Kimsin sen…

Ne işe yararsın?

Bir avuç hazır yiyici soysuzun, talancının vitrinine konan süs-püslü konu mankeni mi yoksa medya maymunu mu?

Niye yapıyorsun o resimleri, heykelleri, şarkıları?

O bin araba ipe sapa gelmez laf cambazlığı yapılan sulu-zırtlak oyunların parçası olmak, hiçbir şey anlatmayın sabun köpüğü filmleri çekmek, sipariş edilmiş karikatürleri çizmek erdem mi?

Roman diye yazdığın sayfalar dolusu saçmalığın hangisi insan hayatına dokunuyor, hangi şiirinin hangi sözcüğü bu esir edilmiş yaşamın bir parçası?

Niye susuyorsun?

Acının, hüznün, kederin, cinayetlerin ve katliamların, hırsızlıkların ve talanın ve üstümüze milyonlarca kez sıçratılan yalanın bir parçası olmak seni ‘aydın- sanatçı’ yapıyor öyle mi?

Din cambazlığının ve paranın esaretini kabullenip teslim olmak, adaletsizliğin hukuksuzluğun yüzü maskeli soytarısı olarak kulluk etmek onurunu iğdiş etmiyor mu?

Utanç kimin için?

Ne bırakacaksın geriye, ne ile anılacaksın?

Sansüre, yasaklamalara, düşüncelere vurulan zincirlere, cinayetlere sırıtanlarla yan yana durmak ne zamandan beri ‘insani’ sayılır oldu?

Eşitliğe ve barışa, özgürlüğe ve kardeşliğe atılan kezzap senin alnındaki kanlı leke değilse nedir?

Sahi kimsin sen?

Beton kemirip, kırmızı kar yağmasını bekleyen sahte bir hayalperest mi, yoksa kapıkulu yandaşlığın çanak yalayıcısı mı?

Boşuna bu sorular biliyorum.

Yanıtlamayacaksın.

Umurunda değil bu kahpe devran.

Kalkmayacaksın o beton yığının altından ve çırpınarak gömüleceksin karanlığın dibine.

Ancak unutma, bugün umutlarını kararttığın çocuklar günü geldiğinde yakana yapışacaklar.

Küçülecek… küçülecek… küçüleceksin.

Seni ne medya maymunu olmak kurtaracak ne vitrinlerde süs böceği oluşun ne cebindeki kan parası.

[email protected].