Dans eden Kuzgun ve Kartal

Geçtiğimiz hafta eşimin de üyesi olduğu dans grubunun gösterisi vardı. Tlingitlerin dansını şimdiye dek kaç kez izlediğim halde her seferinde heyecanlanıyorum. Elbette hoşuna giden dansa doymaz insan, her izlediğinde duygulanır. Ancak bu “ilkel” dansın beni bu kadar etkilemesinin nedeni tek başına dansla ilgili değil. Gırtlaklardan, yere vurulan ayaklardan, bendirden, çıngıraklardan yükselen seslerin, uygar (!) insanın türlü zulmüyle yitirmenin eşiğine gelmiş olsalar da ne kültürlerini, ne de dillerini yitirmediklerinin yeryüzüne ilanı olduğunu bilmekle, hissetmekle ilgili…

Sözel geleneğe sahip Tlingitler için dans (aslında bu kelime teatral öğeleri de olan bu kültürel eylemi anlatmak için yetersiz) çok önemli. Şarkılardan, giysilerindeki desenlere kadar dansın her öğesi, dans edenlerin kimlikleri, tarihleri ve kültürleri hakkında çok önemli bilgiler içeriyor. Her biri bir tür anahtar. Mitleri anlatan örneklerin yanısıra depremlerden, göçlere kadar pek çok olayın belgesi niteliğindeki şarkıların bilim ve tarih araştırmaları için ne kadar önemli olduğu bir bakıma yeni yeni kavranıyor. Bir bölgede artık görülmeyen bir hayvan türünün o bölgeye ait şarkıdaki varlığının gözlem kaydına benzer bir bilgi içerdiğinin farkedilmesi gibi.

Tlingit kabilesi Kuzgun ve Kartal olarak 2 anaklana (moiety) ayrılıyor. Her anaklanın altında ise çoğunlukla bölgede yaşayan hayvanlarla anılan klanlar ve haneler var. Hangi anaklan, klan ve haneden oldukları kimlikleri yerine geçiyor. Bir anlamda isim ve soyisim gibi. Örneğin eşim, Kuzgun anaklanı, Koho-somonu klanı, Balina hanesine mensup bir Tlingit. Tlingitler kendilerinden kısaca “Ben Kuzgunum”, “Ben Kartalım” diye söz ediyorlar ancak yerine göre kim olduklarını daha ayrıntılı anlatıyorlar; “Balina hanesinden Kuzgun-Koho Somonuyum” gibi.

Tlingitler geleneksel olarak yalnızca totem dikilişi, cenaze töreni gibi özel günlerde dans ederlermiş. Bu dans sırasında üzerlerinde olan giysi, takı ve aksesuarların tümüne birden “regalia” deniyor. Omuzlarda taşınan dağ keçisi yününden örülmüş ağır Chilkat kilimleri, midye düğmelerden desenlerle süslü, pelerin gibi boyuna dolanan battaniyeler, Sarı Sedir ağacından oyulmuş ya da Kırmızı Sedir ağacı liflerinden örülmüş şapkalar, geyik toynaklarından çıngıraklar, cam boncuklarla işlenmiş geyik derisinden mokasenler, bakır süslü ağaç oymalardan konuşma sopaları, iplerle idare edilen türlü maskeler…..

Başta Kuzgun ve Kartal olmak üzere kültürlerinde çok önemli yeri olan hayvan desenlerini regalia üzerinde görmek mümkün. Ancak daha önce Kuzeybatı Pasifik Sanatı hakkında bilgi sahibi değilseniz bu hayvanlara ait desenleri ayırt etmekte zorlanabilirsiniz. Kunduz için 2 büyük ön diş ile gamalı kuyruk, orka balinası için uzun sırt yüzgeci gibi türlerin belirleyici özelliklerine dikkat etmek her zaman önemli ama Kuzeybatı Pasifik Sahili Sanatı öylesine soyut ve minimal olabiliyor ki, bir noktadan sonra size en çok yardım eden, kültür hakkındaki bilginiz oluyor.  Örneğin bir öyküden güneşi, ayı, yıldızları bir yaşlı adamdan çalıp insanlara verdiğini öğrendiğiniz için kuzgunu öncelikle kapkara bir kuş olarak değil de, gagasında yuvarlak bir cisim taşıyan bir kuş olarak tanıyorsunuz. 

Tlingitlerde öyküler ve şarkılar kurallara göre klanlarca sahiplenilmiş durumda. İzin alınmadan herhangi bir dansın ya da şarkının paylaşılması mümkün değil. Bu öylesine güçlü bir gelenek ki her şarkı öncesinde veya sonrasında şarkının hangi klana ait olduğu, kullanma izninin kimden alındığı gibi bilgiler duyuruluyor.

Dansları canlı olarak ilk kez 2008 yılında, 50’nin üzerindeki dans grubundan yaklaşık 2300 dansçının katıldığını kutlamalarda izlemiştim. Kültürle bağı güçlendirmek için yapılan, geleneksel olmayan bir etkinlik olan kutlamalar, Tlingit, Haida ve Tsimshian yerlilerinin bir tür çatı organizasyonu olan Sealaska Ensititüsü tarafından 1982’den beri her 2 yılda bir Juneau’da yapılıyor.

Dansları izlemeden önce yıllar boyunca elbette Tlingit yerli sanatçısı olan eşimin çalışmalarını izlemiş, ondan ve kitaplardan Kuzeybatı Pasifik Sahili kültürü ve sanatı hakkında az çok bir şeyler öğrenmiştim. Buna rağmen ya da belki tam da bu nedenle, binlerce dansçının 3 gün süren etkinlik boyunca hem sahnede hem de Juneau sokaklarında dans ettiği bu etkinlikte, başlıklardan, çantalara, sahne dekorundan, davulların üzerine, gördüğüm desenleri çıkartmaya çalışırken bitap düşmüştüm. Çok etkilendiğim kutlamaların ertesinde eşimin internet sayfasının “Kültür” bölümünden ulaşabileceğiniz “Kuzgun dilli insanların topraklarında dans” isimli bir yazı yazmıştım.

Kimliği ve aidiyeti simgeleyen bu tür desenler ve hayvan figürleri öylesine önemli ki kutlamalar sırasında fotoğraf çekebilmek içim öncelikle kayıt olmak gerekiyor. Bu durumda bile fotoğrafların ticari amaçlı kullanılması, satılması yasak. Üzerinde belki de yüzyıllardır o haneye ait bir desenin işlendiği bir "regalia"ya ait fotoğrafın izinsizce çoğaltılması, satılması kabile mülkiyet kurallarına göre yasak.

Hem doğduğu ve hâlâ soluduğu topraklarda yaşadığım için, hem de eşim bu kültürü yaşatanlardan biri olduğu için doğallıkla yazılarımda Kuzeybatı Pasifik Sahili kültürüne yer veriyorum. Dans üzerine yazmak için bilgisayar başına geçtiğimde dil konusu dışında hala bu özgün kültürler hakkında yazmadığım pek çok şey olduğunu, hatta eşimin Türkiye’de açtığı sergiler için yaptığımız belgeselden bile söz etmediğimi farkettim. Dansla ilgili söyleyemediklerimi (yukarıda andığım yazı için de geçerli bu) yeri geldiğinde paylaşacağım elbette. Hem sizi bilmem ama, ben gezeceğim yerler, ya da “kuzey ışıkları” gibi göreceğimi düşündüğüm olağanüstü olaylar öncesinde çok bilgilenmeyi sevmem. Fazla bilginin gözlerimi, kulaklarımı, burnumu kapattığını düşünürüm. Belki yolunuz 2016 Haziran’ında buraya düşer ve kutlamaları birlikte izleyebiliriz. Ya da belki eşim ve dans grubunu ülkemize getirmenin bir yolunu buluruz. Neden olmasın?


Not:

Youtube kanalımdan kısa yerli dansı kliplerine ulaşabilirsiniz.   

https://www.youtube.com/watch?v=HkGgKYk4RIQ

Eşimin, Amerikan yerlilerini çok seven ama haklarında pek fazla bilgi sahibi olmayan bizler için yaptığı kültürel sergide, eserlerin daha iyi anlaşılması için gösterilen “Kuzgun Öykülerinden Yaratılar” isimli belgeseli şu adresten izleyebilirsiniz.

https://vimeo.com/16567451