Uygun Adım...

Üstümüze taşıp gelen bu beter saldırganlık, giderek aklımızı başımızdan alıyor. Kirlilik, nerede ne zaman üstümüze sıçrayacak farkına varamaz oluyoruz. Her gün elimize alıp şöyle bir göz attığımız gazeteler, yaşamın her anında kulağımıza takılan, inleyen nağmeli yapışkanlık, evimizde iş yerimizdeki kirli camın, içimize içimize salgılamaya çalıştığı, zehirli sıradanlık canımızı acıtıyor.

Aynı odaklardan salgılanan düzeysizlik, ülke, toplum ve dünya gerçeklerinden uzak, yeni bir insan tipolojisi yaratmanın cengine soyunmuş durumda. Aynı içerikli haberler, aynı içerikli programlar, aynı içerikli diziler, TV filmleri.

Her TV kanalının birden fazla vadileri var ve birden fazla Alemdar cengaverleri. Kılıç kuşanıp tespih çekenini mi istersin, mehter marşı eşliğinde geri geri arş edenini mi ? Yoksa cami avlularından, minare gölgelerinden avaz avaz ölüm fetvaları verenini mi ? Olmadı at kişnemeleriyle birbirine karışan uyuz it havlamaları düzenbazlığında ırkçı ulumalar verelim. Peki sırça köşklerden canlı yayınlarla olmaz aşk hikayeleri kusan, umursamaz yaşamlara ne demeli? Peki aşkların satın alındığı, insan hayatlarının bir namlunun ucunda gezindiği, ağızdan çıkan sözcüklerin ayet kabul edildiği, mini mini hanımların çıtı pıtı aslan beylerin, ağaların sarmaş dolaş ülke kurtarmaya soyunmalarına ne demeli ?

Öyküler o kadar karmaşık ki, her biri yeni öykücükler doğuruyor. Anlaşılır bir yanı, tutunacak bir kolu, uzanacak bir eli yok. Elinizde kumandayla gezinince göreceksiniz vadiler geniş. Kimisinde son model arabalar var, kimisinde çıplak damlar. Nasıl olsa biri olmaz ise bir diğeri "tutar". Kesinlikle, yaraları kaşımayı öğrenmelisin! Hem "kana susamış", "kadına susamış", "paraya susamış", "şöhrete susamış", "kavgaya susamış", "medeniyete susamış" bir toplum değil miyiz? Ecdatlarının ardından, sarıklı atalarının izinde dört nala zenginliğe koşmuyor mu bu "asil millet"? Senin, "Türk ve Müslüman" olmaktan başka neyin var? Gözünü aç ve gereğini yap. Bu büyük milletin sana ihtiyacı var. Birbirlerinin sırtlarına basarak "patronların gözüne girmek nasıl olur" iyice belletmelisin. En yakın arkadaşının örgütlü olduğunu "fısılda" yeter. Nasıl kolay para kazanılır, anlatmalısın. Hem de en kolay yoldan anlatmalısın. Mesela, nasıl "kazık atılır"ı anlat yeter. Sonra, nasıl silah kullanılırı göstermelisin. Alından vurup yere sermeyi de, kalbine saplayıp kanlar içinde bırakmayı da, toplu infazları da, ateşe verip insan yakmayı da. Göstermelisin ki atalarının "ruhu rahat" etsin. Milletin "ceng'e" hazır olmalı. Yeni Maraşlara, Çorumlara, Yozgatlara, Sivaslara ihtiyaç günü gelirse! Aman ha elden bırakmamalı silahı. Fabrikada lazım olur, üniversitede lazım olur, meydanlarda lazım olur. Ev basarsın, sokak kuşatırsın, kahve kurşunlarsın, otomobil tararsın, bakarsın günü gelir infaz'a gönderilirsin. Baksana sağın solun, önün arkan "vatan haini, komünist" kaynıyor. Ola ki yarın sana verildi görev, hazır olmalısın. Kutsal ülkülerle, besmele çekip koyulmalısın yola. Bir elinde silahın, diğerinde hilalli bayrağın, dilinde minareler boyu fetih marşları. Şu silah'ı ezan ile özdeşleştirmelisin ki toplum seni haklı bulsun. Sözünü cami avlusundan söyle ki, üstünden kuşlar uçuşsun ayet ayet.

TV'lerin, yalnızca küçük bir bölümü bu aymazlığın dışında durmak için "zavallı çabalar" harcıyorlar. Zavallı çünkü, pasta aynı pasta. Pastanın boyutlarına da, kimlere nasıl servis edileceğine de aynı "milli" eller karar veriyor. Sonra canınız sıkılır. Bir gün bakarsınız reklamlar kesilivermiş. Pastanın çürük dilimi kalmış size. Onun için aman ha bildiğini değil, denileni yapmalısın. Tamam ayet mayet, ezan mezan deme. Ama, "acıyı hamasetle işle", "canı yanmayı öğrensin bu millet", "bak neler oluyor Amerika da, Avrupa da", "medeni ol lan". "Öküzün altında, buzağı" ararsan çekerim kulağını. Sana ne savaştan, barıştan. Sana ne insan olmaktan, erdemli davranmaktan, onurlu olmaktan. Sana ne doğadan, çevreden, haktan-hukuktan. Sana ne! Görmüyor musun halk yoksul, işsiz ve aç. Ne verirsen onu alır. Akıllı ol, köşeyi dön. Mutlu ol. Sana ne ondan bundan. Sana ne bağımsızlıktan, demokrasiden, eşitlikten, özgürlükten, kültürden, sanattan. Sen bu vatanın evladısın. Borcunu öde. Başka türlü, "Tanrı dağı kadar Türk, Hira dağı kadar Müslüman" olamazsın.

Ülkemizde, iki yüz otuz altı adet dinci ve ırkçı yayın yapan, yerel-ulusal TV kanalının olduğunu, bunların yüzde yetmişinin uydu ve çanaklarla izlenebildiğini ve bazılarının kablolu yayınlarda bile yer aldığını biliyor musunuz?