Tuzakçılar…

‘Sinsi’ kelimesinin sözlükteki karşılığı “gizli ve kurnazca kötülük yapan” olarak yazılıyor.

Düşünün, içinizden tanıdık-bildik birileri bir araya geliyor ve hem sizin için hem birlikte olduğunuz-ürettiğiniz-sevinçlerinizi hüzünlerinizi birlikte yaşadığınız insanlık için kurnazca pis kumpaslar kurmaya çalışıyorlar.

Bugün sanat alanlarımızın yok edilmesi için ortaya atılan TÜSAK adlı tasarı paçavrası, böylesi bir sinsiliğin ürünüdür.

Kendine ‘sanatçı’ denen bir gurup aymazlık, bu yasa tasarısının hazırlanmasında aktif rol almışlar ve AKP çetesinin masalarında sanat alanlarının tamamını gericiliğe ‘meze’ etmişlerdir.

Onursuzca.

Bunların içinde oyuncular, dramaturglar, yazarlar, yönetmenler, koro şefleri var.

Her biri her dönemin sıradanı ya da birileri tarafından süslendirilmiş-püslendirilmiş pısırıklar olarak bilinirler.

Her biri sanatsal yetersizliklerini kapı kulluklarıyla örtmüş ve hep ‘yardakçı-çıkarcı’ olarak anıla gelmişlerdir.

Büyük utanç!

“Muhafazakârlık” adıyla bir saçmalıklar manzumesi yazan nam-ı değer İskender Pala ile bir zamanlar Kültür Bakanlığı müsteşarı iken şimdilerde Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreterliği makamında oturup sanat alanlarına kin kusmakla ünlü Mustafa İsen ve Kültür Bakanlığı Müsteşarının başkanlığında oluşturulan komisyonun içinde yer alan bu zatlar, yeni oluşumda köşe kapıp saltanat sürdürmenin peşine düşmüşlerdir.

Sinsice!

TÜSAK içinde anılan 11 kişilik kurul da adları geçen Nejat Birecik ve Refik Erduran kendilerini açık etmişlerdir. Rengim Gökmen adını duyduğumda küçük bir ’es verdim’, Orhan Şallıel dendiğinde ise, kendi sanatçı arkadaşlarını “direnişe katıldılar” diye ihbar ettiği o an aklıma düştü.

Bu son iki isim, ‘bizim ilgimiz yok’ diyorlarsa buyursun açıklama yapsınlar, bizlerde bilelim!

Hep söyledim yinelemek isterim ‘örgütlenmiş cehalet en büyük düşmanlıktır’

Çünkü tapınır.

Çünkü emir kuludur.

Çünkü çıkar ortaklığında sınır tanımaz.

Ve tuhaftır biz ülke olarak kendi katillerimizi seven-kucaklayan-sarıp sarmalayan bir ülkeyiz.

Düşmanlarımızı seviyoruz!

Hırsızlarımızı, soyguncularımızı yargılamıyor, adaletsizlik ve hukuksuzluklarını alkışlıyor, seçimlerde ödüllendiriyoruz!

Peki, TÜSAK denen tuzağı sanat alanlarına dayatan bu güruhun yaptıkları yanlarına kâr mı kalacaktır?

Hayır.

Kulaklarından tuttuk ve yere çalma hazırlığındayız.

Buradan açıkça söyleyeyim, bu sinsi düşmanlık sokağa çıkamaz olacaktır.

Ülkemin sanat alanları ve bu alanların üreten, didinen onurlu yaratıcılarının hiç biri sahipsiz değildir.

Hodri meydan.

[email protected]