Tanrılar çıldırmış olmalı

Malum, takkeli sapığın teki orada burada kız çocukları için evlenme yaşını 5-6 olarak vaaz ediyordu. Bir yazımda bu sapığa pedofil dediğim için yargılandım, mahkum oldum. Adını vermiyorum, çünkü yargılanmak bir yana adının geçtiği her habere, her yazıya, her paylaşıma erişim yasağı koyduruyor. Maşallah mahkemeler hızlı. Erişim yasağı ile dilekçenin verilişi arasında saat farkı bile yok. Mahkemeler teyakkuzda sapığı korumak için. Pedofil de diyemiyoruz artık. Onun yerine yeni bir kavramımız var: Nurofil!
Diyor ki Nurofil sapığımız; “Kutsal kitapta bir sınırlama olmadığından kız çocuklarının evlendirilme yaşında da bir sınır yoktur.” Yokluktan yasa çıkarıyor yani. Çünkü hem cinsi hem de sinsi bir sapıktır. Çoluk çocuğa tebelleş olmuştur ve inancının buna cevaz verdiğini söylemektedir. Söylemekle kalmayıp toplumu da zehirlemektedir.
Sözümüz açık. İnsanlık için en ağır suçlardandır pedofili. Bütün kutsal kitapları getirseler, yerini gösterseler bile tanımayız, tanıyamayız. Yırtar atarız. İnsanlık suçu söz konusudur çünkü. Çocukları cinsi ve sinsi sapıklardan korumak hepimizin boynunun borcudur.
***
Bu tür sapkınlıkların “münferit” olmadığını gösteren bir gelişme oldu hafta başında.
Web sitesinde nikâh tanımı yapan Diyanet, buluğ çağına girmiş olanların da dinen nikâhlanabileceğini belirtti. Buluğ yaşının alt sınırı kızlarda 9, erkeklerde 12’ydi.
Dedikleri şu; Kızlar 9 yaşında gebe kalabilir. Erkekler de 12 yaşına girdiklerinde baba olabilirler.
Tepkiler gelince kararttılar sitenin o bölümünü. Sonra bir de açıklama yaptılar, “Biz küçük yaşta evlilikleri onaylamadık” dediler. O açıklamaya göre erkekler için 18, kızlar için 17 imiş evlilik yaşı. Dil çürük dişe gidermiş, illa pedofili olacak! Neden erkekler için öyle de kızlar için böyle, neden mevcut yasal sınırları telaffuz edilemiyorlar belli değil. 17 yaşındaki çocukları evlendirmek de suç. Bilim 18 yaşın altındakileri çocuk kabul ediyor. Bizde de öyle, içki alamıyorlar örneğin. O yaşta suç işleseler indirimi var.
O açıklamanın olduğu bölümü neden kararttılar? Biliyorlar söylenenin sapıklık olduğunu çünkü. Yani Diyanetin sapkın fetvayı tekzip eden açıklamasını doğru kabul etsek bile belli ki kurumda çalışan en az bir cinsi sapık var. Sinsi sinsi dolaşıp, Diyanet başkanın o yöne bakmadığı bir zamanda şak diye giriveriyor veriyi.
Müminlere, kız çocuğu dokuz yaşına gelmişse yatağa atabilirsiniz diyor.
Neden yakalayamıyorlar peki o sapığı. Şundan. Olay tartışılırken Başbakan yardımcısı ve hükümet sözcüsü Bekir Bozdağ, çıkıp o Diyanet fetvasını savundu.
Bozdağ, "Diyanet’in fetva verirken uygulayacağı tek kanun Allah’ın kanunlarıdır" dedi.
Yani 9 yaşındaki çocuklara tebelleş olmak Bekir Bozdağ’a göre Allah’ın kanunu. Son zamanlarda OHAL’e dayanarak çıkardıkları Kanun Hükmünde Kararnameler gibi bir şey olmalı o kanun da. Hayata aykırı, ahlaka aykırı, insanlığa aykırı, vicdana aykırı.
Bunu söyleyen tanrılar çıldırmış olmalı… Kabul edecek miyiz? Tabii ki hayır!

***
Teolojik tartışmalara girecek değilim. Daha önce sözünü ettim. İlahiyat kökenli Arif Tekin’in kitapları ortalıkta, isteyen alır okur. Bu konuyla ilgili kitabı “İslam’da Cinsellik” adını taşıyor. Büyük bölümü “kızlar için evlenme yaşı” ile ilgilidir. Utanmadan, yüzünüz kızarmadan okuyup sonuna varabilirseniz görüp görebileceğiniz büyük bir karmaşa, sınırsız bir bulanıklıktır. Emekleyen bebeler var mevzunun içinde mesela, ölü kadının yanına yatıp uzanmalar var. Şu mezhep başka bir şey söylüyor, bu mezhep başka. Öğrenebileceğiniz tek şey 6. ve 7. yüzyıl çöl ahlakının bugünden bakıldığında sınırsız bir sapkınlık olduğu. Bugüne, bize ait bir tartışma değil bunlar.
Peki, tartıştığımız ne? Şu; Diyaneti, hacısı, hocası bu 1500 yıllık tuhaf çöl elbisesini getirip 80 milyon insanın başına geçirmeye kalkışıyorlar. Olur mu? Yapabilirler mi?
Olmaz, yapamazlar. Bu toplum eninde sonunda bebelerini korumak için ayağa kalkar, kendine biçilen o elbiseyi yırtar atar.
***
Doğrudan konuyla ilgili değil ama bir gözlemimi daha aktarayım. Bebelerle evlenme konusunda bu kadar ısrarlı olan Diyanet’in ve ilahiyatçı kılığında dolaşan sapkınların “asgari ücret” konusunda tek bir lafları yok mesela. Suskunlar. O konuda ayet, hadis falan bulup çıkaramıyorlar. 1603 lira verdiler işçiye. “Beğenmeyenin eline diline dursun” ücreti bu. “Asgari Ücret Tespit Komisyonu”nun taraflarından biri olan yandaş işçi sendikasının belirlediği açlık sınırı rakamı, verdikleri bu rakamın üzerinde. Yani verdikleri verecekleri asgari ücret, ailesi olan bir işçinin aylık gıda ihtiyacını bile
karşılamaya yetmiyor.
Bu ücreti belirleyenlere, gazetelerinde TV’lerinde propaganda edenlere, çıkıp savunanlara sorsanız derler ki “neticede hepimiz Müslümanız!” Peki, asgari ücreti belirlerken neden Müslüman işçilere Şintoist gibi davranıyorsunuz!
Çünkü emekçiye en az ücreti vermek piyasanın emri. Piyasanın bu yöndeki ayetleri kutsal kitaplardaki bütün ayetlerden daha sahih. Ne dinin hükmü geçerli burada, ne milliyetin. 1603 lira verirler, itiraz ederseniz eline diline dursun diye beddua ederler.
Din ancak iş işten geçtikten sonra devreye girer. Baktılar ölüyorsunuz, sadaka verirler. Sonra da verdikleri sadakanın diyetini isterler.
Bir de utanmadan işçiden fedakarlık istediler verdikleri açlık ücretinden. Fedakarlık isteyenler de fedakarlık istenenler de din kardeşi! Ne fedakarlığı istiyorlar işçiden? En azdan fedakarlık olur mu? En azı vermek lütuf sayılır mı? En aza minnet duyulur mu?
En az, işçinin, emekçinin “eline diline” durur mu? Durursa o nasıl bir tanrıdır, o kimin dini, kimin inancıdır?
Piyasanın emri açık; İşçiysen işçisin, muktedirsen muktedir. Hem İslam’ın “altın çağı”nda durum bundan farklı mı sanıyorsunuz. O zaman da iki sınıf vardı, bugün de.
Tarihin bize söylediği şu: Alt sınıfların tanrısı ile zenginlerin tanrısı hiç karşılaşmamıştır.
***

Her yere, her şeye inançlarını soktular. Her yer ve her şeyle birlikte inançları da çürüyor. Duyduğunuz bu dayanılmaz koku o çürümenin kokusudur.
Bu çürümenin getirdiği soru ortada: Bu cinsi ve sinsi sapıklardan din öğrenmeyi kabul edecek misiniz? Sırf dinin arkasında saklanıyor diye çoluk çocuğu hedef göstermelerini kabul edecek misiniz? Diyaneti, hacısı, hocası lime lime olmuş tuhaf bir çöl elbisesini getirip 80 milyon insanın başından geçirmeye kalkışıyor. Olur mu?
Giyecek misiniz?
Olmaz, yapamazlar. Bu toplum eninde sonunda bebelerini korumak için ayağa kalkar, o elbiseyi yırtar atar.
O gün gelene kadar aklınıza mukayyet olun ve ne yapıp edin çocuklarınızı koruyun!