‘Kocam konuşursa Türkiye batar’…

Geçen gün bir yapım şirketinde senaryo toplantısına katıldım.

Okuduğum kötü bir kurmacaydı, hayal dünyası pek moda, ama olmuyor işte, aklı gerçeklerden öteledin mi saçmalamaya başlıyorsun.

Altın kaçakçılığı üstüne bir gerilim ve aksiyon ki sormayın, silahlar patlıyor, patır patır insanlar ölüyor, uluslararası şebekeler devreye giriyor, evin kızı bile ajan çıkıyor, son model arabalar uçuruluyor, evler işyerleri bombalanıyor, gemiler batıyor, helikopterler çarpışıyor ama ortada bütün bunların gerekçesi yok.

Kimin altınları bunlar diye sordum, sustular.

Önce senarist arkadaş kem kümledi, sonra o senaryoyla kapıları kıracağını sanan yapımcı.

İnandıramazsınız, hiç bir gerçek sinema seyircisi böyle bir saçmalığa inanmaz, aptal olmaları lazım ya da zır cahil, yazın şu Sarraf hikayesini bakın neler oluyor, hele bir de gerçeğe uygun çekilirse para basarsınız.

Yapımcının gözleri büyüdü.

Öldürürler bizi, çekerler ipimizi, öyle kolay değil bu bahis gibi iki üç kelam etti ve masayı terk etti.

Değil yazmak gerçeğin düşünü bile kuramaz olmuşlar.

Oysa bilinen saygın ve halen direnmeye çalışan bir yapımcı bu, üstelik parası da var ama korku gelmiş kuşatmış aklı.

Kimi kaynaklar 87 milyar Dolar diyor kimileri 250 milyar Dolar.

Her ikisi de acayip rakamlar.

Adamlar boş yere hesap vermekten kaçmıyorlar.

Bu rakamlarla birden fazla ülke kurulur.

Sarraf konuşmaya başladığında anlayacağız vurgunun boyutunu.

Bu haydut, isim isim ‘Bunlar olanak sağladı yaptım, şu kadarını şuna, şu kadarını buna aslan payını da ona verdim, bana kalan deve de kulak’ derse şaşmayın.

Eğer bir FBI pazarlığı varsa sonuç böyle olacaktır.

İşte o zaman yandı keten helva!

Gerçi yüzsüze laf gerekmezmiş, hemen yanıtlarlar, 17/24 Aralık nasıl darbe ilan edildiyse bunun adını da ‘Dış güçler operasyonu’ filan koyarlar olur biter.

İnananı çok, işi kolay!

Medya fareleri şimdiden başladılar kalemlerinden kan damlatmaya, gerçek ortaya saçılınca örtmek için yapamayacakları yok.

Toplantı bitti, senarist arkadaşla yürüyoruz, cesur çocuk, ‘yazacağım ağabey ben bu bahsi ve gazete ilanı vererek kim çekmek istiyorsa bedava vereceğimi söyleyeceğim’ diyor.

‘Kocam konuşursa Türkiye batar’ diyor kadın vay anasını arkadaş!

Gülüşüyoruz.

Yaz kardeşim yaz, katkım olur sana.

Yaz ve birlikte ilan verelim gazetelere.

Bu ilanı basacak gazete sayısını düşününce bile kahkahaya boğuluyoruz.

Bunca pisliğin içine gömülmüş sinemanın içinden tek yiğit çıkmayacaktır.

Bir kaçını ötelersek; onların işi gücü, gericiliğin bataklığına çamur taşımak, hırsızı kahraman yapıp, yapay aşklar, işler üretmek, gülmece adıyla küfrün ve argonun bayrağı olmak, egolarını tatmin edip kullukta sınır tanımamak.

Arkalarında Cumhurbaşkanlığı, olmadı Başbakanlık Tanıtma Fonu gibi yağdanlıklar var.

Yeter ki din de iman de, hamasete boğul, masalı bile yalanla kurgula, hançerlerden kam damlasın, gerçekten kaç, gerisi kolay.

[email protected]