Sıbyan...

Daha anne-baba demeyi, yürümeyi, yemek yemeyi yeni öğrenmiş, pabuçlarını bile ters giyen, kalem-kâğıt tutmayı beceremeyen 4-5 yaşındaki; tüm masumiyeti ve yalınlığıyla korumasız çocuklara “kuran eğitimi” adıyla yobazlık öğretiliyor.

Adı Sıbyan Mektebi.

Kız çocuklarının başlarına çaput, erkeklerin kafalarına takkeler geçiriliyor.

Osmanlı döneminin tüm toplumu kuşatan “dini eğitimin ilk adımı” denilen bu mekteplerin hayata kattığı, tek akıl ve ruh sağlığı yerinde insan yetiştirdiğini ne gören olmuştur ne duyan.

Bugün tarikatların arka bahçesi olarak yeniden fışkırtılan bu mekteplerde yaşananlar dünden farksızdır.

Yoksulluğun ve çaresizliğin bataklığında kıvrandırılan insanlığın, basına yansıyan yakarışları, isyanları bunun kanıtı olsa gerek.

“Çocuğum altını ıslatmaya, şiddet uygulamaya başladı…”, “Anne olarak çalışmam doğru değilmiş…”,  “İçine kapandı, eşyalara zarar veriyordu…”, “İnsan ve hayvan resmi yapmak günah…”,  “Her şeye günah demeye başladı…”, “Şikâyet ettim işlem yapılmadı…” 

Dahası var.

Çocuklar yaşanılan hayata düşman ediliyor. Yalnız resim yapmak değil şarkı söylemek, heykel, dans, sinema, tiyatro, kuran dışında bütün kitaplar günah diye öğretiliyor.

“Bu dünya boş, ahrete hazırlanmazsan burada yaptıklarının cezasını bin misliyle ödersin, aklının içine çıyanlar dolar, işkenceyle kıvranırsın. Allah’ın emirlerini yerine getirmezsen cehennem ateşinde kül olursun, o külün bile işe yaramaz.”

Bu sözler, bu mekteplerde ders veren ilahiyat ya da imam hatip öğrencisi durumundaki “hoca” adlı akılları kiralanmışlar tarafından bebek yaştaki çocuklara söyleniyor.

Ruhsal yapılarına adeta bomba atılan bebeklerin aileleri de savunmasız. Dertlerini anlatacakları, çözüm bulacakları tek devlet kapısı yok. Nereye başvursalar karşılarında aynı kara duvar.

Evrensel gazetesinden Yasemin Akpınar ve Adile Doğan’ın İstanbul Esenyalı’da yaşayan bir annenin başına gelenleri aktardığı haber uçurumun çok derin bir çukurda sonlandığının kanıtıdır.

“Çalıştığım için 5 yaşındaki çocuğumu sıbyan mektebine gönderdim. Sorunları bir hafta sonu fark ettim. Çocuk gece altını ıslatmaya başladı. İçine kapandı, evdeki eşyalara zarar verdi. Uyuklamaya başladı. Baktım çocuğun durumu kötüye gidiyor, hemen işten ayrıldım. Okulla konuşalım dedik. Okula gittim, anlattım durumu, onlar da beni suçladı. Zaten bir anne olarak çalışmam doğru değilmiş! Epey tartıştık. Çocuğu okuldan almak istedim, bu sefer beni ikna etmeye çalıştılar. 

Aynı okula bir süre daha devam etti. İşten çıktığım için durumumuz kötüydü. Arada merdiven temizliğine gidiyordum. 5 yaşındaki çocuk bir gün dedi ki: ‘Annelerin çalışması günah. Anne ne olur günah işleme, lütfen çalışma. Babam bize baksın, senin paran da günahmış, o parayla bana sevdiğim şeyleri alma.’ Şoka girdim. Sonra aldık hemen okuldan.”

Genç bir annenin kahrı, hüznü, kederi ve gözyaşları bunlar.

Bu aşağılık sistemin iğrenç çarkları içinde kıvranıyor.

Çocuğunu hurafelerden, akıl hastalığı boyutuna getirilmiş ruh halinden kurtarmak için didiniyor ama umarsız.

Her şey çok açık ki, artık bu sistem içinde “iyileştirme sahtekârlığı” ile dayatılanlar çürümenin ta kendisidir.

Gericiliğin insanlığımızın damarlarına şırınga edilmesi denen bu mektepler derhal kapatılmalıdırlar.

Çocuklarımızın geleceklerini katleden bu soysuzluk cezalandırılmalıdır.

Cemaatler, tarikatlar, diyanet işleri kapatılmalı insan hayatlarını düzenleme yetkileri sonlandırılmalıdır.

Buna bu sistem içinde bir çözüm üretmenin tüm yolları ise yok edilmiştir.

Müfredat diye dayatılan iğrençliğin bitirilmesi için ne yargı ne yasal yol kalmamıştır.

Müftülere verilecek yeni yetkiler ise bu alanın daha da kara günlere savrulduğunun belgesidir.

Bugün imam nikâhı kıyan müftülere yarın muta nikâhı yetkisinin verilmeyeceğinin hiçbir garantisi yoktur.

İslam’ın tüm dünyada; kan, kin, nefret, öfke ve kendinden olmayan herkese, her şeye olan düşmanlığının 21. yüzyıl insanlığını getirdiği durum ortadadır.

Kafa kesen, doğayı, dünü ve geleceği katleden, kendi inancından insanları yakan canavarlığa “İslam ile ilgisi yok” diyenler ise, hem kendilerine hem halka yalan söylemektedirler.

Canilerle onları koruyanlar, aynı mektebin insanlarıdır.

Laiklik ise eşitliğin ve özgürlüğün eşiğidir.

Bugün bitirilmek istenen ise budur.

Buna asla izin verilmemelidir asla.

[email protected]