Perde…

Tiyatro sezonu açılıyor.

Ülkenin dört bir yanında meslektaşlarımız oyunlarıyla seyircileriyle buluşacak.

Geçen sezon sonunda Şehir Tiyatrolarındaki ele geçirme operasyonuna karşı sokağa çıkan sanatçıları görünce köpürüp höykürerek, “tiyatroları özelleştiriyorum” diyen Padişahtan ses seda yok!

Kültür Bakanlığı bünyesinde ‘bu iş nasıl olacak’ diye çalışmalarını sürdüren komisyondan ve “Özelleştirme değil, iyileştirme” diyen bakan efendiden de ses seda yok.

Tiyatroları iç etme düşüncesinin asıl mucidi olan Cumhurbaşkanlığı sekreteri Mustafa İsen de suskun.

Yandaş basının bu konudaki kalemşorlarının da ağızlarını bıçak açmıyor.

Sizce bunca suskunluk hayra yorulabilir mi?

Elindeki tüm kamu mallarını haraç-mezat satan yetmedi kentleri, ilçeleri, köyleri, ormanları, dereleri, akarsuları, mahalleleri satmak için her tür yasa dışılığı kural olarak önüne koyan bir hükümet, nasıl olur da ‘özelleştiriyorum’ dediği tiyatrolar için suskunluğunu bozmaz.

Perde gerisinde sinsi hesapların yapılmadığını varsaymak saf dillik olsa gerek!

Birlikte göreceğiz, sezon ortasında bomba patlayacaktır!

Bakanlığın yürüttüğü çalışma çöpe atılacak ve Padişah buyruğu yerine getirilecektir.

Nasıl olacak, kime satacak tamamıyla belirsiz.


30 Eylül günü İŞTİSAN tarafında gerçekleştirilen "RAĞMEN" etkinliğinden bir kare

Bunu durduracak tek güç, tiyatro örgütlerinin ve seyircilerinin birleşerek oluşturdukları çatı yapı olan, Tiyatro Platformu’dur.

Bursa-Nilüfer’de düzenlenen Çalıştay’ın sonuçları alanda nasıl karşılıklar buldu, sanatçı dostlarım sonuç bildirisini ne kadar sahiplendiler? Zamanla göreceğiz.

Ancak ortaya konan akıl, alanımızda eşit ve özgür bir biçimde dayanışmayı öngören, birlikte mücadele ederek dayatmalara karşı konulabileceğinin altını çizen bir akıldır ve buna su gibi, hava gibi gereksinmemiz vardır.

Sezon ortasında sahnelerimizi kuşatacağını varsaydığım bu yangından bizi kurtaracak tek irade de budur.

Bu iradeden uzak duran alan örgütleri kaybederler.

Direnme zemininde yalpalayıp sistem ağzıyla laf gevelerlerse, üyelerine ve de mesleklerine karşı tarih önünde suç işlemiş olacaklardır.

Duyduğumuz cılız fısıltıların doğru olmamasını umarak, hepimizin perdelerinin sonuna kadar açık olacağı barış, eşitlik ve özgürlük şarkılarının birlikte söylendiği yeni bir sezon diliyorum.

Hepimiz biliyoruz, insanlık hiçbir din cambazı ırkçıyı ve sanat düşmanı kafatasçıyı ilelebet başına taç etmedi ve yine etmeyecektir

...

1 Ekim günü yayın hayatına giren günlük soL’u selamlıyorum.

Sabah oyun provası için yollara düştüğümde Vapur iskelelerindeki bayiler dâhil nereye sordumsa, “bitti” yanıtını almam beni mutlandırdı.

Dileğim, bunca kirli haberle yaşamak zorunda bırakılan Anadolu insanlığına gerçekleri aktararak, sonsuza kadar ışımaya devam etmesidir.

[email protected]