Talana teslim olmayı reddetmek…

Görüyor, yazılanları okuyor, atılan nutukları duyuyor olmalısınız.

Kanal İstanbul adlı ülkenin yıkım projesi için yandaşlık el ele vermiş, bilimsel tüm verileri ayaklar altına alarak bir koro halinde en bet sesleri ile yırtınıyorlar.

Bu sürü bağırdıkça kanalı yapmak istemenin gerçekleri de tek tek ortalara saçılıyor.

Söz konusu bölgenin tüm çevresindeki arsalar ve kanal boyu Katar ve AKP’li doymak bilmeyen oburlarca adeta üleşilmiş.

Doğayı viran ederek yaptıkları İstanbul Havalimanı çevresi yine aynı talancılarca kapatılmış.

60-70 katlı gökdelenlerden her bir dairenin milyon dolarlara satışından söz ediliyor.

Çok değil 2 yıl öncesine kadar “Ülke inşaat sektörü ile kalkınıyor” yalanı çöktüğünde ortaya çıkıp, “Biz İstanbul’a ihanet ettik” diyenler, şimdi bu talan projesinin mimarları olarak yalanı daha da büyüterek karşımızdalar.

İstanbul Havalimanı ve çevre yolları ile 3. köprü yapılırken kesilen milyonlarca ağaca, katledilen endemik bitkilere, su havzalarına, o inşaatlarda çalışırken cinayetlere kurban verilen işçilere susanlar ise yine susuyorlar.

ÇED raporlarının birer sipariş yazım olduğunu kanıtlayan veriler, belgeler ortalarda uçuşuyor.

“Kanal İstanbul için ÇED raporu onaylandı. Raporu veren Çınar Mühendislik A.Ş. kamu kurumlarından 24 milyon TL tutarında 42 ihale aldı. Firma sahibi Botaş yolsuzluk operasyonunda yargılandı, kendi enerji dağıtım şirketinin de bulunduğu alan ile ilgili olumlu ÇED raporu verdi.”

Kanal için vurulacak her kazmanın İstanbul’u, Tekirdağ yarımadasını, tarımı, hayvancılığı, doğal dengeyi bitireceğini, Marmara ve Karadeniz’i geri dönülemez biçimde karartacağını, ülke ekonomisini daha da batıracağını söyleyenleri ise dinleyen yok.

Aymazlığın tapınma boyutu öylesine ahlaksızca ki yakındır bu gerçeği dinlendiren insanlığı, tıpkı HES’ler, 3. köprü, havalimanı, Hasankeyf, Kaz Dağları ve maden arama ruhsatları bahislerinde olduğu gibi terörist ilan ederler.

Her seferinde bağırarak yinelediklerimizi yeniden haykırmaktan başka yapacak şeylerimiz olmalı.

Bu erdemli kavga yalnızca bu konuda duyarlılık gösteren yurttaşlara kaldıkça, biber gazı, TOMA ile yapılan zorbalığa seyirci kalınıyor.

Birleşip ortaya çıkarak ülkeyi büyük yıkıma, geleceğimizi yok edecek bu açık adresli talana karşı savunmak bir düş değil.

Kanal İstanbul cinayetse bu cinayeti işleyecek olanlar bellidir, karşı çıkacak olanlar da bugünden tezi yok kendilerini açığa çıkarmalıdır.

[email protected]