Uçkur

Çürüme filan diyoruz ya hayır, daha da beteri bir zamandayız.

Kaleminden kin, nefret,  küfür damlayan, yandaşlığa yaranmak için ağzı alınmadık hakaret sözcüğü bırakmayan, tüm toplumsal değerleri aşağılayarak kendilerinden olmayan herkese düşmanlık kusan bir tetikçi, devlet töreniyle toprağa veriliyorsa, o ülke ahlaksızlığın dibini görmüş demektir.

Canlı yayınlarda izledik.

En üst düzey AKP katılımı ile gerçekleşen törende, Başbakan ve Cumhurbaşkanı tabutun altına girdiler ve götürüp şehitliğe, Mehmet Akif Ersoy’un yanına gömdüler.

Ardından methiyeler dizenler adeta sıraya girdiler.

Kılıçdaroğlu tetikçi gazeteyi arayıp taziyelerini iletti, Genelkurmay, patronlar, başkaca onlarca yandaş kalem, gazeteciliğini ve kişiliğini öven demeçler verip yazılar yazdılar, gazetelere boy boy ilanlar verildi, yetmedi televizyonlarında programlar yapıp göklere taşıdılar.

Utanmadılar.

Çünkü yuvarlanıp gelinen çukur ahlaksızlığın, erdemsizliğin ve vicdansızlığın pirim yaptığı yerdir.

Sosyal medyada düşüncelerini yazan kim varsa hain, müfteri ilan edildi.

Olayın özünü örtme çabası küfürlere, hakaretlere, tehditlere kadar vardırılarak ahlaksızlığın methiyesi yapıldı.

Sonunda insanlık susturuldu ve küfürbazlığın övücüsü, tapınmacı bu güruh kazandı!

Tıpkı çocuk pornocusu Profesör örneğinde olduğu gibi.

Baktılar adam kendi dünyalarının bir parçası ve ortaya çıkan gerçek iğrenç, hemen olayla ilgili yayın yasağı getirip meseleyi örtbas etmeyi hesapladılar.

Bunlar bildiklerimiz, tahmin ettiklerimizi lağım çukurundan seslenen A. Dilipak yazmıştı,

”Bizde yılların açlığı vardı para ve kadın birlerinin başlarını döndürdü.”

Bu açık itirafla; bürokratların, bakanların, vekillerin, iş adamlarının uçkur düşkünlüklerinden, sefahat âlemlerinden, lüks hayranlıklarından haberdar olunduğunu dillendirdi.

Binlerce örneği var.

İmamların-hacıların-hocaların,-ağaların-beylerin-patronların sapıklık derecesindeki uçkur düşkünlüğü dillere destandır bu ülkede.

Hiç şaşırmıyorum.

Para dinin, din paranın silahı olduğu sürece bu iğrençlik sürecek ve pisliğin üstü kolayca örtülecektir.

Çaresizlikler içinde kıvranan toplumun bu hiçleşmeye ayak uydurması da gecikmeyecektir.

Kendilerinin paylaştıkları veriler ortada.

2015 yılında 13-14 yaşındaki kız çocuklarını evlendirmek için mahkemelere başvuru yapan 20 bin aile var.

Pedofili’nin suç sayılmadığı ülkede bu sonuç gayet doğal olsa gerek!

Basında, Suriye sınır boylarında yapılan insan ticaretinin en önemli ayağının çocuk yaştaki kızların pazarlanması üstüne kurulduğunun belgeleri yayınlandı.

Göçmenlerin sokakları, meydanları doldurduğu kentlerde insan pazarları var ve bu pazarlarda fuhuş ticareti aleni biçimde yapılıyor.

Geçtim Antep, Adana, Mersin, Antalya, Ankara ve İzmir’i İstanbul’da Taksim Meydanı ve Aksaray bu soysuzluğun merkezi halinde.

Tıpkı Rusya ve Gürcistan ile vize kalktığı günlerde tüm Karadeniz kentlerinde yaşananlar gibi.

Çıkan haberler, yapılan ihbarlar hiçbir yetkilinin umurunda değil, olmayacaktır da.

Uzatmayacağım.

Devlet töreni ile omuzlara alınan istismarcı küfürbazlık; toplumsal yitişin, bitişin, yok oluşun temelidir ve gericiliğin asıl iğrenç yüzü budur.

[email protected]