Diplomatik Pasaport çöp…

-‘Evet’ çıkarsa ekonomi düzelecek, terör bitecek, ülke istikrara kavuşacak diye konuşuyorlar.

-Yapmadıkları kalmadı, can havliyle her yere saldırıyorlar, ‘Hayır’ diyen vatandaşlara ‘terörist’, ‘vatan haini’ bile dediler ama yetmedi.

-Yetmez fazlasını beklemek gerek derken, önce Almanya sonra Hollanda ile kapıştılar. Olay neresinden bakarsan bak müsamereden beter.

Dünyayı aptal yerine koymak cesareti denir buna ve yalnız cahillere mahsustur.

Hollanda çiftetellisinde bakan kadını ve evlere şenlik avenesini ipteki cambaz gibi yönettiler.

Günü gelir o gece yapılan tüm telefon görüşmelerinin kayıtları açıklanırsa, asıl o zaman kahkahalarla güleceğiz. Olayı kriz haline dönüştürmek için yazılan senaryo ancak bu kadar rezil olur. ‘Havadan gidişine engel oluyorlarsa karadan git, önünü keserlerse kessinler, bakalım nasıl kesiyorlar’ kimin aklına gelir böylesi hinlik?

-Kimin olacak mağduriyet yaratıp, dikleşerek ‘evet’ oylarını artırmanın çaresizliğine düşmüş zavallıların.

-Bazı detaylar var, izledikçe gülüyorum. Bakan kadının Hollanda polis yetkilisi ile yaptığı görüşme mesela. ‘Hayır, gitmiyorum ben diplomatik pasaporta sahip biriyim. Türkiye’de bakanım, kendi konsolosluğuma gitmek istiyorum’ diye yırtınıyor. Bu arada bunları Türkçe söylüyor, arada biri var çeviriyor. Polis’ Giremezsiniz, size bu ülkeye giriş yasağı konuldu, böyle yaparsanız ‘istemeyen kişi’ ilan edilip, tutuklanarak sınır dışı edileceksiniz’ diyor. Bu bizim tek kelime İngilizce bilmeyen garibe çevriliyor.

Bekleşme başlıyor. Yandaşlar ellerine ‘evet’ ve AKP bayrakları alarak toplaşmaya başlıyor. Müsamere işliyor. Bakan beş saat aracın içinde bekliyor, bu arada ‘diplomasi trafiği’ var, bakanın yanında yine tek kelime İngilizce bilmeyen zevat, çevirmenler aracılığı ile Hollanda polisine dikleşiyorlar, ‘gireriz, Türksüz biz’ diyorlar. Sonunda hep birlikte kapı dışarı ediliyorlar.

Bekleşen 250-300 kişilik grup, tekbir getiriyor filan ama ne çare, polis tazyikli su ve atlarla dağıtıyor.

Dikleşenlerin görüntüleri var, içlerinden biri polise, ‘vursana hadi vur’ diyor, bir diğeri ‘ne yapıyorsun bizi de tutuklayacaklar’ deyince ‘yapamaz oğlum Türkiye mi burası’ diye yanıt veriyor. Toplaşanlar atlı polislerin üstlerine geldiğini görünce yine tekbir sesleriyle tabanları yağlıyorlar.

-Anında İstanbul ve Ankara’da konsolosluklar önünde birikmeler başladı. Gecenin köründe, birileri bir yerlerden düğmeye basmış gibi sokağa döküldüler.

-Sonrası şov. Hollanda’ya faşist deme yarışması açıldı. Cehaletin doruğa tırmanmasını izlemeye başladık.

-Siz yazmışsınız gördüm ‘Bir faşist diğer faşiste ‘faşist’ diye bağırıyor.’

-Aynen öyle oluyor. Şimdi iş derinleşiyor, ekonomik batışın yeni faturalarını görenler el altından ‘bitirelim bu tatsızlığı’ filan diyorlar ama yukarda adamlar veryansın bağırıyorlar, ‘Eyy Hollanda bunun hesabını ödeyeceksin’ diyor adam, bir kez değil bir mitingde 4 kez söylüyor bunu. Televizyon programları yapılıyor. Yandaş kımıllar yalan-yanlış Hollanda tarihini anlatıp, Hollanda halkını yerin dibine geçiriyorlar. Önce bakanların girişine izin vermeyen ülkeleri sonra tüm Avrupa’yı faşist-ırkçı olmakla suçluyorlar. En son bütün bu rezil müsamere yaşanırken ortalarda hiç gözükmeyen AB bakanı, ‘Avrupa faşizme teslim olmuştur’ diye fetva verdi.

-Avrupa basını ve Hollanda televizyonları, gazeteleri bunlarla dalga geçiyor.

-Gerilim filmi gibi. Ama kurgunun içinde yer alan ‘oyuncular’, ‘yönetmen’, ‘senaryo’ zavallı olunca insana daral geliyor. Bakan kadın ‘İstenmeyen Kişi’ ilan edildiği için 10 yıl süreyle Schengen ülkelerine giremeyecek. Elinde salladığı Diplomatik Pasaport çöp oldu. Diğer Avrupa ülkelerinden Türkiye yönetimine ağır eleştiriler var. Turizm acenteleri Türkiye tabelasını kapattılar, tek rezervasyon bile yapmıyorlar. Ülkemizdeki Hollanda ve Almanya şirketleri tedirgin, her an toparlanıp dönebilirler. Irkçılıkla kazanılmış tek şey yoktur, olmadı, olmayacak.

-Ne olacak bu işin sonu?

-İtiraf etmişler ‘bu durum ‘evet’ oylarını 2 puan artırdı’ diye. Durmayacaklar, kendileri dışında herkes ‘hain’ herkes ‘düşman’ herkes ‘kafatasçı.’

-Komik.

-Komik olmaktan öte. Siyasal çaresizlikleri ekonomik dibe vuruşlarını hızlandırıyor, bunu biliyorlar. Artık söylenecek yalan da kalmadı.

-Yere çakılacaklar. Yok, yanlış söyledim yere değil betona çakılacaklar.

-Beter olma olasılığı daha yüksek. 16 Nisan bunlar için bu yüzden önemli, her şeyi ama her şeyi anında ve tek ağızdan örtmenin peşindeler.

-Şu köşede Vitaminci var, uğrayalım mı?

-Uğrayalım, birer bardak Portakal suyu içelim, zekâ açar!

[email protected]