Seçimin matematiği

Atakan Boyoğlu ile İstanbul 3. bölgede seçim çalışmasındayız. Atakan aydınlanma programını anlatıyor toplanan arkadaşlara, laiklik konuşmasının baş sırasında. Bir süre dinledikten sonra, “oyları bölüyorsunuz” diyor “Millet İttifakı"na oy vermeye niyetli Alevi kökenli CHP’li bir seçmen. Oyları bölme tehlikesi taşımasına rağmen alacağı oyların da öyle dikkate alacak sayıda olmayacağı kanısında. Ayrıca söyleminin de seçim çalışmalarına uygun olmadığını söylüyor. Diyor ki özetle, “sakın imam hatipleri kapatacağız demeyin, AKP’li seçmenden hiç oy alamazsınız.” 

Hâlbuki kendisi “Tayyip Erdoğan gitsin de bir nefes alalım” diye “Millet İttifakı"na oy vermemiz gerektiğinden emin. “Gazanız mübarek olsun” diyerek Sivas’ta yobaz bir güruh tarafından Alevilerin, aydınların yakılmasına destek vermiş Molla’ya oy vermekte bir sakınca görmüyor. İnsan yakma suçuna ortak olmak onun oy vermesine engel değil ama imam hatiplerin kapanmasını istemek karşıtlarının oy vermemesi için yeter sebep.

***

Aziz Yıldırım “Şike Davası”ndan içeri tıkılınca Şaşkınbakkal’da toplanıp stada yürüdü Fenerbahçeliler. Pankartlarında "Sonuna kadar yanındayız" yazıyor, sloganları "Aziz Yıldırım suçsuzdur", "Bu sevda bitmez", "Kalkan ellere kalkan olacağız" diyordu.

Geçen Pazar günü kulübün kongresi vardı. Aziz Yıldırım kaybetti, Ali Koç kazandı; NATO müteahhitti indi, emperyalizmin yancısı çıktı. Aynı kalabalık içeri atıldı diye yürüdükleri başkan bir oligark tarafından tahtından indirildi diye yürüdü o gün. Yeni gelene "bu taraftar seninle gurur duyuyor" diye bağırdı, bir diktatörü devirmiş gibi sevinçliydiler. Sonra stadın yakınındaki duraktan lüks metrobüslere binerek büyük bir gönül rahatlığıyla evlerine dağıldı. Çoğu yeni gelenin sermayeyi kulübe yükleyeceğinden emindi. 

***

Saray sofralarının müdavimi arabeskçi Orhan Gencebay birkaç ay önce Yönetim Kurulu Başkanı olduğu MESAM’dan istifa etti. Sebebi eski başkan Arif Sağ’ın hastalığı sebebiyle bıraktığı başkanlığa geri dönmek istemesiydi. Oylama yapıldı, Arif Sağ kazandı. Yenilen Gencebay, çok sert açıklamalar yaptı, Arif Sağ ve ekibini suçladı, hukuksuzluk yapıldığını iddia etti. Bunun üzerine aportta bekleyen AKP MESAM’a kayyım atadı. 

Kayyıma bir başkan lazımdı. Kimse bu pis işi kabul etmeyince bir başka saray müdavimi olan çalgıcı Coşkun Sabah’ı buldu. Görevi coşkuyla kabul eden Coşkun Sabah’ın ilk işi de Arif Sağ ve arkadaşlarını kurumdan ihraç etmek oldu. Orhan Gencebay sonuçtan memnun olmuştu.

Ancak AKP’nin kayyım aracılığıyla MESAM’da kurduğu iktidar çok kısa sürdü. Üyelerin oylarıyla Arif Sağ ekibi MESAM’a geri döndü. Yine aynı üyelerin oylarıyla yeniden yönetime getirildi. Sonun yaklaştığını anlayan çalgıcı Coşkun Sabah kaçtı. Ondan önce kaçıp paçayı kurtaran Orhan Gencebay öfkeliydi, "Bu genel kurulu kimse kazanmamıştır. Burada sahtecilik vardır" dedi. Hatta o kadar ki ortada hapislik bir durum bile olabilirdi, bilemiyordu.

***

Seçimlerle bağlantılı tuhaf şeyler oluyor ülkede. Seçimlerin içeriği boşaldıkça etrafındaki tartışmalar alevleniyor. Molla’ya oy vererek gericiliği, Asena’ya oy vererek faşizmi engelleyeceğini düşünenler ortaya çıkıyor mesela. İktidara dayanarak müzisyenler örgütünde darbe yapmaya kalkışanlar bile var. İktidar yargı YSK ne varsa ele geçirdi, mühürsüz oyları yasallaştırdı, OHAL koşullarında seçime gidiyoruz ama sandık başı bekleyerek seçim güvenliği sağlayacağını sananlar hatırı sayılır bir nüfus oluşturuyor. 

Dahası var; CHP seçmeni yüz bin imza barajına takılmasın diye Perinçek için imza kuyruğuna girdi. Barajı geçen Perinçek’in ilk işi CHP ve adayı İnce’ye ağır hakaretler etmek oldu. Saadet ve İyiP stantlarına her gün saldırılar oluyor. Stantlarını koruyamayanlar, sandıkları koruyacaklarından emin. O sırada HDP’yi korusun diye görevlendirilen polis memuru HDP’lilere “bozkurt” işareti yapıyor. Vatanı korusun diye atanan 2. Ordu Komutanı Muharrem İnce’yi eleştiren reisini alkışlıyor hararetle. 

Bu arada ezana zam yapan, okulları imam hatibe çeviren ve bebeleri tarikat yurtlarına emanet eden AKP hizmetinin semeresini topluyor. İsmailağa cemaati “İsmailağa Camii” adlı hesabından açıklama yaparak seçimlerde AKP’yi ve reisini destekleyeceğini duyuruyor. Artık camiler birer AKP seçim ofisi. 

Zaten namazın da kuru kalabalıkla için olduğu reisin Diyarbakır’daki mitinginde anlaşıldı. Reisin konuşması promter cihazı bozulunca yarıda kaldı. Mikrofonu kapatıp cihazdan sorumlu başkan yardımcısının nerede olduğunu sordu reis. “Namazda efendim” cevabını alınca öfkelendi. "Yahu namaza mı gidilir, dangalak" dedi. "Allah Allah" diye de ekledi.

Ne askeri asker, ne polisi polis, ne yargısı yargı, ne camisi cami, ne inancı inanç… Ama çok şükür serbest seçimler dimdik ayakta!

***

“E peki hiç mi çıkış yok bu cendereden” diyorsanız, matematiğe başvurarak cevaplayayım. Eğer HDP barajı geçemezse bu son seçim demektir. Bu nedenle her CHP’li aileden mutlaka 1 kişi HDP’ye oy vermeli, yoksa HDP’nin 80 Milletvekili AKP’nin hanesine yazılacak ve AKP tek başına iktidar olacaktır… Eski şovmen Rüstem Batum’un yalancısıyız, hesap onun. Kibar adamdır biliyorum, tablo aslında daha karanlık ama söylemiyor. CHP’li ailelerden en az biri HDP’ye oy vermezse hortlaklar evlerini basacak, oy vermeyen CHP’lileri ham yapacak. Daha neler neler olur kim bilir?

Bu arkadaş daha önce CHP’lileri “karıları bikini giysin diye sokağa çıkmakla” itham etmişti ama olsun. Aman ha, HDP’ye vermezseniz son seçiminizdir bu. 

Benim bunlardan çıkardığım şu. Tutarlı olmak, bir programın izinden gitmek, bir dava gütmek, adalet ve eşitlik istemek gibi şeylerin modası geçti. CHP’lilerin dediği gibi “Sen ben yok, sağcı solcu yok, Türk Kürt yok, Alevi Sünni yok, kadın erkek yok.” Ne var? Seçim. Bir de hesap kitap, toplama ve çıkarma. 

Fakat söylenenler ortada. Topla çıkar gözümüz yok da, bu durumda sen de olmayabilirsin…

***

Uğraşma, kâğıda kaleme gerek yok, hesap apaçık ortada. Omuz ver, başı ile yürüyüp ayakları ile düşünen bu ucube düzeni değiştirelim. Yoksa daha çok seçime gireriz!