Ya dışındasındır bu çemberin ya da içinde yer alacaksın…

Yeni işsizlik verilerini açıkladılar, ne kadarı yalan ne kadarı doğru tartışması anlamsız geliyor bana.

Sokağa çıktığınızda hayatlarına dokunduğunuz insanlığın yaşadığı gerçekliktir doğru olan ve ülkenin yaşadığı acıya, hüzne giderek yok oluşa savrulan, aşağıda okuyacağınız sonuçlardır:

Kitap okuma oranı yüzde 1.

Sanat etkinliklerine katılım oranı yüzde 1.

Gazete okuma oranı yüzde 0,3.

Müze dolaşma oranı yüzde 0,1.

TV izleme oranı yüzde 78.

Dizi izleme oranı yüzde 37.

Belgesel izleme yüzde 0,1.

Haber izleme oranı yüzde 32.

Evlilik programı izleme oranı yüzde 78.

Kültür sanat haberlerine ilgi yüzde 0,01.

Siyasi haberlere ilgi yüzde 39.

Dini haberlere ilgi yüzde 79.

Pornografiye ilgi yüzde 80.

Halkın borçluluk oranı yüzde 78,7

17 yıllık bir zaman diliminde varı yoğu talan edilen canım ülkemin yüreğimi acıtan bu fotoğrafının asıl sorumluları yalnızca ülkeyi esir eden akıl değildir!

Sustukça lal olan, görmedikçe kör olan, duymadıkça sağır olan sanat-kültür yaratıcısı binlerce insan, bilim için ter döküp ama midyeler gibi kabuklarına çekilip pısan o yok oluşun payı, yadsınamayacak kadar güçlüdür.

Çuvaldızı bu korkaklığa batırmanın vakti çoktan gelip geçmiştir.

Her seferinde işin kolayına kaçıp, yaşadıklarımızın sorumlularını dışımızda aramanın bir alemi yok.

Bugün her tür cinayete, yasaklara, ötekileştirmelere, din simsarlığına, tacizlere, doğa-çevre-hayvan-kültürel varlıklar katliamlarına, içeride-dışarıda barışıklığı yitirmiş olmaya susanın, yarın başına gelecek en küçük bir belada bile yalnızlaşacağını bilmemek ise aptallıktır.

Kendisini bir halt sanıp, sırça köşklerindeki kovuklarda, çevrelerindeki üç beş andavala saçma sapan nutuklar çekerek, günü kurtarmanın acizliği içinde hayat süren asalakların, ülkeyi bataklığa sürükleyen talancı soysuzluktan hiçbir farkı yoktur.

Ben resmimi yaparım bana ne, ben heykelimi yaparım bana ne, ben filmimi çekerim bana ne, ben oyunumu oynarım bana ne, ben romanımı yazarım bana ne diyenlerin tamamı gericiliğin hizmetkarları, kulu ve kölesidirler.

Bana ne beter olsunlar ve gün ola devran döne, bu pislik damarın çürümüş düzene yapışıklığının hesabı mutlak sorulur diyebiliriz.

İkincisini yapacak olan, yüreği ülkenin eşitlik ve özgürlüğü için sevdalı binlerle insan biliyorum, tamam burada sorun yok ama yukarıda sözünü ettiğim korkaklık insanlığın hayatlarından çalmaya devam ediyor.

Bu yaratıklar sürüsünü ya bugünden çöpe süpürecek bir kültürel kalkışma gereklidir ya da dönüşümlerini sağlayacak yeni bir kavga.

Bunun yolu sindikleri kovuklara çomak sokmaktan, gizlendikleri yosun bağlamış midye kabuklarını duru sularla temizlemekten geçiyorsa artık “ya dışındasındır bu çemberin ya da içinde yer alacaksın“ diye yeni şarkılar söylemenin vaktidir.

[email protected]