Yarılma Sürüyor…

Sonunda olan oldu.

AKP 1.5 yıl önce göreve getirdiği, İstanbul Belediyesi Şehir Tiyatroları Genel Sanat Yönetmeni Orhan Alkaya'yı görevden aldı ve yerine Ayşe Nil Şamlıoğlu'nu atadı.

Uzunca zamandır kulisleri karıştıran 'dedikodular' böylece gerçek oldu!

Orada neler yaşandığını bilen onlarca dostumuz, arkadaşımız bu kaçınılmaz sonu hep birlikte önceden saptamış, 'AKP destekçiliğini' birlikte sorgulamış, 'kara akla hizmetin tarihsel bir durum yarattığını' birlikte konuşmuştuk..

Buraya sayfalar dolusu yazarak, bu süreci yeniden kaşıyacak değilim.

Yaşanan her şey, belgeleri ile ortada duruyor.

Bu son durum, AKP için kimi sanat alanlarından yükselen destek mesajlarının, yeniden konuşulması geçeğini önümüze koymuştur.

Bu ülkede yaşayan her aklı açık kişi, AKP' nin en gerici anlayışlarla bütünleşen, olmadı 'devşirme' yolları ile kadrolarını genişleten bir yapı içerdiğini görüyordur.

Hayatın hangi alanına bakasınız bakın, cemaat örgütleri ve İslamcı vakıflarla iş birliği yapan AKP, nasıl oluyorsa(!) Tiyatro alanında da fazla zorlanmadan ilerliyor!

Bu edebiyat, müzik, sinema, televizyon ve yayıncılık alanlarında daha hızlı gerçekleştirilmiştir.

Besmele ile başlayan romanların yazıcıları, ilahilerle açılan müzik akşamları, Cami avlularından ve medreselerden çıkmayan kameralar, Osmanlıcılığı göklere çıkaran yayınlar.

Ellerinde bulundurduğu yerel yönetimlerdeki 'kültür-sanat kadroları' ve üretilen işler de ortadır.

Bu anlamda, Orhan Alkaya'nın görevden alınması, gerekçeleri ne olursa olsun önemsizdir.

Asıl önemli olan, AKP' nin yarılmayı sürdürme anlayışının yeni bir örneği ile karşılaşmış olmamızdır.

'Asaleten' göreve atanan Şamlıoğlu, nasıl olmuştur da AKP önermesine 'evet' demiştir?

Şehir Tiyatroları için, yeni bir projesi mi vardır yoksa var olanı sürdürmek ve de siyasi erkin isteklerini uygulamak için mi atanmıştır, kurumla ilgisi nedir?

Şamlıoğlu kimin önermesidir?

Demokrasi şampiyonluğuna soyunan AKP, neden kurum çalışanlarının ve sanatçılarının görüşlerine başvurma gereksinmesi duymamıştır!

Mahcubiyet içinde kıvranan, toplumla, yaşam ve iş arkadaşları ile barışıklığını yitirmiş, insanları hayal kırıklığına itmiş İŞTİSAN, bu durumdan nasıl kurtulacaktır?

Sonuçlarını birlikte göreceğiz.

Şimdiden söyleyebileceğimiz, karmaşanın giderek artacağı, iç huzurun iş huzursuzluğunu tırmandıracağı ve yeni entrikaların yaşanacağı izlenimidir.

Ortalık yerde kaynayan kazanın içinde süslü demeçlerle göreve getirilmiş ve 1.5 yılda işi bitirilmiş bir sanat yönetmeni ve bu yönetmenin birlikte çalıştığı yönetici kadrolar ile görevinden usulsüz uzaklaştırılmış Nurallah Tuncer ve de asaleten bu göreve atanmış Şamlıoğlu ile bu sürecin içinde oyuncak edilmiş İŞTİSAN vardır.

Kazanı karıştıran kepçe ise, AKP' nin elindedir.

Olan, bir kez daha Şehir Tiyatroları yaratıcılarına olmuştur.

Salonları yıkılarak kolları, kanatları budanmış, olanaksızlıklar ve çaresizlikler içine itilmiş, insan yaşamından öteletilmiş, 'sansürcü' yapılmış ve hak ihlallerinin hemen hepsi yaşatılarak, gelecekleri karartılmıştır.

AKP, Büyük Şehir Belediyesi ve akıl hocalarının yeni operasyonu, bu sonuçları değiştirecek hiç bir ip ucu vermemektedir.

Bir tiyatro içinse hayatın aynası olmayı, sırlarını kaybederek yitirmek diye işte buna denir.

[email protected]