Tiyatro korkakların işi değildir…

Tüm sanat alanlarında olduğu gibi, Tiyatro alanında da devletin ağzının içine bakan, önerme yapamayan, yaptığı önerme için ise mücadele etmeyen, yalnızca dileyen sanatçıları olmaktan bana artık daral geldi.

İnsanlık tarihinde, hak taleplerini mücadele ile örmeyen hangi yapı kazanmıştır?

Bugün ülkemizde yaşanan tiyatromuzu yok etme girişiminin esas sorumlusu siyasi erk olduğu kadar bu alanda üreten sanatçıların, oluşturulan dernek-vakıf-sendika gibi yapıların dirayetsizliğidir de diyebiliriz.

Yıllardır yalnızca sorun aktaran ve çözümünü devletten bekleyen akıl örgütlü bir davranış gösteremediği için yenik düşmüştür.

Alan bağımsızlaştırılamamış, özgürleştirilememiş ve tüm yetkileri hep devleti yönetenlerin elinde tutularak bugüne gelinmiştir.

Oysa bu alan, devrim niteliğinde bir kalkışma ile tüm halkın çıkarları için yeniden düzenlemesi gereken en önemli yaratı alanıdır.

Korku duvarlarını aşamaz, kendinize güveni haykırıp ortaya çıkamaz iseniz sonuçların bugün yaşandığı gibi olması kaçınılmaz olur.

‘Peki, ne yapılmalıydı’ diye soranlara somut önermelerimi burada yinelemek istiyorum.

Aşağıda maddeler halinde sıraladığım genel başlıklar fikir verecektir diye umuyorum ve önermelerimi tartışmaya açıyorum.

*Ülkemizdeki tiyatro sanatı alanı, ‘Ulusal Tiyatro’ adıyla aşağıdaki gibi düzenlenmiştir.

1-Ulusal Tiyatro, kurumlar üstü bir yapıdır ve tam bağımsızdır.

2-Bütçesi, ülkenin yıllık genel bütçesinin en az %10’u olarak hesaplanır.

3-Ulusal Tiyatro, ‘Ulusal Tiyatro Konseyi’ tarafından yönetilir. Bu konsey, ülke tiyatro sanatçılarının ve yaratıcılarının ortak seçimiyle belirlenir. 25 kişiden oluşur. Ülkenin bu alanda bilinen-yazar-oyuncu-yönetmen-tasarımcı ve teknik insanları bu oluşumun belirleyicisidir. Görev süresi 10 yıldır. Göreve devam etmek isteyenler yapılacak her seçimde yeniden aday olma hakkına sahiptir. Ulusal Tiyatro bünyesinde yapılandırılan her birimdeki her çalışanın seçme ve seçilme hakkı vardır.

4-Ulusal Tiyatro Konseyi her yerleşim alanında nüfusa orantılı olarak salonlar açılmasını, ( bu oran, her 15.000 kişiye en az 500 kişilik, salon olarak hesaplanır) oyuncu ve diğer yaratıcıların istihdam edilmesini, genel bütçeden yerellere yapılacak kaynağın aktarılmasını, yıllık oyun temalarının seçimini, yereller arası ilişkileri, organizasyonları, Ulusal ve Uluslararası festivalleri düzenler.

5-Tüm salonların uluslararası standartlar gözetilerek yapılandırılması Ulusal Tiyatro Konseyi’nin sorumluluğundadır.

6-Yerleşim birimlerindeki salonların yönetimleri o salonlar içinde üreten sanatçıların ve çalışanlarının yapacakları seçimlerle belirlenir. Bu yönetimler, ne oynanacağına karar verme yetkilerini özgürce kullanırlar.

7-Oyuncu-yönetmen-tasarımcı ve teknik kadro alımları, Ulusal Tiyatro Konseyi aracılığı ile yerel tiyatro yönetimleri tarafından gerçekleştirilir.

8-Tiyatro oyuncusunun ‘emekli’ olma hakkı yoktur. Oyuncular, istedikleri sürece çalışma haklarına sahiptir.

9-Ülkemizde Ulusal Tiyatro çatısı altında çalışacak oyuncu ve diğer yaratıcıları belirlemek için oluşturulacak havuz, Ulusal Tiyatro Konseyi tarafından gerçekleştirilir. Bu anlamda uluslararası kıstaslara uyulur ve yapı bünyesinde bir oyun ile de olsa yer aldıktan sonra ‘oyunsuz’ kalan her kişi, işsizlik sigortası ile yaşam boyu güvence altına alınır.

10-Özel tiyatrolar alanında üretim yapacak yapıların üretecekleri her oyun projesinin yapım giderleri Ulusal Tiyatro Konseyi aracılığı ile sağlanır. Ülkedeki tüm salonları eşit biçimde kullanım hakkından ve Konsey’in tüm alana sunduğu teknik ve her tür hizmet olanaklarından ücretsiz yararlanırlar.

11-Yerel yönetimler (belediyeler), Ulusal Tiyatro örgütlenmesinin temel destekleyicidirler. Yerel kaynakların bu alana aktarımları yasalarla belirlenir.

De buyurun tartışalım.

[email protected]