Girişim...

29 Şubat günü Ses Tiyatrosu salonunda bir araya gelen onlarca sanatçı arkadaşımız “AKP politikalarına karşı direneceklerini, sonuna kadar tüm uygulamalarının takipçisi olacaklarını” duyurdular.

Üstümüzdeki kara örtüyü kendimiz kaldırdık.

Artık her tür hak ihlalinin, hukuksuzluğun, adaletsizliğin, eşitsizliğin olduğu her yerde direnme kültürünü çoğaltarak, karşı koyma enerjisini yaratmak için yola çıkanlar kendilerini yalnızlaşmış, ötekileşmiş hissetmeyecekler.

Artık korku duvarına çarpıp geri dönen yalan ortada kalmayacak.

Ortak açıklamanın hemen ardından her bir arkadaşımız gibi yüzlerce kutlama, sorun bildiren ileti-telefon aldım.

İletilerin büyükçe çoğunluğunun işaret ettiğinden ortaya çıkanlar, dile getirip üstüne konuştuğumuz yalın bir gerçeğin açığa çıkmasını katkı sunuyorlar.

Tarihimizin en baskıcı, dayatmacı, sansürcü, yasakçı sürecini yaşayan sanat alanları adeta isyan ediyorlar.

Gerici ve ırkçı aklın elinde bulunan belediyelerin tümünde sanat üretmek ya da üretileni paylaşmak başlı başına ‘ bir savaş’ haline dönüşmüş durumda.

Ressamlar sergi yapacak galeri bulamıyor, tiyatrocular ötekileştirilmiş, müzisyenler dışlanmış, amatör sinemacılar, edebiyatçılar karalanmış, yalnızlaştırılmış.

Gericilik ve ırkçılık sanat alanlarına karşı savaş ilan etmiş.

Ülkenin dört bir yanında kültürel dokular, tahrip edilmiş, talan edilmiş, iç edilmiş.

Doğal alanlar, halkın ortak kullanımındaki yaşam alanları gasp edilmiş.

‘Kentsel Dönüşüm’ adıyla mahalleler, sokaklar, köyler, sit alanı ilan edilmiş alanlar, tarihsel dokular el değiştiriyor.

İstanbul bir talan kenti olmuş.

Her bir yanı satılık!

Akıl almaz bir pervasızlıkla ortak değerler çökertiliyor.

Kent üç-beş kendini bilmez aklın esirini edilmiş.

Ülke de hukuksuzluk-adaletsizlik-eşitsizlik tarihinin en kötü günlerini yaşıyor.

Cezaevlerindeki doluluk oranları 12 Mart ve 12 Eylül faşist cuntalar dönemini aratır olmuş!

Yapılan tüm tutuklamalarla adeta ‘toplama kampları’ oluşturuluyor.

İnsanlar sorgusuz-sualsiz gözaltına alınıp sonu bilinmeyen sürelerle içerde tutuluyorlar.

Yargı ‘yanlı’ davranışıyla onlarca hukuk skandalına imza atıyor.

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi ülkemizden yapılan hukuk ihlalleri duyurusu ile adeta tıkanmış durumda.

Ülkede olup bitenlerin neresinden tutsanız elinizde kalıyor.

Sanatçılar Girişimi olarak nerden başlayacağımızı konuştuğumuzda masanın üstünde koca bir dağ birikti.

Önce tutuklu gazeteciler için yola koyulduk. Bu konuyla ilgili meydanlara çıkmanın dışında uluslararası dayanışmayı çoğaltmak için çabalayacağız.

Taksim Meydanı, Haydarpaşa, 3. Köprü gibi kent ortak aklına yönelik saldırılarda dayanışma ağını çoğaltacağız.

Zaman aşımına uğratılacağını algıladığımız Sivas Davası için 13 Mart günü Ankara'da olacağız. Parlamentoya çağrımız, insanlığa davetimiz var

“İnsanlığa karşı işlenmiş suçlarda zaman aşımı olmaz”

Evet, yola çıktık ve şimdi hep bir ağızdan türküler söyleyeceğimiz yeni bir hayata doğru inatla koşturuyoruz.

“Sanatçılar Girişimi emeğin, demokrasinin, adaletin, çağdaşlığın, haksızlığa ve baskıya karşı direnişin yanında, toplumsal muhalefetin en ön saflarında yer almayı, sanatçılık onurunun, sanatçı vicdanının, sorumlu yurttaş olma bilincinin kaçınılmaz olduğu kadar onurlu görevi ve gereği saymaktadır.

Gücümüzü evrensel aydınlanma değerlerine olan inancımızdan, emek ve yaratma özgürlüğüne saygımızdan sanatçı vicdanımız, bilinç ve duyarlılığımızdan alıyoruz.”

Korkuyu, korkaklığı, çaresizliği REDDEDİYORUZ.

Biliyoruz yol uzun ama yalnız olmadığımızı da biliyor ve bu ülkenin emekçilerine, gerçek sahipleri yurtseverlerine inancımızla yanyanalığımızı çoğaltacağımıza inanıyoruz.

[email protected].