Teslim olmak...

Son halini gördünüz mü?

Görmeyin içiniz acır.

Dört bir yanı tahta perdelerle kapatıldı, sağından solundan, altından üstünden iş makinesi homurtuları yükseliyor, yüz yıllık ağaçlar köklerinden sökülüyor, çiçekçiler kovuldu, dükkânlar boşaltılıyor, ortalık toz-duman.

Trafik filan hak getire, bir yere kımıldama şansınız yok.

Gelen geçenler öyle sağa-sola baka baka yürüyüp gidiyorlar!

Ne olduğunun, ne yapıldığının bile farkında değiller.

İçlerinden biri olsun ağzını açıp bu meydanda ne olup bittiğini sormuyor.

Susuyorlar.

Ellerinden anıları çalınıyor, bellekleri siliniyor, insanlıkla ortaklaştıkları en coşkun zamanlar bile dozerlerin altında toz zerrecikleri haline dönüştürülüyor, umursamıyorlar.

Sen de umursamıyorsun ey sol yanım!

Aklının derinliklerine şırınga edilmiş bir suskunluk tüm bedenini kuşatmış, kımıldamıyorsun.

Oysa yalnızlaşıyorsun ve bu betonlara esir edilmiş hayatın orta yerinde, bir kuru ağaç dalı kadar kıymetin kalmıyor.

Hiçleştiriliyor, kimliksizleştiriliyor, ötekileştiriliyorsun.

Sen hani ‘bu meydan emek meydanıdır’ diyerek, başın dik, gazlar, coplar içinden yürüyüp gelerek, bayraklarla alanı donatıp yüz binleri bir araya getirmiştin ya anımsıyor musun?

Kürsüler kurmuş bağıra çağıra ‘AKP bu meydanı işçi sınıfına kapattığına bin pişman olmuştur’ gibi laflar etmiştin!

İşte o meydan şimdi dönüşümsüz biçimde esir ediliyor.

1977’de bu meydanda katledilmiş kardeşlerine sözün vardı, “İşte yine buradayız, ant olsun ki bu meydan 1 Mayıs Meydanı’dır ve öyle kalacaktır” demiştin. Bunu daha geçen yıl anıta kucağındaki karanfilleri bırakırken söyledin, ben ordaydım, diğer dostlar da tanıktırlar, hepimiz ordaydık.

Bugün tarumar edilen bu meydanı görmeye bile gelmedin.

Neredesin peki?

Anladık kolun kanadın budandı, aklın karışık, güçsüz düşürüldün ama özgürlük utkuna ne oldu?

Kim çaldı tutkunu, öfkeni, hıncını, haksızlığa karşı haykırışını?

Bak biz buradayız.

17 milyonluk koca şehirde, 250 kişilik küçücük bir vicdan yumağı halinde bekleşiyoruz!

Hadi çık gel, şaşırt bizi.

Birden seslerin doldursun şu kahpe karanlığı.

Ellerinde pankartlarla gel, yüreğinde türkülerle.

Dört koldan gir alana, yüz ol, bin ol, binler ol.

Kaldır başını ve ‘hayır yapamazsınız bu meydan emek meydanıdır, burada eşitlik ve özgürlük için kardeşlerimiz canlarını vermişlerdir, 1 Mayıslar bizim onurumuzdur, onurumuzu çiğnetmeyiz’ de.

Bağır alabildiğine, çık şu yıkım makinalarının üstüne ve sonra yerle bir et tahtadan barikatları, durdur bu talanı.

Meydanın orta yerine bir büyük ateş yak ve halaya dur.

Hakkındır, senin alın terin var bu meydanda, çocuk gülüşlerin, sevinçlerin, umutların, aşkların ve eşitsizliğe karşı öfkeni haykırışların, şarkıların var ve halaylara durup öfkeni şahlandırışların var.

Gelmezsin, gelemezsin biliyorum.

Ama olsun hayali de güzel.

Gün ola devran döne.

[email protected]