Skandal...

47. Antalya Altın Portakal Film Festivali açılışını ekranlardan izledim.

Festival öncesi olup bitenlerle ilgili, birçok haber-makale-yorum okudum.

Yazılanların çoğunluğu, ‘skandal’ duruma dikkat çekiyor ve asıl gerçeği görmezlikten geliyor.

Emir Kusturica’yı protesto edip, festivale katılmayacaklarını bildiren, böylelikle festivali provoke eden anlayışa verilen yanıtlar ise, evlere şenlik.

“Bizi, bir sanatçının ne düşündüğü ilgilendirmez, ne yaptığı ilgilendirir.”

Festival koordinatörü tarafından canlı yayınlarda söylenen bu cümleyle ilgili, hemen hiçbir yorum ya da yazının ilgilenmediğini gördüm.

Oysa yapılan açıklama öyle yenilir yutulur, görmezlikten gelinecek bir açıklama değil.

Neresinden bakarsanız bakın, yaratıcı durumundaki bireyin içini boşaltan, hiçleştiren, basit bir varlığa dönüştüren bu tanımlama, içimizdeki gericiliğin ayak izi durumundadır.

Yaşadığı ülkenin, çağın sorunlarını sorun etmeyen, halkların barış, eşitlik, özgürlük istemelerine öncülük etmeyen, insan olma erdemini savunmayan birinin ‘sanatçı’ olması mümkün mü?

Değiştirmeyi, dönüştürmeyi, geliştirmeyi önermeyen, insanlık için düşünmeyi, düşündüğünü üretmeyi hiçleyen birine, ‘sanatçı’ demek ne kadar doğru?

Festival direktörü kaş yapayım derken, iki gözü birden çıkarmıştır!

Dillendirilen anlayış, AKP’nin bu ülke halkının üstüne sıçrattığı gericilik çamuruyla aynı değil midir?

AKP de, tüm toplumsal ve siyasal değerleri, yazarları-aydınları-sanatçıları içlerini boşaltarak, onları hiçleştirerek kullanmaya çalışmıyor mu?

AKP’nin elini süremediği bir Yılmaz Güney kalmıştı, Adana Altın Koza’da olduğu gibi, Antalya’da da Bakan temsilciliği aracılığıyla onu da diline doladı.

Uluslararası bir yaratıcı olduğu bilinen ve açıklamalarında, “ben ırkçı değilim, burada bir yanlışlık var, benim böyle bir açıklamam yok’” diyen Kusturica’nın içine düşürüldüğü durum da vahim!

Daha dün denecek bir zamanda, AKP’li Bursa Belediyesi tarafından alkışlarla sahneye çıkarılan yönetmen için, Kültür Bakanı ve Semih efendiden sonra, MHP’li Belediye Meclis üyesinin, “bir ırkçı, faşist’in burada ne işi var?” diye bağırması da trajikomik?

Ne oldu?

Adam, “savaş suçlusu” ilan edildiğine inanıp, topladı valizini gitti.

Giderken de kendine yapılanların sorumlusu olarak Kültür Bakanı’nı işaret edip, “düşman” dedi.

Açıklamalardan Bakan beyin çok alındığını ve sinirlendiğini öğreniyoruz.

“Bize kimse hakaret edemez” diyor.

Anladığımız o ki, Bakan bey kendisinin başkalarına hakaret etme hakkını saklı tutuyor.

Şimdi, tüm Dünya sineması ve sanat alanları bu durumu konuşuyor.

Festivale katılan sanatçılardan, oyuncu, yönetmen, senarist örgütlerinden bir ses çıkmaması da tuhaf!

Yönetmeni açık biçimiyle hedef gösterenlerle birlikte, Yeni Şafak, Zaman, Vakit gazeteleri ve Samanyolu TV amaçlarına erişmiş olmalılar.

Altın Portakal Film Festivali’nin 47 yaşına gelmiş, profesyonel bir erginlikte olduğunu biliyoruz.

Ama gelin görün ki açılış gecesi sahnede olup bitenler bu profesyonel erginliği gölgede bıraktı.

*Kırmızı halı geçişlerinde söylenenlerden bir tane bile, ipe-sapa gelir söz bulana aşk olsun!

*Sahne düzenlemesinde hiç bir estetik seviye gözetilmemiş.

*Sunucu kardeşlerimin, ellerinin-ayaklarının birbirine dolaşması çok komikti.

*”Festival yüzüyüm” diye, kendi kendini sunan, manken hanımın orada ne işi vardı?

*Antalya Devlet Opera ve Balesi sanatçılarının sunduğu ‘Venüs’ gösterisinin jimnastik hareketlerini çağrıştırıyor olması ve özensizliği neden gözlerden kaçtı?

* Melike Demirağ için, bir orkresta bile oluşturamamak, sanatçıya haksızlık değil mi?

*Festivale katılan filmler, yönetmenler, oyuncular neden tanıtılmadı?

*Can Dündar dışında tüm konuşmacılar neden hazırlıksızdı?

*Ve 47 yaşına yol almış bir festivalin açılışta söyleyecek bir sözünün olmaması, gerçekten can acıtıcı.

Festival yöneticilerinin, sanat danışmanlarının, yürütücülerinin bu eleştirileri dikkate alacağını umalım.

İçimizi-dışımızı kuşatan ve sahnelerden üstümüze kusulan bu arabesk anlayışın yenilip yok edilmesi gerçekliği, gayet açık.

Uluslararası bir film festivali açılışının, Anadolu’nun hemen her kasaba ve kentinde yapılan, Karpuz ya da Kiraz festivallerinden bir farkı yok mu?

Açılışında skandallar yaşanan Altın Portakal’ın, kapanışında neler olacak birlikte göreceğiz.

[email protected]