Deniz Feneri İle Aydınlanan Alan Çok Daha Derindir…! ÖZGÜR MÜFTÜOĞLU

Deniz Feneri yolsuzluğu ortaya çıkınca yorumlar genellikler Fener'in dini ve vicdani duyguları kullanarak topladığı paraların kimilerinin ekonomik ve siyasi emelleri için kullanılmasını aydınlattığı üzerinde duruldu. Burada da özellikle AKP'nin iktidara gelmesi iktidarda kalmasının bu yolla finanse edildiğinden bahsedildi.

Oysa, Deniz Feneri'nin aydınlattığı alan bunun çok daha ötesine, kapitalist sistemine özüne kadar gider. Gerçi, dini ve vicdani duygular kullanılarak, "fakir fukaranın rızkını" sağlamak görüntüsüyle sömürüyü meşrulaştırma politikasının kökenleri bugün iktidardaki zihniyetin kökenleriyle örtüşür. Ancak bunun uygulama alanı bulması tek başına bu zihniyetin marifeti değildir. Esas marifet, bu zihniyete bugün uygulama alanı sağlayan küresel kapitalizmin ta kendisindedir.

Evet, bugün Deniz Feneri ve sivil toplum kuruluşları (STK) olarak adlandırılan diğer dernek ve vakıfların faaliyeti Dünya Bankası'nın "yoksullukla mücadele programı" çerçevesinde yaşama geçirilmekte ve desteklenmektedir. Aynı çerçeve içinde Dünya Bankası ile birlikte AB de Deniz Feneri ve benzeri yapıların (STK'ların) proje ortağı ve destekçisidir. Bu bağlamda, Fener'in aydınlattığı aslında, sosyal devlet yerine Orta Çağın sosyal güvence sistemi olan "sadaka" mekanizmasını "yoksullukla mücadele" adı altında yutturmaya çalışan kapitalist sistemin ve onun "insancıl yüzü" olarak sunulan Dünya Bankası, AB gibi yapıların gerçek yüzleridir.

Bu arada Dünya Bankası ve AB projeleri üzerinden bu sadaka-sömürü mekanizmasını Türkiye'ye taşıyan Boğaziçi Üniversitesi Sosyal Politika Forumu gibi yapıların da gerçek yüzü Fener sayesinden aydınlanmıştır.

Kapitalizmin işini yürütmek üzere oluşturduğu karanlığın çok küçük bir kısmıdır yine de Deniz Fener'inin aydınlattığı alan. İyiden iyiye belirginleşmeye başlayan küresel kriz ile birlikte çok daha görünür olacaktır Dünya Bankası'nın, AB'nin onun Türkiye'deki oyuncularının gerçek rolleri..!