Yalnızlık güzellemesi

Bu ülkenin solcuları, sosyalistleri her eyleme çıkışlarında sanatçıları yanlarında görmek isterler.

İmza kampanyalarında, eylem çağrıları için hazırlanan filmlerde, eylem kürsülerinde sanatçılar olmazsa olmazdır.

Sizler de bilirsiniz, mümkünse etimizden-sütümüzden yararlanmak için ne gerekirse yapılır!

Hani şahsen benim şu geldiğimiz günlere kadar bu durumdan şikâyetim filan olmadı.

Çağrılmadan gittiğim yüzlerce eylem var, öyle olmaya da devam edeceğim. Bunun insan olmanın bir gereği olduğunu da kimseyle tartışacak filan değilim.

Bu bardağın bizim açımızdan dolu tarafı, boş tarafında ise ülkem solcularının bizim yaşadığımız sorunlara ve düşmanlıklara karşı duyarsızlığı var.

Heykellerimiz yıkılır desteğe çağırırız 50 kişi gelir, salonlarımız yıkılır 150 kişi gelir, AKM ağlatılır 200 kişi gelir, yargılanırız 10 kişi gelir, sansür yeriz çıt çıkmaz, yasaklanırız ‘vah vah yazık’ denir, dövülürüz üç kişi ‘geçmiş olsun’ demez, sövülürüz susulur, şimdi ‘yok ediliyoruz’ diye yırtınıyoruz 200 kişi desteğe geliyor!

Vahim değil mi?

77 milyonluk ülkenin topu topu 10 bin sanat yaratıcısı var tamamı düşman ilan ediliyor, üretim alanları budanıyor, iç ediliyor, ötekileştiriliyor, yok ediliyor ama karşı duruş için destek vereni yok.

Yalnızca bu yüzden önümüzdeki süreçte, ‘nerde bu sanatçılar, aydınlar’ nutku atanların inanın artık hiçbir kıymeti yoktur, çünkü yanıtımız hazırdır: ‘Biz buradayız ya siz nerdesiniz?’

Bu bahis her açıldığında laf çeviren aymazlarımız da varlar, ‘her sanatçı desteğe gelmiyor, kovuklarından çıkmıyorlar siz kendinize bakın.’

Sanki ne yaptığımızı bilmiyoruz ve kimlerle yola çıktığımızın ayırdın da değilmişiz gibi dönüp biz suçlanıyoruz.

Hayır, bu böyle gitmemeli, buradan çıkış yok.

Ellerimizin içinden sökülüp alınan tüm değerler hepimizindir ve eğer hepimiz bu dipsiz kuyu da yok edilmek istemiyorsak, birlikte davranışın bir yolunu bulmalıyız.

Daha önce yazdım, bugünlerde Anadolulun dört bir yanında Birleşik Haziran Hareketi toplantıları yapılıyor.

Adaletsizlik, hukuksuzluk, eşitsizlik ve talan ve katliamlar için Haziran güzellemeleri ile dolu binlerce konuşma duyuyor, okuyoruz. Hiç kimse ama hiç kimse, sanat ve sanatçı düşmanlığını dillendirip ne yapılması gerektiğine ve aklı kuşatan faşizme karşı birlikteliği örmenin gerekliliğine değinmiyor, yazmıyor, çizmiyor.

Ne yapacak bu arkadaşlar söyleyeyim.

Kuruluş aşaması tamamlanacak ve sonra büyük etkinliklerle ‘biz buradayız’ diye ortaya çıkışı ilan edecekler.

Peki kimlerle?

‘Zorunlu destekçi’ olan bizlerle.

E öyle ya şarkıları kim söyleyecek, şiirleri kim okuyacak, afişleri kim yapacak, filmleri kim çekecek?

‘Örgütlenmiş cehalet en tehlikeli düşmanlıktır’ bilinir.

Ülkece fazlasıyla yaşıyoruz, ama doğru akılla örgütlenmemiş solun bundan ne farkı var?

Ne dersiniz, oturup bunu tartışalım mı, yoksa biz yalnız, siz yalnız bir kara aklın bataklığında dibe mi vuralım?

Sözü tüketmeyeceğiz evet ama bilinsin ki, günü gelecek bugün bizi yalnız bırakanlar geleceğin peşinden koşan çocuklarımıza hesap verecekler.


* Kıymetlim Rasih Nuri İleri ağabeyim, sizinle aynı ırmağın sularında yıkanıp, aynı güneşin altında ısınmış olmaktan mutluyum.

Hiç ama hiç unutulmayacaksınız.

Söz verdiğimi yapacağım, duyduğunuzu bilerek sizi Nâzım yoldaşın şiirleriyle uğurlayacağım.

Selam olsun size ve bizlere bıraktığınız o ışıklı yola.

[email protected].