Erdoğan'ı gönderecek tek aktör olarak Abdullah Gül

Abdullah Gül'ün Türkiye'yi felaketten kurtarması gerekiyormuş. Cemil Bayık öyle söylüyor. KCK yöneticisi Bayık, Türkiye Cumhuriyeti'nin bir önceki cumhurbaşkanı ve dolayısıyla Türk Silahlı Kuvvetlerinin eski başkomutanını göreve çağırıyor.

Kime karşı? Halihazırda görevde olan Erdoğan ve ekibine karşı.

Bayık'ın sözlerinin hareketi bağladığı açık, ama aynı gün Nurettin Demirtaş tarafından yazılan yazıda da Gül'ün ismi Türkiye'nin ilk başkanı olarak zikredilmesi konunun Kürt hareketi tarafından enine boyuna tartışıldığını gösteriyor.

Kürt ulusal hareketi AKP'nin Hamamönü hizbine açıkça ittifak öneriyor.

Üstelik teklif AKP'nin 2002 ruhuna, kuruluş felsefesine geri dönmesi çağrısını içerdiğinden Gül ve Arınç'ın başını çektiği hizbin siyasi doğrultusuyla da uyumlu. Belli ki ciddiler.

Tabii taraflardan yalnızca birisinin ciddiyeti işin sonucunu tek başına belirlemez. Gül bu açıklamalardan tedirginlik duymuş, bunların kendisine karşı kullanılabileceğini bile düşünmüş olabilir.

Ancak Gül'ü göreve çağıran yalnızca Kürt cephesi değil ki...

CHP'lilerin genel merkezin bulunduğu Söğütözü'nü değil, Gül-Arınç hizbinin merkezi olan Hamamönü'nü daha fazla takip ettikleri açık. Kurtuluşu orada görüyorlar çünkü.

Dahası da var. Askeri darbe fısıltılarından, renkli devrim senaryolarına kadar Türkiye'nin geleceği hakkında ortaya atılan her iddiada kendi adının geçiyor olması Gül'ü büyük ihtimalle mutlu ediyordur. Üstelik yapacağı da belli. Sabırla zamanının gelmesini bekleyecek ve uygun zamanda harekete geçecek.

Tamam Gül bundan rahatsız olmaz.

Peki ama biz... Türkiye halkı, ilericiliği bundan rahatsız olmuyor mu?

AKP'nin alternatifinin AKP olmasında, Erdoğan'ın yerine Gül'ün düşünülmesinde, 2016 model AKP'nin 2002 modeliyle değiştirilmek istenmesinde bir gariplik yok mu?

Abdullah Gül'ün ne kadar değişebileceği tartışmasını şimdilik bir kenara bırakın, ama çağrı değişen bir Gül'e bile değil, bilinen Gül'e yapılıyor ve ondan fabrika ayarlarına dönen bir AKP'ye liderlik etmesi bekleniyor.

Abdullah Gül bir zihniyet ve dönemin temsilcisidir.

Dolayısıyla, senaryoların ortak noktasında Gül'ün durması, yalnızca geleceğe dönük bir yaklaşım olarak okunamaz. Bu aynı zamanda geçmişi meşrulaştırma çabasıdır. Zaten geçmişi meşrulaştırmadan o geçmişin çizdiği bir çerçevede hareket etmek siyaseten imkansızdır.

AKP'yi temize çekmeden AKP veya AKP zihniyeti ile devam edemezsiniz.

Türkiye'nin geleceğini AKP veya AKP benzeri bir yapıya emanet etmeyi düşünen herkes Türkiye'nin AKP'li geçmişini meşrulaştırmak zorundadır.

Bu zorunluluğun tek nedeni AKP'nin alternatifsizliği olamaz.

2016 Türkiyesi'nin içler acısı halinin, bu felaket tablosunun şüphesiz en büyük sorumlusu AKP. Erdoğan'ın özel katkısı ve liderliği ise hiçbir durumda unutulamaz.

Ancak AKP'li yıllarda AKP tek başına hareket etmedi ki.

Bugünkü senaryoların baş yazarlarından ABD ve müttefikleri bu süreç boyunca AKP'yi hiç yalnız bırakmadılar. Yine muhtemel aktörlerden askerler AKP'ye karşı çıkarken, onunla mücadele ediyor görünürken bile AKP'nin ekmeğine yağ sürüyorlardı. Şimdi farklı aktörlerin arasını yapmaya soyunan liberallerin AKP'ye yaptıkları iyilikleri anlatmaya sayfalar yetmez ama evet bu ülke AKP'ye karşı sağcı adaylar çıkaran, Erdoğan'la dinselleşme ve gericilik yarışına giren CHP'yi, Gezi'de Erdoğan'a destek olmayı tercih eden ve aydınlanma düşmanlığında İslamcıları yalnız bırakmayan HDP'yi de gördü. Putin'in Rusyası dahi Erdoğan'a renkli devrim senaryolarına karşı koruma teklif etmişti. Peki Gülen Cemaatinin kaç kişinin canını yaktığını hatırlayan var mı?

Erdoğan yalnızca AKP'ye değil aslında bu sürece liderlik etti. 2016 Türkiyesi hepsinin eseridir.

Şimdi bu yılların en önemli aktörlerinden, sicili, düşüncesi, karakteri gayet iyi bilinen Gül'ün elbirliğiyle parlatılmasıyla hem o günlere dair sorumluluklarını kabul etmiş oluyor, hem de aynı zamanda yaptıklarının yanlış olmadığını iddia ediyorlar.

Demek ki bunca yıl boyunca ABD yanlış yapmamış, askerler yapmamış, liberaller yapmamış, CHP, HDP ve Gülen cemaati yapmamış ve hatta Erdoğan'ın çetesine girip çıkanlar bile yapmamış. Bunların hiç suçu yokmuş. Yanlışı Erdoğan ve çetesi yapmış, sadece onlar suçluymuş. Onları gönderince de Türkiye düzelecek, felaketten kurtulacakmış.

Bu tek başına Erdoğan'ı gönderme senaryosu olamaz. Yalnızca Erdoğan'ı göndermiyor, kendilerini de kurtarıyorlar.

Kurtardıkları Erdoğan ve AKP'yi yaratan bu düzendir. Kurtaramasınlar.

Kurtarırlarsa Erdoğan'sız da olsa, Erdoğan'ın bıraktığı yerden aynı şekilde devam ederiz. Türkiye'ye bakıp buna onay verecek aklı başında birisi var mı?