Erdoğan'ın şahidi Hulusi Akar için ABD'den bilgi notu

Erdoğan'ın kıymetli nikah şahidi Hulusi Akar'ın Amerikalılar tarafından pek sevildiğini biliyor muydunuz? Öyle böyle bir sevgi değil bu, ciddi bir güvene dayanıyor.

Sene 2012. ABD Genelkurmayı'nın ikinci adamı, Oramiral James Winnefeld, kimbilir hangi uğursuz iş için Türkiye'ye gelmeye hazırlanıyor. Böyle önemli ziyaretlerde Amerikan diplomasisinin değişmeyen bir kuralı var. İlgili ABD Büyükelçiliği, ziyareti yapacak yetkiliye görüşeceği kişiler ve ülkenin genel durumu hakkında gizli bir rapor hazırlıyor.

18 Ekim 2012 tarihinde ABD Ankara Büyükelçiliği tarafından Amerikalı komutan için hazırlanan belgede şimdiki Genelkurmay başkanı Hulusi Akar hakkında aynen şu ifadeler kullanılmış: “Sizin asıl muhatabınız, Genelkurmay İkinci Başkanı Orgeneral Hulusi Akar, harika İngilizce konuşuyor, parlak ve Türk Silahlı Kuvvetleri'ndeki çalışmalara ve gelişmelere tamamen hakim.”

Bu harika İngilizce konuşan ve Amerikalıların asıl muhatabı olan parlak general, resmi özgeçmişine göre, Harp Akademisinden sonra 1987'de ABD Silahlı Kuvvetler Kurmay Kolejinden mezun olmuş. 12 Eylül'ün sonrasında bir komutan adayı olarak kurmaylık eğitimini ABD'de tamamlamış. 12 Eylül'de kendi çocuklarına darbe yaptıran ABD'de... Kendisi hakkında ilk olumlu notlar da orada tutulmuş, İngilizcesini de o sırada geliştirmiş olmalı. 1990-93 yılları arasında NATO'nun Napoli'deki üssünde istihbarat subayı olarak çalışmış, 2000-2002 yılları arasında ise aynı üsse bu defa daire başkanı olarak geri dönmüş. Akar ABD ve NATO ile yeterince çalışmış belli ki ve 2012 yılında kendisi için ABD'li yetkililerin kullandığı sıfatları sonuna kadar hak etmiş. Bu geçmişiyle ve ABD'de tutulan siciliyle genelkurmay başkanlığı koltuğuna oturmasında şaşılacak bir taraf yok.

Hulusi Akar tam o görevin adamı ve o göreve ne kadar yakışıyorsa, Erdoğan'ın buyur ettiği nikah şahitliği koltuğuna da o kadar yakışıyor. Bunlar hep hak ediliyor...

Ama cenaze gününde koşa koşa gittiği düğün için kendisine gösterilen tepkiyi hak etmediğini düşünüyor Hulusi Akar.

16 Mayıs günü yayınlanan 137 nolu TSK basın açıklamasında “eleştiri ve yorumlarda insaflı ve yapıcı olunması, ayrıştırıcı dil kullanılmaması, ülkemizin ve aziz milletimizin birliği, beraberliği ve güvenliği açısından büyük önem arz etmektedir” deniyor.

Demek ki bu konuya da önem veriliyor. Çünkü TSK yalnızca önemli konularda basın açıklaması yapıyor.

138 nolu basın açıklamasında ölü askerler var.

136 nolu açıklamada yine ölüm var.

135 nolu açıklamada ölüm haberi paylaşılıyor.

134 öyle.

133 de öyle.

Durun sıkılmayın. 132'de de ölümler var. Ama bu biraz ilginç. Teknik bir arızadan dolayı düşen bir helikopterden bahsediliyor. Hani düğün günü PKK'nin yerden havaya atılan bir füzeyle düşürülme görüntülerini yayınladığı helikopter bu. İşte Akar'ın Erdoğan'a verdiği şahane düğün hediyesi; 132 nolu basın açıklamasına iliştirilmiş çarpıcı bir video...

131 nolu açıklamada ne olduğunu artık tahmin ediyorsunuz. 

130'da rutin bozulur gibi oluyor. Bu defa yaralılar var. Sancaktepe'de...

129'da basın dairesi kendisini buluyor. Yine ölü askerler. 128'le devam ediyor... Yeter değil mi?

Demek ki, askerler iki konuda açıklama yapıyor. Ya ölen silah arkadaşlarını haber veriyorlar, ya da komutanlarının Erdoğan'ın düğününe niye gittiğini anlatıyorlar. 

İnsanlar ölüyor, Erdoğan düğün yapıyor, genelkurmay da tüm bu olan biteni açıklıyor. Ne şahane bir işbölümü bu böyle!

Ama genelkurmay açıklarken biraz garip açıklıyor. Silahlı kuvvetlerin komutanı Akar'ın, ABD'nin ondan beklediği gibi tüm çalışma ve gelişmelere hakimse, helikopterin neden düştüğünü de bilmesi gerekiyor. Ancak yapılan açıklamada düşürülen helikopter için kaza deniyor.

Erdoğan'ın düğününe giden yolun yalandan geçmesine herhalde kimse şaşırmıyor. Manipülasyon ve dezenformasyon sanatının en iyi icracıları hep ABD'den diploma alıyor.

ABD'nin öğrencisi ödevini iyi yapıyor. Erdoğancılıkla Amerikancılığın bu şahane bileşiminden kurtarıcıyı oynamasını bekleyenlerin rüyadan uyanması için daha ne olması bekleniyor? Bu bileşimin ayarının nereye doğru kaçacağı bizi değil muhataplarını, Erdoğan'ı ve ABD'yi ilgilendiriyor.

ABD'nin muhatap aldığı harika İngilizcesi olan adamların halka ve memlekete hep zarar vereceğini bilmek gerekiyor.