Işığın peşinde…

-Oyunlar izliyor musun?

-Evet ağabey, oyunumun olmadığı her akşam tiyatro tiyatro dolaşıyorum.

-Tüm olanaksızlıklara karşın sahneler çok şenlikli.

-Büyük bir çoğunluğu dolu salonlara oynanıyor. Her yaş gurubundan seyirci var.

-İzliyorum. Salonsuzluktan kıvranan onlarca estetik düzeyi yüksek grup var ve inat edip buldukları her yerde sahneye çıkıyorlar. Tiyatroların arasındaki salon dayanışması ise hiç bu kadar güçlü olmamıştı.

-Dayanışma her şeydir bahsini yeni keşfetmiş gibiyiz, bu da bir şeydir hem de önemli bir şeydir.

-Kadıköy Tiyatroları Platformu tiyatronun ve tiyatro yaratıcısının dayanışması için en önemli örnek. Hem mesleğin etik değerlerinin ardından koşuyorlar hem tiyatro sanatının erdeminin ardından. Bir zamanların Tiyatro İşçileri Sendikası (TİSEN) aynı duyarlılığın ürünüydü. Baskıya, sansüre, yasağa karşı duran, özgürlüğü savunan ve dayanışan.

-Anadolu ağabey tiyatroya aç. Bu yüzden onlarca topluluk turne yollarında. Tamam çok sulu zırtlak işler var ama aralarında ışık saçanlar umut dağıtıyorlar.

-Bazı belediyelerin ve bağımsız yapıların artık geleneksel olan festivalleri ise gerçek anlamıyla hem seyircinin hem tiyatroların nefes aldığı zamanlar. Elbette daha iyileri yapılabilir, elbette seviye gözetilerek; içerik ve estetik önemsenip gelecek daha farklı aydınlatılabilinir ama bu da bir şeydir ve hiç azımsanmayacak kadar önemlidir.

-Antalya Tiyatro Festivali’ni öldürdüler ağabey. 1 ay sürüyordu, 30 gün 30 oyun, her salon tıklım tıklım oluyordu. AKP’nin ilk işi festivali yasaklamak oldu.

-Bunu söyleyince kızıyorlar, iyi de 5 yıl süren bir festivali belediye programından çıkartmak ne anlam taşıyor yasağın dışında.

Aynı şeyi film festivali içinde yapıyorlar, geçtiğimiz yıl adını değiştirdiler, ulusal yarışma bölümünü kaldırdılar, elli yıllık geleneği gömdüler.

-Antalya’da en ışıltılı yer Manavgat ağabey. Çok güzel bir salonu var ve seyirci sevinç dolu. Zaten ilçe ırmak boyunca yeşilliğin içinde gezinen pırıl pırıl bir tarih ve her yer sanat üretmek için doğal ortam.

-Biliyorum. Kitap ve kütüphanelerden oluşan parkları var. Side’de belediye olanaklarıyla yenileme çalışmaları yapılıyor ve tarih toprak altından gülüyor. Dünyanın en önemli açık hava müzesi olan Side nar güzelliğine kavuşuyor. Ah bir de çocukluğumun düşü antik tiyatro onarılsa ah.

-Onu bunlardan isteme ağabey. İşleri var seçimlere hazırlanıyorlar, gerçi yapıp yapmayacakları bile şüpheli ama en azından küfür edebiyatlarını zenginleştiriyorlar. Bugünler izlenerek yeni bir argo terimleri sözlüğü yazılabilir.

-Turizm patlaması yapacağız diye açıklamalar yapıyorlar ya gülüyorum. Ruslar 6 milyon olarak geleceklermiş! Nasıl olacak bilinmiyor. Hani rezervasyon filan var mı diyorsun kem-küm etmeye başlıyorlar.

-Ne için gelecek bu turistler deniz-kum-güneşten başka bir şey var mı sunacağın. Hangi sanatsal becerin var insanlığa aktarabileceğin?

-Tiyatrodan sonra film festivalini budadın, opera festivalini budadın, piyano festivalini budadın, klasik müzik festivalini budadın, kültürel kalıtları onarmıyorsun, e ne kaldı geriye?

-Antalya gibi bir ile reva mı bu ağabey?

-Reva olsa gerek ki ses eden yok.

-Şimdi festivaller ayı Anadolu’da. Sahneler şarkılanacak, danslar edilecek, oyunlar oynanacak, filmler gösterilecek, şiirler okunacak.

Durduramazlar, durduramayacaklar. İnsan olan sanatla değişir, gelişir akıl zenginliğini çoğaltır, ışığın peşinden koşar.

[email protected]