Burçin’in Galaksisi

Bizim geleneğimizde düşene vurmak yoktur. Mazlum yerde yatarken zalimin yanında saf tutmak olmaz. Bizim geleneğimizde peçete yemek, kirli don biriktirmek de yoktur. Marksist sayarım kendimi. Marx hayatta olsa onunla rakı içmek isterim ama ağzını sildiği kirli peçeteyi saklamak, yemek aklımın ucundan geçmez. Böylesi şiddetli, sarsıcı fikri-ruhani eylemler içinde olmadım hiç!

Ama tuhaf zamanlardan geçiyoruz. Düşene tekme atmak, mazluma karşı zalimin yanında saf tutmak moda. Kapılandığı muktediri peygamber, hatta tanrı ilan eden şaklabanlardan geçilmiyor ortalık. İşportacılık yapan saray artıkları bile türedi son zamanlarda. Osmanlıdan kalanları istiyorlar ki, işportacı olsa bile gönüllerinin geniş olduğunu anlıyoruz. Bir de “peçeteyiyengiller” familyası var. Bu familyanın bir kısmı dışarıda sürgünde, bir kısmı da içeride çile dolduruyor. Mazlum bile sayılabilirler yani.

Familyanın adını bir dönem Fethullah Gülen'in en yakınındaki isimlerden olan Prof. Dr. Ahmet Keleş’in anlatımlarına borçluyuz. Keleş, "Birisi, kahvaltıda Gülen'in ağzını sildiği peçeteyi aldı ve bir kısmını yırtıp yedi, bizzat şahidim. Bu cinnet noktasına gelenler sonra aklınıza gelmeyen her şeyi icra edebiliyor. Gülen'in ağzını sildiği peçeteyle gömülmek isteyenler dahi var" bilgisini verdi örneğin. Gülen’in “İstesem elime aldığım kâğıdı paraya, dokunduğum toprağı altına çeviririm” dediğini söyleyen Keleş, “Gülen’in kesilen tırnakları ve saçları atılmaz saklanırdı. Gülen’in tıraş olduğunda kesilen saçları bile kutsal sayılıyor. İç çamaşırları da saklanırdı” dedi. Şaka olmadığını biliyoruz: Polis, derdest ettiği Fethullah Gülen’in yeğeni Ahmet Ramiz Gülen’in evinde, özel şekilde muhafaza edilen kıl ve tırnak buldu örneğin. Bir tür “kutsal emanet” imalatı olduğu bellidir.

Bir zamanlar peçete yemeyeni devlete almayanlar şimdi, “peçeteyiyengiller”in bankasının önünden geçeni içeri tıkıveriyorlar, biliyoruz. Çünkü Nakşibendiyenin Nurcu kolu, Nakşibendiyenin sair koluna darbe yapmaya kalkıştı. Ama nihayetinde yenenle yenilen arasında bir santim fark yok. Zihniyet aynı zihniyet; ölçüsüzlükte, zalimlikte, iş bitiricilikte, ahmaklıkta sınıfsız imtiyazsız kaynaşmış bir kitle. Peçeteye, kirli dona, kıla, tüye meraklı koca bir nesil yetiştirdiler ittifak halinde. “Altın nesil” diyordu ağlak emekli vaiz. Bu nesil yıktı işte cumhuriyeti. “Peçeteyiyengiller”i konu edinmemizin sebebi de bu. Yoksa sidikli havuz kurbağalarıyla birlikte uluyor, Havuz Bingöl’le birlikte türkü çığırıyor değiliz…

***

Burçin, biliyorsunuz ABD’de yerleşik türbanlı bir bacımız. Yüksek lisans öğrencisi. Basında yer alan haberlere göre bu bacımız türbanlı olmasının yanında yeni bir galaksi keşfetti. Yani türbanlı bacımız gözünü evrenin derinliklerine dikmiş, teleskobuyla 14,5 milyar ışık yılı uzaklıktaki galaksilere bakıyordu. Gelenek olduğu üzere keşfettiği galaksiye Burçin’in adı verildi. Böylece türbanlı bacımız Burçin’in de bir galaksisi olmuş oldu. Sorun şu ki Burçin bacımız Fethullah Hocaya meyilliydi.

Önce bir düzeltme yapalım. Okurlarım bir makale iletti, yazarı Zafer Emecan. Emecan’ın verdiği bilgilere göre Burçin ve arkadaşlarının incelediği galaksi PGC 1000714. Yani Burçin incelemeden önce galaksi zaten biliniyor. Onların incelediği şey ise galaksinin çift halka yapısı. Ekip, PGC 1000714 üzerine yaptıkları çalışmalarda bu halka yapısını keşfettikleri için, başarılı yüksek lisans öğrencisi Burçin’i onurlandırmak adına kendi aralarında galaksiye “Burçin’in Gökadası” ismini vermiş. Genç bilim insanlarının hocaları ve arkadaşları tarafından bu şekilde onore edilmeleri, yurt dışı üniversitelerinde sık görülen güzel bir davranış.

Emecan’ın verdiği bilgiye göre bu resmi bir isimlendirme değil, çünkü çalışma yeni bir galaksinin keşfini içermiyor. Önceden bilinen ve PGC 1000714 olarak numaralandırılmış olan galaksi üzerindeki inceleme ve çekirdek çevresindeki farklı yaş halkalarının keşfinden kaynaklanan bir başarı var. Yani, yeni bir galaksinin keşfedilmesi veya galaksiye Burçin’in adının resmi olarak verilmesi söz konusu değil. Hoş, Astronomi herkesin yeni keşifler ortaya koyabileceği bir bilim dalı. Örneğin, kuyruklu yıldızların büyük bir kısmı profesyonel astronomlarca değil, uzun geceler boyu sistemli biçimde gökyüzünü inceleyen amatör astronomlar tarafından keşfedilmiş.

***

Dedim ya tuhaf zamanlar. Bacımız kirli peçete yemeye teşne ama işi ışık yılı ile ölçülebilen mesafelere bakıp keşif yapmak. Düşünün, sabahtan akşama PGC 1000714 galaksisinin halkalarına bakıyor. Baktığı şey sonsuzluğun ortasında bir kum tanesi. Baktığı o kum tanesinin içinde milyarlarca yıldız, milyarlarca gezegen, uydu, göktaşı var. Baktığı kum tanesinin etrafında ona benzeyen binlerce kum tanesi daha var. Çünkü baktığı kum tanesi yüzbinlerce kum tanesinden oluşan Leniakea süper kümesinin bir parçası. O kümenin uzak bir noktasında yer alan bizim kum tanesinin derinliği bin, çapı yüz bin ışık yılı. İçinde milyarlarca yıldız milyarlarca gezegen var. O sistemin kenarında bir yerde dolaşan yıldızımız pek mütevazı bir yıldız. O yıldızın etrafında dolaşan gezegenlerin en mütevazısı üzerinde yaşıyoruz. Buna rağmen kendimizi çok önemsiyoruz. Evrenin var olmasının amacının biz olduğumuza inanıyoruz. Bu sonsuzluğa yaratıcı tayin ediyoruz. O yaratıcıya vasi atıyoruz, kirli peçetesini yiyor, tırnağını, kılını, kirli donunu kutsal emanet olarak saklıyoruz. Hakikaten Burçin’in Galaksisidir bu!

Burçin, akıl sağlığı tartışmalı, cinlerle irtibatlı ve ilkokuldan zar zor mezun olmuş hocasının elini öptükten sonra okulun yolunu tutup işte böyle bir evrene bakıyor. O evrene bakarken başörtüsünün sıyrılmamasına, saçlarının etraftaki erkekler tarafından görülmemesine dikkat ediyor.

Kınıyor, eleştiriyor değilim. O akıl sağlığı tartışmalı, cinlerle irtibatlı ilkokul mezunu vaize teslim ettiler koca ülkeyi. Şanlı ordumuz, ihtişamlı burjuvazimiz, kelli felli siyasilerimiz böylesinin vatan için daha hayırlı olacağını düşündü. Burçin’leri yetiştirdiler, devlete yerleştirdiler, desteklediler. Hala desteklemeye devam ediyorlar. Dağın taşın imam hatip yapılmasının sebebi ve sonucudur Burçin. Yıldızlara, galaksilere bakan ama ışık geçirmeyen bir yeni insan türüdür.

***

Galaksilere bakar ama üç harflilerden korkar. Bu, aynı zamanda heteredoks halk İslamının ortodoks “yüksek” İslama galebe çalmasıdır. Kitabi İslam’ın, halkın senkretizmine boyun eğmesidir. Siyasal İslamın onca acı, onca keder, onca yıkım ve katliamdan sonra sonunda kazandığı Pirus zaferidir.

Burçin 14,5 milyar yıl uzağa bakıyor ama emekli vaiz Fethullah'ın kozmik güçleri olduğuna, tanrısının mesajını iletmek için onu seçtiğine inanıyor. Aynı sınıftan yetiştiği arkadaşları TÜBİTAK eliyle “helal gıda projesi” yürütüyor. Bilim dediğiniz nedir ki zaten? Nihayetinde hepsi Kuran’da yazılı!

Başkanlık gelince keşif ve icatta da çağ atlayacağız. Bilim hizaya gelecek her şey gibi, reise boyun eğecek. Fıstık gibi olacak…

Fethullahiler içeride ama fikirleri iktidarda. O yüzden yazarken bu kadar rahatım. Şaka değil bu, Burçin’in Galaksisinde kaybolduk. Sülalemin bütün bıyıkları adına!