Gidecek gitmesine de Erdoğan'ın önüne kim yatıyor?

Dünya üzerinde bu kadar sevilmeyen pek az lider var. Erdoğan'ı uluslararası alanda belki de kimse istemiyor. Ama Türkiye'de durumun bundan oldukça farklı olduğu ortada. Toplumsal desteğini kaybetmeyen Erdoğan için göğsünü siper edeceklerin sayısı oldukça fazla...

Gerçekten öyle mi peki? Erdoğan da bir süredir bunu söylüyor aslında. Türkiye üzerinde oyunlar oynayan dış güçlere karşı direnen bir milli kahramanı oynamak, Kürtlere karşı sürdürülen sıcak savaş şiddetlenirken Batı karşıtı bir söylemle Türkiye sağının bütününe seslenmek bir açıdan keyifli olsa gerek.

Ama Erdoğan'ın pozisyonundaki birisi için bu keyfin kaçtığı yer açık değil mi?

Ya gerçekten böyle bir uluslararası plan varsa... Ya bu plana cemaat, CHP, HDP ve başkaları destek vermeye hazırlanıyorsa...

Bunlar Erdoğan'ın paranoyası olarak görülebilir. Böylesine geniş bir cephe Erdoğan'a karşı birlikte hareket edemez denebilir. Erdoğancıların servis ettiği senaryonun pek çok boşluğu olduğu, bu senaryonun Erdoğan muhaliflerini zayıflatmak amacıyla kullanıldığı doğrudur.

Ancak hem dışarıda, hem içeride bu kadar çok düşmanı olan bir adamı göndermek için uğraşılmadığını düşünmek siyaseten aptallıktır. Erdoğan karşıtlarının güçlerinin yetmiyor oluşu ya da böyle bir alt üst oluş için koşulların olgunlaşmaması veya Erdoğan'ın rakiplerini alt etmek için kullandığı siyasi ve örgütsel becerileri elbette tartışılabilir. Ancak böylesi bir çabanın varolmadığı düşüncesi, bu çabanın kendisinin Türkiye siyasetine etkilerini görmezden gelmek anlamına geleceği için AKP ile kavgada pozisyon yanlışlarına yol açacaktır.

Oysa Erdoğan'la farklı düzeylerde gerçekten uğraşılıyor ve bu mücadele Türkiye siyasetini etkiliyor.

Şimdilik Erdoğan paçayı kurtarıyor, Erdoğan'ın önüne yatanlar çıkıyor olabilir. Ama işlerin bugünkü gibi yolunda gitmeyeceği bir günün gelme ihtimalini kimse göz ardı edemez.

O gün geldiğinde de Erdoğan önüne yatacak bu kadar adam bulabilir mi sorusu Türkiye'de kolay yanıtlanabilir bir soru değildir. Davutoğlu'nu göndermek kolay olabilir. Gül ve Arınç'a karşı şimdilik başarı kazanılmış görünebilir. Ama AKP teşkilatında hiçbir karşılığı olmayan Davutoğlu'nun üzerinde tepinmek için sıraya geçenlerin, Gül görevi bırakır bırakmaz sosyal medyada eski cumhurbaşkanını diline dolayanların gerçek bir kavganın içine düştüklerinde nasıl tavır alacakları bugünden belli değildir. Attığı her adımda biraz daha yalnızlaşan Erdoğan, kelimenin gerçek anlamıyla tek başına kalabilir ve bugün bu kadar güçlü görünen bir liderin o süreçte ne denli güçsüzleşebileceğine herkes tanık olur.

AKP'nin kifayetsiz vekilleri, medya soytarıları, cahil troller... Bunlar gerçekten önemsiz insanlar. Bunların Erdoğan'ın önüne yatıp yatmamaları bir şeyi değiştirmiyor ve emin olun rüzgar tersten esmeye başladığında bugünkü gibi davranmayacaklar.

Bu kavgada belirleyici olacak asıl aktörlerin, en sıkıştığı anda Erdoğan'a hayat öpücüğü veren patronların veya son tekmeyi bir türlü atmayan ABD'nin Erdoğan'ın önüne yatıp yatmayacakları ise önemlidir.

Onlar bugün de kararı yalnızca Erdoğan'a bakıp vermiyorlar, o gün de öyle yapmayacaklar...

Başka bir dertleri var. Türkiye gibi bir ülkenin raydan çıkma ihtimalini göze alamıyorlar. Uzun AKP iktidarında kepaze edilen bu ülke, genç ve eğitimli nüfusu, tüm zaaflarına karşın büyük ekonomisi ve sıradışı konumuyla hâlâ uluslararası sistem için çok önemli bir ülke. Üstelik genişlemiş bir kentli emekçi toplamı, pes etmeyen ilerici birikimi ve karmaşık siyasi karakteriyle, zayıf ve örgütsüz soluna rağmen sistemi sarsacak dinamikleri hızlı üretebilecek bir ülke...

Toplumsal desteği güçlü Erdoğan'ı göndermek için hareketlendirmek zorunda oldukları ülke ve çözemedikleri denklem bu işte. Şimdiye kadar ilerici dinamiklerden azade bir formül geliştiremedikleri için bu riski de almadılar.

Türkiye solunun, yakın gelecekte büyümek ve güçlenmek istiyorsa, bu riski canlı tutması, böylesi bir formülün geliştirilmesini engellemesi gerekiyor. Erdoğan'ın etrafında süren mücadelenin dışında kalan, Erdoğan nasıl olsa gitmez diyen solun böyle bir şansı zaten yok. Sol, Erdoğan'ın gitmesine oynamak, bunun için kavgaya girmek zorunda. Ancak düzenin Erdoğan'dan kurtulurken kendisini sağlamlaştırmasına karşı da mücadele etmek, bu kavgadan bir bütün olarak düzenin yara almasını sağlamak için uğraşmak kaydıyla...

Bunları başardıktan sonra, bu düzenin içinde isteyen istediğinin önüne yatabilir, bize ne...