Yasak, Sahtecilik ve…

Ortada dolaşan birkaç haber, dilerim sahipsiz değillerdir.

Üç ayrı kentte yaşanan tiyatro ve sanat haberlerinden söz ediyorum.

Amasya'dan, İstanbul'dan ve Manisa-Turgutlu ilçesi Urganlı Kasabası'ndan.

Amasya'da, AKP'li Belediye Başkanı Cafer Özdemir'in ilk işi, belediyeye ait Şehir Tiyatrosunu kapatmak olmuş!

Şaşırmadım.

Söz konusu AKP olunca siz de yadsımadınız sanırım!

2005 yılında kurulan ve kendince saygın üretimlerde bulunarak, kentlerini ülke geleninde ve özellikle bulundukları bölgede temsil etmek için çabalayan arkadaşlarımız, şimdi çaresiz durumdalar.

Amasya Belediye Başkanlığı ve Valilik hiçbir şey olmamış gibi davranıyorlar.

Sorular yanıtsız.

Asıl şaşırtıcı olansa, Amasya halkının, her yurttaşımız gibi sanatsal etkinliklerden yararlanma hakları, kendi seçtikleri bir parti tarafından ellerinden alınırken, duyarlı bir kaç yurttaşın dışında hiçbir birey, kurum, sivil toplum örgütünden ses çıkmıyor olması!

Yalnız Giresun Belediyesi Şehir Tiyatrosu bu olay karşısında saygın bir davranışta bulunup, Amasya Valiliği ve Belediye Başkanlığına durumu protesto eden bir yazı gönderiyor.

Sanatçı örgütlerimizden ses çıkmıyor.

İkinci haber, İstanbul Belediyesi Şehir Tiyatroları Genç Günler etkinlikleri kapsamında yer alan bir gösteriden yükseldi.

Haberi detaylarıyla incelendiğinizde, sanatta sahteciliğin ülkemizde tırmandığı yeri anlamak adına zorlanmıyorsunuz!

2004 yılında Mezopotamya Kültür Merkezi bünyesinde çalışmalarının yapıldığını ve gösterime çıkarak seyircisiyle buluştuğunu bildiğimiz Mem u Zin adlı dans gösterisinin, bire bir kopyalanarak Şehir Tiyatroları tarafından aparıldığını öğrenmek de şaşırtıcı!

MEZOPOTAMYA DANS adına gösterinin yönetmeni Apo KAYA'nın yaptığı açıklama, sahteciliğe işaret etmektedir.

Gösteri, birkaç küçük değişikliğin dışında neredeyse tamamen kopyalanmıştır.

Öncelikle gösterinin yaratıcıları olan tüm oyuncuların, dekor-kostüm-aksesuar-ışık-ses-dans tasarımcılarının, sonra Mem u Zin filminin müziklerini paylaşıma açan Mazlum Çimen'in, gösterinin, bestecisi Nail Yurtsever'in, şiirlerin yazarı Cuma Boynukara'nın,ve de aynı filmin senarist - yönetmeni Ümit Elçi'nin tüm hakları gasp edilmiştir.

Gaspı yapanlar ise bellidir.

Şehir Tiyatroları Genel Sanat Yönetmeni, Yönetim Kurulu, Genç Günler yönetimi.

Bu dans gösterisi, tüm telif hakları alınmadan, hangi akla hizmetle çalışılmaya başlanmıştır.

Kim kandırılmıştır? Yaratıcılar mı, yöneticiler mi, alımlayıcılar mı?

Olayla ilgili neler olacak birlikte göreceğiz.

Bu durumla ilgili olarak başta olayın yaşandığı kurum olan İstanbul Belediyesi Şehir Tiyatrolarında örgütlenmiş olan İŞTİSAN olmak üzere, hiçbir sanat kurumundan, örgütünden ses çıkmamıştır!

İstanbul'dan bir başka haber daha ortalarda dolaşıyor.

Küçükçekmece'de "tiyatro ve sanat alanında önemli işler yapılıyor" deniyordu.

Bana hiç inanılır gelmiyordu.

Yapılan salonların sahne sanatları için yetersiz ve göstermelik olduğunu düşünüyordum. TİYAP ödülünü de yadsımıştım.

Yerel yönetim dediğin normalde, zaten bunları yapınca 'yerel yönetim' adını almıyor muydu?

Belediyenin bu salonlarda ağırladığı oyunlara baktığımda, inançsızlığım daha da arttı.

Tiyatro adına yapılan her şey, başkan beyin şovları haline çoktan dönüşmüştü.

Aziz başkan, vodvil seviyordu ama "ahlaklısını."

Konuk ettiği oyunlarda oyuncuların giydikleri mine eteklere bile müdahale edilmemiş miydi?

Oynanacak oyunların metinlerini isteme cesareti kime aitti?

Boş verin bunlar önemsiz, ama aşağıda okuyacağınız bilgiler çok ilginç!

"Küçükçekmece Belediyesi'nin düzenlediği, gösteri sanatları eğitimini tamamlayan 19 bin genç yetenek Belediye Başkanı Aziz Yeniay'dan sertifikalarını aldı".

Haber böyle başlıyor. Şaşakalıyorsunuz, 19 bin genç yetenek!

"Solfej-koro-keman-tanbur-ud-kanun-klarnet-ney-kaval-bağlama-kemençe-şan-piyano-flüt-gitar-fotoğraf-resim-tiyatro-bale-modern halk dansları ve ritim dersleri verildi."

Çok iyi değil mi?

Bir yıllık bir zamanda 19 bin çocuğa sanat eğitimi yaptırmak öyle her baba yiğidin harcı değil!

Koskoca ülke, bunca yıllık tarihinde ilk kez böylesi bir sanat olayına tanıklık ediyor!

Acaba, sanat okullarımızın tamamı kuruldukları ilk günden bugüne kadar, bunca sanatçı adayını hayata katmışlar mıdır?

Grup terapileri yapıldı desek, değil. Adı üstünde 'eğitim'.

19 bin yetenekliyi saptamanın bir sihri olmalı!

Peki, bu eğitimin sanat öğreticileri kimler?

Bilmiyoruz.

Hangi yöntemle bu iş başarıldı?

Onu da bilmiyoruz.

Bildiğimiz ise, "sanat öğrenen çocukları yalnız bırakmayan büyükler Umut Akyürek, Pınar Altıok, Latif Doğan, Esat Kabaklı, Seyyal Taner, Sami Aksu ve Bedirhan Gökçe.

Bitmedi, "programa katılan müzik yapımcısı Şahin Özer, İsrailli müzisyen Aliki'nin seslendirdiği 'İmparator' lakaplı İbrahim Tatlıses'in 'bebeğim' şarkısını Türkçe söylemesi, büyük ilgi topladı'!

Nasıl ama! AKP'li Küçükçekmece Belediyesi'nin küçüklere sunduğu, 'sanatçı büyükler' alanlarında ünlenmiş kişiler değil mi?

Canım siz de hemen öyle, Ahmet Adnan Saygun, Cemal Reşit Rey, Muammer Sun, Canan Akın, Mozart ya da Beethoven dan eserler seslendirilecek, çocukların sanatsal gelecekleri aydınlatılacak filan diye beklemeyin!

Hele Fazıl Say, İdil Biret, Suna Kan sahneye çıkacak, bu genç yeteneklerle selamlaşacak diye hiç beklemeyin!

Evet sevgili okur bu durumla ilgili de, ne bir örgütsel duruştan, ne de herhangi bir sanat eğitmeni ya da sanatçıdan ses çıkmadı.

Halen Küçükçekmece'de "önemli işler" yapıldığına inanıyor olsalar gerek!

Dördüncü haberle, 11 Haziran tarihli Cumhuriyet gazetesinin 17. sayfasında Sayın Ahmet Cemal'in köşesinde karşılaştık.

Elektronik postanın önemli bölümü şöyle

"Sayın Ahmet Cemal,

Bizler Manisa İli Turgutlu İlçesi 6000 nüfuslu URGANLI kasabasında, 1936 yılında açılan Urbanlı İlköğretim okuluyuz. Yapımına 2008 yılı Haziran ayında başladığımız 300 kişilik amfitiyatromuzu, 1 Haziran 2009 tarihinde İzmir Devlet Tiyatrosu'nun sahnelediği Fakir Baykurt'un 'SAKARCA' adlı oyunu ile açtık.

Bizler, tiyatronun insan yaşamında ve öğrencinin sosyal gelişiminde önemli bir yeri olduğunu düşündüğümüzden Türkiye'de nadir olan bu işe kalkıştık ve alnımızın akıyla amfitiyatromuzu hizmete sunduk.

Yaratıcı, eleştirel, özgün bakabilen, sorgulayan bireyler yetişmek ve ilkokul çağındaki çocuklarımızın böyle düşünmesini sağlamak için hizmet edeceğiz...."

Al Özgen (Okul Müdürü)-Ali Dalkılıç (Okul Müdür Yardımcısı)

Bu iki Öğretmeni ve Okul bahçesine yapılan tiyatro için katkı koyanları alkışlarken, 'sanat kimin için kara, kimin için ak akıldır' sorusuna yanıt aramakta zorlanmıyorsunuz.

[email protected]