AKP’den Erdoğan karşıtı beyanname

AKP'nin açıklanan seçim beyannamesinin nasıl hazırlandığını, Erdoğan'ın bu hazırlığa hangi aşamada müdahale ettiğini bilemeyiz. Ama ortada bir gariplik var.

Gariplik, beyannamedeki başkanlık formülasyonunun yetersizliğiyle ilgili değil yalnızca. Sanki, Erdoğan başkanlığın Türkiye için neden gerekli olduğunu çok mu iyi anlatıyor? Diktatör, yasama ve yürütme üzerine ortaokul vatandaşlık bilgisi derslerinden alınma cümlelerle anlattıklarıyla aklı başında kimseyi ikna edemez, bu yolla asıl heveslerini saklayamaz.

Başkanlığın gerekleri bağlamında AKP'lileri bile hayal kırıklığına uğratan bu metnin problemi, ekonomi konusunda neredeyse hiçbir hedef içermemesi de değil, Kürt sorunu hakkında kaçak güreşmesi de...

Bunlar ve diğer başlıkları kesen ortak bir doğru var: AKP'nin seçim beyannamesinin Türkiye hakkında bir iddiası yok.

İddialılık deli saçması büyük projeler uydurmak anlamına gelmiyor. Bu beyannameyi her seçimde ortaya atılan ve havada kalan Kanalistanbul benzeri projeler de kurtaramazdı. AKP'nin önceki seçim kampanyalarının esas farkı, kendine güven ve bu güven vesilesiyle partinin Türkiye ile kurduğu ilişkiydi. AKP, Türkiye'yi dönüştürmeyi, gericiliğin ve paranın saltanatını derinleştirmeyi son noktasına kadar götürmekte kararlıydı.

AKP'de artık ne kendine güven var ne de kararlılık...

Seçim kampanyasının başladığı salona bakan herkes, güvensizlik ve kafa karışıklığı görüyor. Bunun nedeni de, Türkiye'nin dönüşmüş, AKP'nin hedeflerine ulaşmış olması değil. Tam tersine, Türkiye, AKP'nin hedefleri doğrultusunda çok yol aldı, ancak AKP'nin kendisi için biçtiği elbiseye sığmayacağını da defalarca gösterdi.

AKP yapamayacağını, yolun sonunu göremeyeceğini anladığı için bocalıyor. Ülkenin siyasi-ekonomik durumu ve uluslararası koşullar AKP'yi köşeye sıkıştırdıkça, belli ki kafalar daha çok karışıyor.

Bir parti olarak AKP, tahliye planı arıyor: Başka bir AKP'ye yumuşak geçiş veya bir koalisyon için zemin hazırlama ya da bölünme yoluyla ortaya çıkacak AKP türevlerine binip gemiyi terk etme... Belki bambaşka bir çözüm...

Ne kadar iddialı görünmeye çalışırsa çalışsın, bu denli iddiasız bir başlangıç, partinin Erdoğan'ın dar hizbi haricindeki bölümünün aklında bunların olduğunu gösteriyor.

Ama bu senaryoların hiçbirinde Erdoğan yok, çünkü bu yaklaşımda Erdoğan'a yer yok!

Bu yaklaşımın ürünü olan AKP'nin iddiasız seçim beyannamesi, bu nedenle Erdoğan'a karşı yazılmış bir beyannamedir. Böylesi iddiasız bir metin Erdoğan'ı taşıyamaz. Erdoğan'ı bulunduğu yerde yalnızca daha iddialı, daha büyük siyasi hedefler tutabilir. Tayyip Erdoğan, bu anlamda durduğu anda düşecek, yalnızlığı ile ihtirası ters orantılı bir diktatördür.

Erdoğan'ın çevresindeki yaprak dökümünü hızlandıran da yine aynı çözümsüz ters orantıdır. Çözümsüzlüğe çözüm bulmaya çalışmak, aptalca ve tüketici bir iştir. Erdoğan'ın etrafındaki aptallık zincirinin halkalarını, diktatörü daha da yalnızlaştırmak üzere, zamanı geldiğinde tasfiye eden işte bu mekanizmadır.

Zincirde sıra son halkaya geldiğinde sevinen belli ki yalnızca AKP'nin dışı olmayacak. Ben demiyorum, AKP'nin seçim beyannamesi öyle söylüyor.


(Bu yazı 17 Nisan 2015 Perşembe tarihli Günlük soL'da yayımlanmıştır.)