Ses çıkarmak gerek, çok ses...

- Bugün 16 Mayıs Salı, tam bir aydır suskunluk koca bir dağ oldu.

- Referandum milletin aklını aldı ağabey.

İktidar ne diyorsa o.

Atı aldılar Üsküdar'da işlerini hallediyorlar!

- Muhalefet "şaibeli", "sen benim cumhurbaşkanım değilsin" diyormuş, halk "tanımıyoruz, hayır kazandı YSK çaldı" diyormuş, AGİT raporu varmış, dünya gülüyormuş filan umurları değil.

- Niye olsun?

- Doğru niye olsun, nasılsa bütün sesler "ondan şikâyet bundan şikâyet" durumu üstüne, öyle oralarda bir yerlerde fısıltıyla konuşup "derde derman" aranıyorlar!

Muhalefet çareyi AHİM de arayacak.

Ne olacak?

Diyelim ki AHİM "seçimler iptal edilmelidir" anlamına gelen bir karar aldı, uyulacak mı?

Şimdiye kadar, yani son 15 yıldır hangi AHİM kararına uyulmuş ki ona uyulsun.

Türkiye AHİM’e en büyük parası cezası yatıran ülkelerden biri.

- Oradan çıkan karara "tanımıyoruz" denecek ve mesele kapatılacak.

- Öyle olacak.

Zaten ülke gündeminden uzaklaştırıldı mesele.

Bir yanımız Çin, bir yanımız ABD, bir yanımız Rusya ve diğer yanımız silah ve savaş ve kan.

- Bu arada içeride işler tıkırında.

Hâkimler, savcılar, eş dost akrabalardan polisler, memurlar, yöneticiler filan alınıyor.

Öyle bir iki değil binlerce.

OHAL işe yarıyor.

KHK ile binlerce insan kapının önüne konuyor.

KHK için tüm yargı yolları kapalı.

Açlık grevleri bile bu paslı aklın kapılarını aralayamıyor.

Duymuyorlar yükselen çığlığı, duyanlarsa küfürler savuruyorlar.

Utanan yok.

Yazar, gazeteci, yönetici, siyasetçi vicdanlı tek AKP’li çıkmadı, çıkmayacak.

Hepimizi ölüm vursa, tek tek toprağa düşsek, kahkaha atacak kadar alçaklar görüyoruz.

Laikliğe ve Cumhuriyet’e küfretmek için Mustafa Kemal’e alçakça küfredenler var.

Bir değil beş on hiç değil, sürüyle.

Hepsi tanıdık, bildik.

Danışmanı, kurulu, yazarı- çizeri, yayıncısı aynı kuyudalar.

Kim destekliyor nedense belli değil!

- Bazı yasalar çıkarılıyor kör karanlıklarda.

- Mesela Üniversitelerin Güzel Sanatlar Bölümü kapatılıyor.

Konservatuarların ipi çekiliyor.

Tiyatro-Müzik-Opera-Bale-Resim-Heykel-Sinema okulları bitiriliyor.

Sanat Okulları kurma yetkileri yerel yönetimlere devrediliyor.

- Ölüyoruz desene ağabey.

- Beter oluyoruz.

Düşünsene, bu ülkenin Güzel Sanat Okullarına para yatıracak kaç belediyesi var ve bunların kaç tanesi gerçek anlamıyla sanat eğitimi verecek anlayışa, kadroya sahip?

- DTCF Tiyatro Bölümü’ne yapılan operasyon sürüyor demiştiniz.

- Evet, öyle oluyor.

Buduyorlar ülkenin kolunu, kanadını.

Aklını çalıyorlar, sevinçlerini ve umutlarını çalıyorlar.

- Susacak mıyız?

- Hayır.

Ama yalnızız yapayalnız.

Halkın umurunda değil, siyasilerin umurunda değil, muhalif yapılaşmaların umurunda değil, sanat örgütleri suskun.

Dayatılan gündem üstünden dünü konuşarak bugüne göndermeler yapan paneller, söyleşiler filan düzenleniyor.

- Yahu öldürüyorlar bizi!

- Duymuyorlar.

Gündem onca ağır ki duyamıyorlar!

Bir iki haber sonrası her şey boşluğa havale ediliyor.

Kendileri de biliyor, boşlukta yer yok, orası adaletsizlik ve hukuksuzlukla dolu.

- Çare, sanat alanlarının ve sanatçıların ses çıkarmasında.

Aklı olan konuşur, sokağa çıkar bağırır, yoksa teslim olunur ve biter.

- Acımasız.

- Zor zamanlar işte, adı üstünde zor zamanlar.

Tüm ülke olup biteni seyrediyor demiştim geçen hafta.

Film siyah-beyaz ve başrol de  kendisi var.

Kendi sonunu film gibi seyreden ülke, zaten ölü bir ülkedir.

- Ses çıkarmak gerek.

- Ses çıkarmak gerek, çok ses.

- Geç kaldım. Bu hafta sevgiline bir oyun armağan etmek istersen al TARANTA-BABU'ya götür.

İçiniz şenlenir.

“Boynunda mavi maymun dişinden 
                            üç dizi gerdanlık taşıyan, 
kırmızı tüylü bir kuş gibi göğün altında 
ve bir akarsu gibi yerin üstünde yaşayan, 
sözleri sözlerimin 
                     gözleri gözlerimin bakır aynası, 
üçüncü kızımın 
                     ve beşinci oğlumun anası 
                                           TARANTA - BABU!“

[email protected]