Orman Kanunu

Yasa Meclis'ten geçti Cumhurbaşkanı tarafından onandı ve yürürlüğe girdi.

Böylelikle yeni bir üleşim alanı daha açıldı.

'2 B Yasası', talancılara hayırlı olsun!

Önce kentsel üleşim, sonra 2010 arpalığı, şimdi de orman alanlarının ve kültürel varlıkların iç edilmesi, oh ne ala!

Şeytanların yüzü gülüyordur.

485.000 hektarlık orman alanının, 60.000 hektarı zaten imara açılmış durumdaydı.

Öncelikle, bu 60.000 hektar alandaki yapılaşmaya, 'dur' demek gerekirken, yasa tam tersini yaptırım haline getirip, 'imar affı' uygulamasının da kapısını açıyor.

A. Necdet Sezer döneminde 'veto' edilen bu yasa ile, onca sivil toplum kuruluşu, dernek, vakıf, oda ve benzeri örgütlenmelerin isteklerinin tam tersi gerçekleştirildi.

Şimdi, parayı bastıran meselesini çözecek.

Böylelikle, 'halkın malını İşgal etmiş olmak', suç olmaktan çıkarıldı.

Yani bir kez daha, 'hırsızlık af' edildi.

Mesele yalnız bu kadarla bitmiyor.

110.000 hektar mera, 300.000 hektar tarım arazisi ve geri kalanlar, yani kültürel varlıkların bulunduğu alanlarla ören yerleri.

Bunlar da satılık.

Hem de öncelikle üstünde kim varsa, yani oraya kim 'kondu'ysa ona.

En büyük vurgun kapısı da İstanbul.

İstanbul'un, 5.400 kilometrekare olan yüzölçümünün yüzde 48.85'ini, ormanlar oluşturuyor.

Bu alanların tamamında yapılaşmanın sınırı yok.

Neredeyse, kentin üstüne çöreklenecekler.

Yalnız İstanbul'da toplam 163.000 dönümlük bir alan, 2 B Yasası'yla 'imar affı' kapsamında değerlendirilip peşkeş çekiliyor.

Tadından doyulmaz!

Seçim kapıda.

Eee... İşler de kolay yürüyor. Hem, kimseciklerden ses filan çıktığı da yok!

Bütün mesele, bu yasayı kentsel üleşim yasasıyla birlikte uygulamak için, 'perdelemek' gerekmektedir.

O da kolay.

Nasıl olsa iş, Tapu Kadastro'ya havale edilmiş durumda.

Sonra, yerel yönetimler ne güne duruyor!

İnsanlığın geleceği karartılıyormuş, kime ne?

Varsın nefes alma alanlarımız, ülkenin akciğerleri talan edilsin!

Su havzaları, ekolojik yaşam yok edilsin, kimin umurunda?

Kimin umurunda, uygarlıklar beşiği bir coğrafyanın, kültürel varlıklarının talan edilmesi?

Ören yerlerinin bile özelleştirilmesi, göller, akarsular ve de antik kentlerin uluslararası şirketlere peşkeş çekilmesi, kimin umurunda?

21. yüzyıldayız.

İnsanlık geleceğini, ekolojik ve kültürel yaşamı zenginleştirerek koruma altına alma uğraşı veriyor.

Oysa AKP, bütün bir toplumun ve ülkenin geleceğini ranta teslim ediyor ve bunu, tam da karanlığın orta yerinde uygulamaya koymak için can atıyor.

İşsizlik çığ gibi büyüyor.

İç ve dış pazarın akciğerleri bile dondu. Ama nasıl oluyorsa 'ekonomi tıkırında'!

Tüm sendikal haklar çöpe atıldı.

Demokratik hak ve özgürlükler, düzmece dosyalar ve davalarla çiğneniyor.

Hukuk, ayaklar altına alınıyor.

Halk, tarihinde ilk kez bu denli yoksullaştı. Beylere sorarsan "kriz teğet geçti"!

Gelir dağılımdaki eşitsizlik, ülke verilerine göre tavana vurdu.

Yoksul, on bin kere daha yoksullaşırken, zengin on bin kere daha zenginleşti.

Yolsuzluk deyince, kimsenin yüzü kızarmıyor ama, ortalarda dolaşan dosyaların hesabı yok!

Yerel yöneticiler, bakanlar, genel Başkan yardımcıları, vekiller, il, ilçe örgütleri hep birlikte, bereketli bir sofranın başına üşüşmüş, memleketin altını üstüne getiriyorlar.

Nasıl olsa kanun Orman Kanunu!

Bunlar olup biterken, sanat-kültür kimin umurunda?

Geçen haftaki yazımda dile getirdiğim beyler, bakan kapısına vardılar.

Ne konuşulmuş, hangi sorunun çözümü üzerine bir sonuca varılmış?

Bir duyan eden var mı?

Açıklama denir mi bilmem ama, basına söylenenlerin arasında 'telif hakları' ile ilgili, birkaç zavallı cümle gördüm.

Zor tabii.

Sorunları bilmez, çözüm önerileri üzerine kafa yormaz ve bunu örgütsel bir akılla yoğurmamış olursan, kalakalırsın öyle!

Adama sorarlar sen, sinema emekçilerinin neler yaşadığını ve meselenin nasıl bir önermeyle çözülebileceğini bilmiyorsan eğer, niye oradasın diye?

Bakan bey SİNE-SEN, ÇASOD, SO-DER, YÖN-DER, ÖZERK SANAT KONSEYİ yerine niye sizleri tercih etti acaba?

[email protected]