Vay halimize…

İnsanlık, diyelim bundan 100 yıl sonra, ülkemin durumuna baktığında acaba ne görüyor olacak?

Aldırmaz ve ilgisiz davranıp yaşadıklarımızı tamamen sıradanlaştırıp önemsizleştirecek mi?

Yoksa vicdanlı davranıp bir ders mi çıkaracak!

Bilmek isterdim.

Tarih yazıcılar, kurum ve kuruluşlarıyla ele geçirilme sürecini, insan aklının esir edilişini, eşitsizliği, hukuksuzluğu, adaletsizliği, sefaleti buradan beslenen gericiliğin sanat düşmanlığını kayda geçmiş olacaklar mı?

Dönekliğin ve yandaşlığın, çıkarcılığın ve kapı kulluğunun dayanılmazlığını, biat etmenin, toplumsal aklı yitirmenin ve insanlık önünde hiçleşmenin süreçleri yazılacak mı?

Bilim ve düşünce düşmanlığının ve cehalet sevdasının adı konacak mı?

Ne yazılacak?

Sokak ortalarında işlenen cinayetler, çocukların üstüne yağdırılan bombalar, tıka basa doldurulmuş cezaevleri, insan haklarında yere çalınmışlık, hiçleştirme, yıldırma, suskunlaştırma… Acaba kimlerin konu edeceği süreçler olacak?

Çocuk aklını çalmaya yönelik yasalar, çağdışı dayatmalar, budanmış yok edilmiş çalışma hakları, taşeronlara tapınma, iç edilmiş tüm ortak değerler, ayrımcılık, ötekileştirme, kin ve nefret kaç cümlenin içinde yer alacak?

Yoksa yine ‘resmi tarih’ yazıcılarının eliyle tüm gerçekler alt-üst mü edilecek?

Korkarım öyle olacak!

Bilimin ve sanatın özgür olmadığı ülkelerde insan aklının özgür olması beklenebilir mi?

Bugün ortalara çıkarak, gerdan kırıp laf geveleyen ‘tarihçi bozuntusu’ bukalemunlara bakarsak, tam da böyle olacak.

Gün 24 saat en yüksek perdeden hakaretler savuranlar, korku duvarlarını daha da yükseğe örmek için en olmadık alanlarda bile halklarına düşmanlık kusanlar, kardeşliğin, barışın orta yerinde öfke ateşi yakanlar, mazlumlara kara çalanlar, sanat ve sanatçılarına küfür edenler, kutsanacak!

Bu ülke, kendinden olmayanlara kara çalmaların çöplüğüdür.

İşte o çöplük büyüyüp koca bir dağ olacak.

Gözlerimizin içine bakarak, geçmişi ters yüz etmeye çabalayan akıl, bu çöplüğün var olması için pislik taşıyan akıl değil midir?

Devlet eliyle işlenen cinayetleri gizlemek adına, onurlarını bezirgân sofralarda meze edenlerden ne beklenir?

Anısı daha dün gibi yaşanan 1 Mayıs 1977 katliamı için ülkenin devrimcilerine suç yıkan reziller ve onların iz düşümü siyasal namussuzlar… Buradan çıkış yok!

TV ekranlarından, kendi gazetelerinin sütunlarından insanlığın üstüne höykürenlerin kimlerin bağrında beslendiğini görmemek de, maşalığın tarihsel ve çok bilindik bir görev olarak benimsendiğini anlamamak da kadim yanılgı olsa gerek.

Eğer bugün yaşananların tarihini de bu alçaklığın türevleri yazacaklarsa, vay halimize!

[email protected]