Sanat korkakların işi değildir…

12 Eylül Faşist diktatörlüğünün 29. yıl dönümünde işçiler-emekçiler-işsizler-yurtseverler her şeye inat alanlara çıkıp onurlarını birleştirdiler.

12 Eylül karanlığından kurtulmanın biricik yolunun hayatı yeniden, eşitlik ve özgürlük kavgasına evirmekten geçtiği gerçeği bir kez daha ortaklaştırılarak, AKP’nin 12 Eylül’ün devamı bir organize olduğu gerçeği dillendirildi.

Aynı gün, Şişli Kültür Merkezi salonunda yurdun dört bir yanından gelen Tiyatro yaratıcıları da alanlara çıkan onurlu insanlığı selamlayarak, sisteme karşı çıkışın sanatsal kalkışmasını örgütlemek adına bir araya geldik.

Amatör, profosyonel, üniversite tiyatroları, bölgeler, ödenekli kurumlardan temsilci dostlar, tiyatro örgütlerinin temsilcileri, oyun yazarları, eleştirmenler, yayıncılar sistemin dayattıklarına karşı, çıkışın kapısına doğru yol almak için güç birliğinde karar kıldık.

Sanat alanlarının dayanışma kültürünü ve birlikte hareket etme geleneğini yitirdiği süreçte tiyatro dünyamızdan yükselen bu ortak ses, elbette tarihsel bir adım olarak görülmelidir.

Üç temel başlık ve birlikte iş üretmenin ilk adımı katılımcıların iradesi olarak ortaya çıktı.

*Devlet Tiyatro alanında biz tiyatro yaratıcılarına danışmadan, görüşmeden, birlikte karar altına almadan, hiç bir tasarrufta bulunma hakkına sahip değildir.

*Tüm tiyatro ve sanat alanlarını kapsayacak bir yasa tasarısı çalışması, önceki çalışmalarda göz önünde tutularak acilen hayata katılmalıdır.

*Kasım ayında Ankara da yapılacak olan Türkiye Tiyatroları buluşmasında ilkeleri saptanmış bir birlik oluşturmak için yereller, bölgeler ve iller bazında toplantılar düzenlemesi gereklidir.

*İstanbul Buluşmasına katılan yaratıcılar, sel altında kalan NESİN VAKFI ile dayanışmak için, tüm geliri vakfa aktarılacak oyunlar oynamayı karar altına almış bunun için bir komite oluşturmuştur..

Şimdi, dipten gelen bu dalganın hayata katacakları üstüne yeni adımlar atmanın ve sisteme karşı demokratik kalkışmanın kapısı sonuna kadar aralanmıştır.

Tüm tiyatro alanında, birbiriyle bağlantılı sorunlar yumağının çözümü için gerekli her tür eylem üretilerek örülmeli ve meslek alanımız, geniş yığınların kabul göreceği yeni bir sanat hayatına evirilmelidir.

Yurdumuzun hiçbir köşesinde hiçbir yaratıcımız, kendilerini yalnız hissetmemelidir.

Biliyoruz ki sorunlarımız ülke yoksullarından, işçilerinden, emekçilerinden, işsizlerinden ve sanat alanlarının tüm yaratıcılarından farklı değildir.

Türkiye Tiyatroları İstanbul Buluşması içimizdeki barışı, eşitliği ve özgürlüğü kışkırtmanın ve bunu tüm ülkeye yaygınlaştırmanın ilk adımı olarak görülmelidir.

Sahnelerimiz yeniden toplumsal gerçekçi duyarlılığımızın özgürlük alanları olarak hayata katılıp gericiliğin, ırkçılığın ve işbirlikçiliğin defteri tarihin çöplüğüne atılmalıdır.

Şimdi, salonlarımızın yıkılma girişimleri sürecinde sisteme karşı meydanlardan seslendirdiğimiz ortak duyarlılığımızı yeniden haykırma zamanıdır.

Sanat korkakların işi değildir. Hele tiyatro hiç değildir.

[email protected]