Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin ‘Türkiye, Suriye’ye yönelik tüm saldırıları durdurmalıdır’ kararı alması, ardından ABD ziyareti fiyaskosu ve AB’nin son raporu karizmanın çizildiğinin açık belirtisidir.
Kendisini bütün çıtaların üstüne koyduğunu söyleyen , ‘biz ne dersek o olur bize ne bunların aldığı kararlardan’ diyen bir akıl tutulması yolun sonuna geldiğinin farkında mıdır bilemem ama görünen o ki, Birleşmiş Milletler ve AB nezdinde zaten iğdiş edilmiş olan itibarı sıfırlanmıştır.
Önce ‘Eyy AB’ başka bir gün ‘Eyy Rusya’ yetmedi ‘Eyy ABD’ demenin bedeli yere çakılmak olmuştur.
İslam Birliği adlı çetenin ise bir fiyasko olduğu açıktır.
Suriye’de işlenen tüm kitlesel katliamların, kent talanlarının, milyonlarca insanın göç etmesinin sorumlusu tutulmuş bir ülkenin, dünyanın mazlum halkları gözünde de değeri sıfırlanmıştır.
İstediğin kadar diklen, istediğin kadar mahalle ağzıyla salyalan, kanı ve cinayetleri örtecek bir bayrak yok.
Oyun bozucu Rusya mı oldu, yoksa Rusya uçağını düşüren Kasımpaşa aklı mı, ya da zaten oyun bozulalı çok olmuştu da dar alanda kısa paslaşmalarla uzatmalar mı oynanıyordu anlaşılamadı gitti!
Kimin eli kimin şeyinde belli olmayınca, kural tanımayan savaşın galibi en güçlü kimse o olur.
Uçak düşürüldüğü günden beri Rusya, tek santim geride durmadan izlediği stratejiyi adım adım uygulamış, birilerinin yalvar yakar görüşme taleplerini görmezden gelmiş, Türkiye’ye karşı aldığı tüm yaptırım kararlarını uygulamış ve adeta turizmden ithal ve ihraç maddelerine kadar ülkeyi boğmuş, ekonomik kıskaçla ezmiş, suyunu çıkarmıştır.
Kaos için patlatılan bombalar, katliamlar, dökülen kan, Kürt coğrafyasında süren yangının faturası ağır bir hesaptır ve öyle bir çırpıda kapanmaz.
Sonuç ortadadır.
Turizmden ekonomiye sosyal hayata kadar kadar ülke uçurumun dibindedir.
‘İslamcı ahlak’ dedikleri şeyin bir ahlaksızlık manzumesi olduğu; tecavüz, cinsel istismar günleri yaşıyoruz.
Artık AKP’nin dışarıda ve içeride hiçbir muhatabı yoktur.
Son çare diye kurgulanan Merkel ile oynanan saklambaç acemicedir ve olan haymatlos durumuna düşürülmüş milyonlarca Suriyeli insanlığa olmuştur.
Beyimizin anlamakta zorlandığı ve bir türlü şanına yedirilemeyen şey, BOP Eşbaşkanlığı’nın Ortadoğu çukuruna düşmüş olmasıdır.
Sonuç olarak, bu cahil-cühela kabadayı aklın dünyaya ve ülkeye diklemesi gelmiş kendini yere çalmıştır.
Şimdi yalvarma üstüne kurulu ‘nefs-i müdafaa’ seansları başlayacaktır, hem de arsızlık elden bırakılmadan ve aba altından sopa göstererek.
Karizma çizildikçe gerici aklın zavallılığının bu kadar pespaye biçimde ortaya saçılması ise şaşırtıcı değildir.
Küfrün ve hakaretin ve gözdağının çıtası yükseltilmiştir.
Gerçek ise aslında uykularının kaçmasına neden olan şeydir.
Bunun adı yalnızlaşmaktır, bizim köylü İlyas dayının deyimiyle bostan korkuluğu olmaktır.
Görülüyor ki; talan-katliam-kan-kin-öfke-nefret-ötekileştirme-adaletsizlik-hırsızlık-düşmanlık-tecavüzler ve din cambazlığı üstüne bin yalanla kurulmaya çalışılan Yeni Osmanlıcılık hülyası çökmüştür.
Artık bu coğrafyadan dünyaya söylenen hiçbir sözün beş paralık kıymeti yoktur.
Şimdi sıra içerideki yalanın yerlebir olmasını sağlayacak yeni bir diklenmededir.
Öyle ya tarihin çöplüğünde henüz çok yer var.
