Devrimcinin başdanışman olarak portresi!

Mehmet Ata Uçum. Cumhurbaşkanı danışmanı olunca adındaki “Ata”yı uçurdu. Avukat. Büyük şirketlerin davasına bakardı. Eski TKP’li. Bir söyleşinde “gençlik kolları üyesiydim” diyor. İllegal partinin “gençlik kolları” olmaz. Hadi oldu diyelim, gençlik kolu üyesi ile parti üyesi farklı şeylerdir. TKP’nin eteklerinden geliyor, doğrusu böyle olmalı. İstanbul Barosu’nun “Faili meçhul cinayetler raporu” hazırlama girişimi için oluşturduğu komisyonun başındaydı. Oradan tanışıyoruz. Baro yönetimine “Kemalistler” gelince hazırlığının önemli bir kısmını üstlendiğim rapor ortada kaldı. O raporu kitap haline getirdim, yayınladım. “Faili Meçhul Cinayetler Tarihi” o çalışmanın bakiyesidir.

TKP’li Uçum devrim yapamayınca karşı devrimin safına geçti. Yeterince uzaktan ve yeterince liberal bir biçimde bakılırsa karşıdevrim de bir devrimdir, ne fark eder? Önce AKP’de milletvekili, sonra sarayda danışman oldu. Geçen gün twitter hesabından 16 Nisan’da “devrim olacağını” ilan ediyordu. Halk kendi devletini kurmak için adım atacaktı ve eski TKP’li Uçum daha adım atılmadan atanları twitter hesabından kutluyordu. Yalnız 140 karakterinde yer yer yazım hataları görünüyordu. “Kemalist devletin” dil baskısının bittiğine işarettir, özgürlüktür. Müthiştir.

Mehmet “ata”sız Uçum yalnız değil, nev-zuhûr sarayda başdanışman çok. Eski Kayseri Belediye Başkanı Şükrü Karatepe var örneğin. Süleyman Demirel’den ve MSP’den bakiye gazeteci-işadamı İlnur Çevik var. Barzani ile arası iyi diye ün yapmıştır, nedense? Burhan Kuzu var. Vekil olduğu için gayrı resmi başdanışmandır. Yiğit Bulut var, “ver gazı” milliyetçisidir. 15 eski AKP vekili var, hepsi başdanışmandır. Eski güreşçi Hamza Yerlikaya, eski basketçi Hidayet Türkoğlu var. Hadi güreş “milli” sporumuz, baskette danışacak ne var? Al topu at sepete, işte hepsi bu. Ama maaş alıyor danışman kadrosundan. SADAT'ın kurucusu Tuğgeneral Adnan Tanrıverdi var. Melih Gökçek’in “CIA raportörü” diye suçlayıp iddiasını sildiği İbrahim Kalın var. Twitter'da Cumhurbaşkanı Erdoğan'a "diktatör" diyen Fransız gazeteci Jean-Paul Ney’e "Diktatör anandır" diye yazan Saadet Oruç var, başdanışmandır. Sümeyye Hanım var, danışman mı başdanışman mı bilemiyoruz.

Yirmi üç mü, yirmi beş mi, elli mi sayısı kesin değil saraydaki başdanışmanların. Haliyle spekülasyonlara yol açıyor bu enflasyon. Örneğin geçtiğimiz yıl İstanbul’da kendisini sarayda başdanışman olarak tanıtan Taylan Atay’ın uzun araştırmalar sonucunda öyle olmadığı anlaşılınca 34 RTE 16 plakalı otomobilinde gözaltına alınarak tutuklandı. Atay “benim neyim eksik” diye itiraz etse devlet zor durumda kalır, vaziyet o derecede karışık…

***

Davutoğlu başbakanken 14 danışmanı vardı. Necdet Subaşı, Muhsin Kızılkaya, İskender Pala en bilinenleri. Liberal Etyen Mahçupyan’ın da adı geçiyordu ama sonradan “fahri danışman” olduğu açıklandı. Hoş, zaten uluslararası ilişkiler gurusu Davutoğlu’nun danışmana neden ihtiyacı olsun? Stratejik derinlik desen kitabını yazmış, komşularla “sıfır sorun” (ne tiksindirici Türkçe) desen sorun sıfırlanmasa da komşu sıfırlanınca tersinden doğrulandı.

Binali Yıldırım, başbakan atanır atanmaz danışmanlığına Hilal TV Genel Müdürü Adnan İnanç’ı getirdi. Rolünün bir tür TV şovundan ibaret kalacağı o atamadan belliydi. Denizli’nin Çal ilçesinden olmakla ünlü bürokrat Saim İlçioğlu ve eski Atina Büyükelçisi Kerim Uras da Yıldırım’ın danışmanları arasında. Fakat artık işler saraydan yönetildiğinden az danışıyor olmalı.

Haberlere göre CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun 15 danışmanı var. Bunların arasında eski dinci yeni liberal Levent Gültekin’in de olduğu iddia ediliyor ki günahı atayanın boynuna. Zaten listeye bakılırsa Kılıçdaroğlu’nun geçmişinde dincilik, İslamcılık olmayanı danışman yapmadığı yönünde bir kural olduğu sanısına kapılabilir insan. Eski başdanışmanı Doç. Dr. Fatih Gürsul 'FETÖ' üyesi olduğu iddiasıyla tutuklandı. Ne arayan var, ne soran. Erdoğan Toprak, Engin Özkoç, Mehmet Zeki Gündüz, Cemil Erhan, Mehmet Bekaroğlu, İstemihan Talay, Ahmet Akın, Okan Gaytancıoğlu, Veli Özdemir, Ali Arif Özzeybek, Aytuğ Atıcı ve Cengiz Topel Yıldırım o danışmanlar arasında.

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin danışman sayısı 10. En bilineni eski gazeteci Metin Özkan. Bahçeli’nin siyasi danışmanı Özkan. Ne danışıyorsa artık, hali ortada. Ayrıca Meclis’te gurubu olan her partiye de 10’ar adet danışman kadrosu veriliyor. Nereden baksan yüze yakın insan. 9-10 bin liradan 1 milyon TL’ye yakın maaş alıp engin bilimsel-kültürel birikimlerinden siyasileri yararlandırıyorlar.

***

Danışmanlık bu; sınavı yok, diploması yok, KPSS’si yok. “Atadım” de çık işin içinden. Hoş vekilleri, bakanları, başbakanları atayanın başdanışmanları atamasında da değil zaten sorun. Bakın “danışman” sıfatıyla ortalıkta salınanlara. Aralarında tarihçi yok, jeolog yok, arkeolog yok, uluslararası hukuk uzmanı yok, anayasa hukukçusu yok, mimar yok, şehir plancısı yok. Coğrafya kaderdir, coğrafyacı yok. Filolog yok örneğin ki kavimler kapısındayız. Hem neden olsun ki?

Vaktiyle Recep Tayyip Erdoğan Başbakanken, oluruyla İstanbul’da İBB Metropoliten Planlama ve Kentsel Tasarım Merkezi kuruldu. 600 civarında uzman toplandı, aylarca çalıştırıldı ve bir şehir planı yapıldı. Merkezin başında dünya iyisi bir insan olan Prof. Dr. Hüseyin Kaptan vardı. Merkez çalışmalarını tamamladı. Ortaya çıkan plan açıklanmadan bir gün önce Başbakan Tayyip Erdoğan helikopterle şehir turu attı. Helikopterden üçüncü köprünün yapılacağı yeri işaret etti. Köprü oraya yapılacaktı.

Yalnız Metropolitan Planlama Merkezinin uzun uğraşlar sonucunda oluşturduğu planda üçüncü köprü yoktu. Prof. Dr. Kaptan üçüncü köprüyü duyunca mecburen istifa etti. Neden sonra yaptığı açıklamada “Biz 3. köprüye karşı çıktık, Topbaş bizi destekledi ama sonunda hükümete göre tavır belirledi” dedi.

Böyle yürüyor çok uzun zamandır ülkede işler. Köprülerin yapılacağı yeri Başbakan helikopterden işaret ediyor. Bağlantı yollarını mimarlar yerine imamlar yapıyor. Mühendislerin yerini badem bıyıklı kalfalar aldı. Binaların planı Karadenizli “alaylı” müteahhitlerden. Tarihçi dediğin Kadir Mısırlıoğlu, İlahiyatçı dediğin Hayrettin Karaman. Cehaleti öven rektörler dolaşıyor aramızda. Pop-dinci Nihat Hatipoğlu YÖK üyesi atandı. Düşünün, Burhan Kuzu Anayasa uzmanı.

Mehmet Uçum kesinlikle haklıdır. 16 Nisan’da devrim olmalı, halk kendi devletini kurmalıdır. Kamu yönetimi Kemalist bürokrasinden alınmalı, mahalle kahvelerinde ikamet eden ahalinin eline tutuşturulmalıdır. Bakın başdanışmanlar da söylüyor, vallahi vesayeti bitirmek şart.

Döndük dolaştık geldik aynı kapıya; mutluluk cehaletteymiş hakikaten. Silinmeli elde kalan son bilgi kırıntıları da. Başka türlü yürümez bu kervan artık!