir hacmi işleyecek rafineri kapasitesi olmadığı için ham halde taşındığı herkesin malumu. Bu petrolün nerede işlendiği de bu nedenle önemli bir soru...

Aynı konuya dair ikinci ilginç çıkış da petrolün işlenme problemine dair Bilal Erdoğan'dan geldi. İtalya'da konuşan Bilal oğlan, gazetecinin Kürt petrolleri ile IŞİD petrolleri beraber taşınıyor ve satılıyor olamaz mı sorusunun muhatabının kendisi değil Batman rafinerisini işleten Koç ailesinin olduğunu söyleyiverdi!

IŞİD ve Kürt petrollerinin bir kısmının İsrail tarafından rafine edildiği biliniyor. Kalanının Koçların işlettiği Batman'dan geçiyor olması da elbette ihtimal dahilinde.

Şayet böyleyse Koçların bundan haberinin olmaması mümkün mü? Bilal Erdoğan'a göre mümkün değil ve Bilal bu defa kesin olarak haklı.

IŞİD'le yapılan petrol ticaretinin bir kısmında Kürt petrolleri kullanılarak zaten önlem alınıyor. İkinci önlem ise taşımayı yapan şirketlerin mali yapısının belirsizliği. Bu şirketlerin yapısı o denli karmaşık ki, esas sahip olan Çalıklara, oradan taze Enerji Bakanı Berat Albayrak'a ve Erdoğan ailesine ulaşmak pek kolay değil. Daha doğru bir ifadeyle herkesin bildiğini hukuki olarak ispatlamak biraz zor.

Ama Bilal Erdoğan'ın açıklamaları gösteriyor ki, ekstra bir önlem daha var. Acil durumda gözden çıkarılacak birkaç isim belirlenmiş gibi.

Türkiye sermayesinin en büyük ailesinin uluslararası bir skandala kurban gitmesi tek başına Bilal'in vereceği bir karar değil elbette. Oğul Erdoğan ne dediğini bilmiyor olabilir ve buna kimse şaşırmaz.

Ancak burada Koç Ailesinin kurban edilme ihtimalinden daha önemli bir nokta var. O da Koçların bu işin içinde Erdoğanlarla beraber hareket etmesi...

Evet Haziran Direnişi sırasında Divan Oteliyle gündeme gelen, çağdaş ve laik geçinen Koçlar bunlar. Son G20 zirvesinde kapitalizm hakkında ukalalık yapan Ali Koç'un mensubu olduğu aile.

Bu aile yüksek ihtimalle Erdoğanlarla iş çevirmiş ve dünyanın en kanlı çetelerinden birisinin petrol ticaretinde rol üstlenmiş.

Gerçekten şaşırdınız mı? Şaşırmayın.

Bu karmaşanın sonunda Koçları yakarlarsa üzülmeyin.

Erdoğan dönemi boyunca servetine servet, parasına para katan, Türkiye'nin en önde gelen tekellerinden birisinden söz ediyoruz. Her fırsatta işçisini ezen, emekçilerini daha fazla sömürmek için tüm olanakları kullanan, işçinin hak alma mücadelesini en sert şekilde bastırırken her türlü yolu deneyen Koç ailesi bu.

Bu bağlamda, Koçlar, yalnızca IŞİD'in petrol ticaretinde değil hemen her konuda Erdoğanların ortağı zaten.

Suriye'deki kanlı savaşta servetini artıran tek aile de bunlar değil üstelik. O kadar çoklar ki. Silah satan mı dersiniz, başka mallar kaçıran mı, Türkiye'nin patronları her türden işi yapıyor orada. AKP'nin memleketi bir felakete doğru sürükleyen bölgesel maceralarından çıkar sağlamak için tüm yolları deniyor, ölen ve acı çeken insanlara değil kazandıkları paraya ve işlerinin sürekliliğinin sağlanmasına bakıyorlar.

Bu patronların en önde geleninin Erdoğanlarla en büyük işlerden birini çevirmesine kimse şaşırmasın o yüzden. Koçlara bu yakışır çünkü.

Bir yandan cihatçı çetelerle ticaret yapan patronların diğer tarafta Türkiye'de laiklik ve çağdaşlık hakkında masal anlatmalarına da kimse kanmasın artık. Türkiye'de insandan ve aydınlıktan yana değerler için mücadele edecek tek güç, hayatta sahip oldukları tek servet bu değerler olan emekçiler, başkası değil...