Kırık kol…

-Bugün 160. gün, iki insan ölümün eşiğinde nefesliyor hayatı. Milyonlarca kez hep aynı cümleyi tekrarlayarak, “İşimizi geri istiyoruz.”

-Umursamıyorlar. AKP “terörist” damgasını vurdu ve destek veren bir avuç erdemli insana en gaddar biçimiyle davranarak, OHAL ve KHK kanunsuzluğunu savunuyor.

Meydanlara çıkanlara işkence yapılıyor, 3 metreden sıkılan gazlara şimdi kol kırma ve kırdığı kola ters kelepçe takma canavarlığı eklendi. Nuriye ve Semih demek bile yasak!

-Dünya görüyor olup biteni.

-Görsün. Onlar yalnızca görüyorlar. Tutuklanan insan hakları savunucularını, gazetecileri, bitirilmiş adaleti, iç edilen geleceği, gasp edilen tüm hakları da görüyorlar, ne oluyor?

-Hiç.

-Mesele dünyanın gördüğünü önce kendi ülkemiz insanlığının görmesidir.

-Körler, sağırlar ve dilsizler.

-Gülsüm Elvan’ın kolu kırıldığı gün, Berkin’in cenaze törenini anımsadım. Milyonlar çıkmıştı meydanlara; ağlayan anneler, isyan eden gencecik yürekler, yumruklarını sıkmış çocuklar, işçiler, emekçiler, vicdanlı tüm insanlık. Polis yine saldırmıştı ama durduramamıştı akan seli, hani şimdi neredeler?

-Ölüm sessizliği.

-Fısıltıyla konuşuyorlar. Kendi kovuklarının içinde, bir amansız korkunun girdabında, kendi yüreklerinin seslerine kendileri sızlanarak.

-Umut öldü mü?

-Kanıksanıyor yaşananlar. Aşlarından, işlerinden, çocuklarının yarınlarından koparılıp atılma kaygıları kuşatmış akıllarını. Umut dediğin yaşam sevincidir, yurt sevincidir, aşktır öyle kolay kolay ölmez, öldürülemez. Burada başka bir gerçeklik var adı kutsanmış yalnızlık olan.

-Örgütsüzler. Karşılarında örgütlenmiş bir hak yiyiciler çetesini gördükleri, tüm zulmünü yaşadıkları halde örgütsüzler.

-Ne olacak böyle ağabey, koca bir ülke sessiz sedasız dipsiz kör bir kuyuya yuvarlanıyor.

-Kırık kolun sıkıldığı yumruk, adaletsizlik ve eşitsizlik için sıkılmış yumruktur. O kol  omuzdan koparılsa da o yumruk açılmaz.

Yıllar öncesi, ‘Toprak’ adlı oyunda sahneden söylediğimiz bir türkü vardı.

“Serdari  halimiz böyle n’olacak

Kısa çöp uzundan hakkın alacak

Zalimler yıkılıp viran olacak

Akıbet alınır öcümüz bizim.”

Halaya duruyorduk birlikte. Maraş’ın Pazarcık ilçesi Tüney köyünde, Traktör römorkörlerinin üstünde oynarken, yaşlı bir köylü kadın fırladı öne.

“Zalimler cehennemin dibine” diye bağırdı.

Sonra tüm köylüler haykırdılar.

“Zalimler cehennemin dibine”

Şimdi yeniden halaya durarak, bu cümleyi tekrarlamanın vaktidir.

[email protected]