Yandaş gazeteciye övgü…

Haber bültenlerine, gazetelere bakın Van depremi magazin konusu oldu Uludere katliamdan ise söz eden bile yok.

Bir ülkenin akıl ayarlarıyla oynamak bu olsa gerek!

Van’da doğa isyan ediyor, iğrenç yapılaşma insanlarını vuruyor sonraki bir hafta, on gün, birinci haber yayınlar yapıyorsun, gazetelerin manşetlerine ‘mucize’ öyküleri taşıyıp işin posasını çıkarana kadar acılar üstünde tepiniyorsun, sonra da efendinden talimatlar geliyor, susuyorsun.

Acı ülkeyi kuşatıyor.

Depremzede açlık, yokluk, hastalık, barınma, eğitim gibi en temel haklarını devletten talep edince aklın tutuşuyor, elin-ayağın bir birine dolanıyor, çaresizliğin haykırıldığı çadırların içinden, magazin haberleri yapmaya başlıyorsun.

İnsanlık suçu batağına gömülmüş devletinin mabadını kurtarmak için, bin takla atıyorsun.

Utanman arlanman da yok.

‘Ben haber yapmazsam unutulur gündemden düşer’ sanıyor, inine çekilip sistemin yarattığı onlarca suni gündemi ‘nasıl manşet yaparım’ diye tilki gibi fırsat kollamaya başlıyorsun.

Ayıptır ayıp.

Van’da yakayı ele veren faşist-ayrımcı-yobaz akıl, hiç mi ilgilendirmiyor seni?

AKP’nin, cemaatin ve tellaklarının isteklerini yaparak, sunulan nimetlerden otlanıp, besi hayvanları gibi semirmek için kırk kılığa niye giriyorsun?

Bu mudur gazetecilik?

Neden sorgulamıyorsun Van’da olup bitenleri?

Bu ülke halkının büyük çoğunluğu orada oluşan acıyı kendi acısı gibi yaşadı yaraları sarıp sarmalamak için aşını-ekmeğini-umudunu paylaştı.

Sanatçısı-işçisi emekçisi-işsizi-yoksulu binlerce lira para topladı.

Nerede o paralar?

Başbakanlığın ve Kızılay’ın hesabında toplanan paralar nerde?

Neden sorgulamıyorsun?

Aradan zaman aktıkça, fonlarda birikenlerin başka açıkları yamamak için kullanıldığını birlikte yaşamadık mı?

Küçük bir sarsıntıda bile duvarları üstlerine yıkılacak okullarda ve sobaları yanmayan barakalarda eğitim yapmaya çalışan öğretmenlerin sesini niye duymuyorsun?

Milli Eğitim Bakanı “sorun yok” diyor, sen bunu manşete taşıyorsun, ertesi gün öğretmenler “Bu koşullarda eğitim yapmak cinayettir” diye çığlık atıyorlar, kulaklarını tıkıyorsun.

Bu tür afetlerde ücretsiz olması gereken ilaç artık parayla satılıyor, kadınlarımız her tür sıhhi koşuldan uzak sağlıksız barakalarda doğum yapıyorlar, herhangi bir yurttaşın ikinci battaniye alma hakkı bile yok, salgın hastalıklar an meselesi, zaten yetersiz olan yiyeceklerin var olanları da insanlar gibi donuyor, görmüyor musun?

Erciş’te senin gibi yandaşlar kayırılırken, ‘sizden olmayanlar’ aç ve açıkta kör müsün?

Van’da çocuklar çadırlarda yanarak ölürken, Hatay sınırına Suriyeli kaçaklar için kurulan konteyner köyler seni neden ilgilendirmiyor?

Oraya yapılan harcamalar hangi fondan aktarılıyor?

Tapındığın bu devlet, orada kimleri gizliyor, kimler bu ülke yoksullarının aşına-ekmeğine ortak edildi?

Niye tek kare fotoğraf bile yayınlamıyorsun?

Bu kadar mı yitti insan olma erdemin?

Uludere katliamı sonrası için yaptıkların ise, insan olan insanı insanlığından utandırıyor!

Öldürülen çocukların göz bebekleri senin çocuklarının göz bebeklerine bakıyor, görmüyor musun?

Orda insanlık yalnızlaştırıldı.

Zaten ötekiydiler şimdi yok sayılıyorlar.

Adları kaçakçıya çıktı, soyguncuya ve haine!

Kaymakama ‘saldıranlar’ içerde, çocukları katledenler işlerinin başında.

Bu durumu nasıl hazmediyorsun?

Yayın yasağı koyan aklı niye sorgulamıyorsun?

Orada işlenen cinayetleri yapanlar bu devleti yönetenler değilse kimler peki?

Kendi suçunu örtmeye çalışana destek olmak, o suça ortak olmak değil midir?

Susuyorsun.

Böyle davranarak katliama ortak olmadığını mı sanıyorsun?

Yanılıyorsun, bin kez yanılıyorsun.

Kar altında çiçeklenen kardelenler bile öfke ve acı içindeler.

Seni, Van’da 5 yaşındaki Hazal’ın, Uludere’de 12 yaşındaki Umut’un acı ve öfke dolu göz bebekleriyle baş başa bırakıyorum.

Belki gün olur devran döner iştahı kabarmış aç kurt sürüleri gibi davranmaktan ve kula kulluk etmekten vazgeçer bu gözbebeklerine bakıp bakıp insanlığından utanırsın!

[email protected]