Utanç…

Ele geçirilip iç edilmeyen ne kaldı?

Asker, polis, hukuk, eğitim, fabrikalar, dağlar, ovalar, nehirler, dereler, kentler, ilçeler, mahalleler, köyler ve tüm kültürel dokular büyük AKP operasyonuna kurban edildi.

Şimdi yaşam alanlarımızın kimlikleri değiştiriliyor.

İnsanlarımız yıllardır hayatlarını sürdürdükleri evlerinden, mahallelerinden kent dışına ucube beton yığınlarına sürülüyor.

Tüm ülke bir yıkım ve inşaat sahası.

Bu anlamda İstanbul kenti tarumar!

Geçen yıl gerçekleştirilen Surdibi talanından sonra şimdi de Tarlabaşı ve Okmeydanı mahallelerinde halka zor kullanılarak evler boşaltılıyor.

Kamulaştırma adıyla yapılan iç etmenin her biri, kanun-hak-hukuk tanımazlığın da en ibretlik örneği.

Evlerini boşaltamayan ya da uygulamaya direnen insanların konutları, polis ve zabıtalar aracılığıyla başlarına yıkılıyor.

Tarlabaşı, adeta düşman kuvvetlerin saldırısında teslim alınmış, yıkılmış-yakılmış-yerle bir edilmiş savaş alanı görünümünde.

Gidecek yerleri olmayan insanlar, eşyalarıyla birlikte sokaklarda yaşıyorlar.

Bu bir utanç!

İnsan olanın yüreği ağlar.

Hayır, öyle olmuyor polis ve Beyoğlu Belediyesi zabıta ekipleri bu insanlara ‘işgalci’ muamelesi yapıyorlar ve zaten sokakta geçen hayatlarının her gecesini onlara zindan ediyorlar.

Yiyecekleri-içecekleri yok, bu kış ve yağmur altında, çamur ve pislik içinde naylondan örtüler altında yatıyorlar.

Sokaklar teneke bariyerlerle birbirlerinden koparılmış sokak başları çöp yığınları ve yıkım atıklarıyla dolu.

Mahalle halkı Doğu Anadolu’da süren kirli savaştan kaçıp buraya sığınan Kürt yurttaşlarımızdan ve Romanlardan oluşuyor.

AKP’nin Roman ve Kürt açılımının ne olduğunu daha anlamayanlar, at nalı gözlükleriyle hayata bakıp yaşananları onaylayanlar bu mahalleden bir kez olsun geçmeli ve bu yaşamlara el sürmeyi becerebilmeliler!

Vicdanları varsa tabi.

Ülkede yoksulluk yok diye gerim gerim gerinen soysuzlar, bu utanç sizin utancınızdır.

AKP’nin kentsel üleşim projelerinden yemlenen rant avcısı haramiler, bu utanç sizin utancınızdır.

Yandaş basının tüm kalemşorları, liberalizm yalanına kendini köle eden aymazlar, yenilik çığırtkanlığı ile muhafazakârlığa-gericiliğe övgüler düzen kıt akıllı madrabazlar, bu utanç sizin utancınızdır.

Ey insanlık!

21. yüzyılın Türkiye’sinde, İstanbul’un merkezi Taksim Meydanı’na yüz metre uzaklıkta, sokağa atılmış çocuklarımızın deli göz bebekleri, acı-kin ve öfkeyle, çaresiz ve umarsız size bakıyorlar.

Görüyor musunuz?

[email protected]